Ebherî (663/1264), Hidâyetü'l-Hikme

M. 1264
- A +

İbn Sînâcı felsefe geleneğinin aktarımında kritik bir konuma sahip olan Esîrüddin el-Ebherî’nin (ö. 663/1265) kaleme aldığı Hidâyetü’l-hikme, onun tarafından kaleme alınan mantığa dair Îsâgûcî’nin ardından İslâm düşünce tarihinin en meşhur eserlerinin başında gelmektedir. Eserin şöhreti, yazma nüshalarının çokluğundan ve üzerine yazılan şerh ve hâşiyelere dair uzun listeden anlaşılmaktadır. Kitabın başlığındaki hidâye (rehber, kılavuz), bir konudan diğerine geçişte başlık olarak kullanıldığı gibi, ele alınan konuyla ilgili yapılabilecek muhtemel itirazlara verilen cevapların başında da okuyucunun karşısına çıkmaktadır. İbn Sînâ’nın hidâyeyi el-İşârât ve’t-tenbîhât’ta bazı paragrafların başlığı olarak kullanmasının, eserin ismine kaynaklık etmesi muhtemeldir. Eserin felsefenin temel konularını öğretime uygun bir şekilde ve özlü olarak ele alması Hidâyetü’l-hikme adıyla isimlendirilmesine yol açmış görünmektedir.

Nerede ve ne zaman yazıldığı bilinmeyen eser, mantık, doğa bilimleri (tabîʻiyyât) ve metafiziğe (ilahiyyât) dair üç ana başlık ve âhiret hallerinden bahseden bir sonuç (hâtime) bölümden oluşmaktadır. Eserin kütüphanelerde bulunan yüzlerce yazma nüshasının çok büyük bir kısmı kitabın ikinci bölümü olan doğa bilimlerinden başlamaktadır. Eserin mantık bölümünün dışarıda bırakılarak istinsah edilmesi, Ebherî’nin Îsâgûcî adlı mantık eserinin daha fazla rağbet görmesinden kaynaklanmış olabilir.

Kitabın mantık bölümü delâlet bahsiyle başlayarak, beş tümel, kavl-i şârih (had ve resm), önerme, kıyas, kıyas türleri ve beş sanat gibi temel mantık konularını ele almaktadır ve hacim olarak eserin en kısa bölümünü oluşturmaktadır. Eserin doğa bilimleri ve metafiziğe dair bölümleri ise fen ve fasl adıyla çeşitli alt bölümlere ayrılmıştır. Doğa bilimleri bölümü sırasıyla cisimlerin genel durumu, gök cisimleri ve unsurlar başlığı altında üç fenden oluşmakta, her bir fen de kendi içinde fasıllara ayrılmaktadır. Metafizik bölümünü oluşturan üç fen ise varlığın sınıflandırılması, Yaratıcı’yı ve O’nun sıfatlarını bilme ve melekler hakkında olup bu fenler de kendi içinde fasıllara ayrılmaktadır. Eserin sonunda âhiret hallerinden bahseden sonuç bölümü ise altı hidâyeden müteşekkildir. Bu başlık altında nefsin, bedenin ölümünden sonra da var olduğu, nefsin lezzet ve elemi idraki, nefsin kemâle arzu duyması, kemâle ermiş nefsin Rabbi ile ilişkiye geçmesi (ittisâl), kemâle ermemiş nefsin azap çekmesi konuları ele alınmaktadır.

Ebherî, İbn Sînâ sistematiğine uygun olarak kaleme aldığı eserinin sonunda, ele alınan konularda daha fazla bilgi sahibi olup derinleşmek isteyenlerden Zübdetü’l-esrâr adlı eserine başvurmalarını talep etmektedir. Eserin sonundaki bu gönderme de bize eserin konuların tartışmalı yönlerinden uzak, kendisine kadar gelen Meşşâî felsefe geleneğine uygun tarzda, felsefenin tüm konularını kapsayan öğretim amaçlı bir ders kitabı hüviyetine sahip olduğunu göstermektedir.

Hidâyetü’l-hikme klasik dönem sonrası İslâm felsefe geleneğindeki şerh literatürünün merkezinde yer almaktadır. Üzerine yazılan şerh ve hâşiyelerle birlikte tarih boyunca başta Osmanlı coğrafyası olmak üzere İslâm dünyasının çeşitli ilim havzalarında ders metni olarak medrese müfredatlarında yerini almıştır. Bunlar içinde Kâdî Mîr el-Meybûdî (ö. 911/1506)  tarafından yazılan şerh ve Muslihuddin el-Lârî (ö. 977/1570) tarafından bu şerhe yazılan hâşiye Osmanlı’da en fazla şöhret kazanmış şerh ve hâşiyedir. İran ve Hint alt-kıtasında ise Molla Sadrâ’nın (ö. 1059/1650) şerhi ve onun üzerine yazılan onlarca hâşiye ile birlikte Hidâyetü’l-hikme günümüzde klasik eğitim veren medreselerde önemini hâlâ korumaktadır. Bu iki şerh dışında kaleme alınan onlarca şerh ve hâşiye arasında Mîrek Şemseddin Muhammed b. Mübarekşah el-Buhârî (ö. 784’ten sonra/1383), Mevlânâzâde Ahmed b. Mahmûd el-Herevî’nin (h. VIII. yüzyıl) şerhleri ile Seyyid Şerif el-Cürcânî (ö. 816/ 1414) ve Hocazâde Muslihiddin Mustafa b. Yusuf el-Bursevî (ö. 893/1488) tarafından yazılan hâşiyeler ön plana çıkmaktadır.

Hidâyetü’l-hikme’nin kütüphanelerde yüzlerce yazma nüshasının yanında XIX. yüzyıldan itibaren basılmış matbu nüshaları da bulunmaktadır. Kâdî Mîr el-Meybûdî şerhi ile birlikte Matbaa-i Âmire’de 1283 tarihinde basılmıştır. Akkirmâni’nin, Kâdî Mîr şerhi ile birlikte Osmanlıcaya tercüme ettiği eser, İklîlü’t-Terâcim adıyla Matbaa-i Osmaniyye tarafından 1316 yılında basılmıştır. Kâdî Mîr şerhine yazılan Lârî ve Gelenbevî hâşiyeleri de farklı tarihlerde İstanbul’da basılmıştır. Abdullah Yormaz tarafından yapılan ilk tenkitli neşri Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi’nde (2008/1) yayınlanmıştır. al-Bushra yayınevi tarafından 2017 yılında Karaçi’de basılan Hidâyetü’l-hikme’nin mantık bölümüne Kadızâde-i Rûmî tarafından yazılan şerh Dâru’r-Reyâhîn tarafından 2019 yılında Beyrut’ta yayınlanmıştır. Kâdî Mîr şerhinin tenkitli neşri ise Müessese-i Pejûheş-i Mîrâs-ı Mektûb tarafından 2021 yılında Tahran’da basılmıştır. Haydarabâdî’nin Hidayetü’l-hikme şerhi ise Dâru’n-Nûr tarafından Amman’da 2021 yılında yayınlanmıştır.

Abdullah Yormaz

(Yüksek lisans tezi) Abdullah Yormaz, Ebheri'nin Hidayetu'l- Hikme'si ve Osmanlı- Türk düşüncesindeki yeri, Marmara Üniversitesi S.B.E., 2003, 167 s.;

Abdullah Yormaz, "Hidâyetü'l-hikme'nin Tenkitli Neşri", 2008, Sayı 34, s. 145 - 202.

Hüseyin Sarıoğlu, Klasikleşmiş İki Ders Kitabı: Ebherî’nin İsâgûcî ve Hidâyetü’l-Hikme’si, İstanbul, 2008, İslam ve Klasik, 417-424;

Cevdet Kılıç, "Ebherî’nin Hidâyetü’l-Hikme’sinde Tabiat Felsefesinin Temel Kavramları ve Kaynakları", Ankara, 2008, Dinî Araştırmalar, XI. cilt, 31. sayı, 61-98 s.; 

Karim Farouk Ahmed Abdeldaim "Ebheri’nin Hidayetü’l-Hikme Kitabının el-Meybudî Şerhi ve Dil Fenomenleri", 2017, Uluslararası Bolvadin Sempozyumu: “Sultan Yolu Üzerinde Kadim Kent Bolvadin”, 13-15 Ekim 2017 Bildiri Özetleri, 32. s.;

Adem Evmeş, Ebherî’nin Hidâyetü’l-Hikme ve Îsâgûcî İsimli Eserlerinin Mantık Konuları Bakımından Karşılaştırılması = The Comparison of al-Abhari’s Hidayat al-Hikma and Isaghaji in Terms of Logical Issues, Tokat, 2020, Tokat İlmiyat Dergisi = Tokat Journal of Ilmiyat, VIII. cilt, 2. sayı, 735-761. s.

Atıf Bilgisi

Ebherî (663/1264), Hidâyetü'l-Hikme. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/booksmap/hidayetul-hikme/829

Baskıları:

Abdullah Yormaz, Hidâyetü'l-hikme'nin Tenkitli Neşri, 2008, Cilt 0, Sayı 34, s. 145 - 202.

el-Hidâyetü'l-Hikme (el-fennü'l-evvel mine't-tabiiyyât) maa haşiyetihi'l-cedide el-müsemma bi-Dirâyeti'l-hikme, Pakistan: el-Mektebetü'l-medeniyye, 2019.

thk. Abbas Muhammed Hasan Süleyman, el-Hidâye fi'l-Hikme, Dâru'l-İmam er-Râzî li'n-neşri ve't-tevzi, 2020, 207 s.

Yazma Nüshaları:

Topkapı Sarayı Müzesi Ktp., Ahmed III Kit., nr. 3228; Antalya Tekelioğlu İlçe Halk Ktp., nr. 764, nr. 896; Ayasofya, nr. 4857, nr. 4790, nr. 2475, nr. 4855, nr. 2474; Bağdatlı Vehbi, nr. 2535, nr. 2082, nr. 863; Carullah, nr. 1410, nr. 1298; Esad Efendi, nr. 3664, nr. 3634; Fatih, nr. 3163, nr. 5394; Gelibolulu Tah., nr. 52; H. Hüsnü Paşa, nr. 504, nr. 447, nr. 1229;  Hacı Beşir Ağa, nr. 669, nr. 417; Hacı Mahmud Ef., nr. 5676; Hafid Efendi, nr. 445, nr. 445; Hamidiye, nr. 1450; İzmirli İsmail Hakkı, nr. 4309; Karaçelebizade, nr. 351; Konya Bölge Halk Ktp.,, nr. 326; Laleli, nr. 2676, nr. 2486, nr. 2559, nr. 3658; Manisa İl Halk Ktp., nr. 001677/1; Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, nr. 373; Nuruosmaniye, nr. 2213; Pertevniyal, nr. 880; Raşid Efendi, nr. 618; Reisülküttab, nr. 1169; Süleymaniye, nr. 796; Şehzade Mehmed, nr. 66, nr. 63; Veliyüddin Efendi, nr. 3265; Yazma Bağışlar, nr. 1794, nr. 934; Yeni Cami, nr. 1176.

İbrahim Halil Ayten