Sühreverdî (587/1191), Hikmetü'l-işrâk

M. 1186
- A +

Hikmetü’l-İşrâk, İşrâkî felsefenin kurucusu olarak kabul edilen Sühreverdî (Ebü'l-Fütûh Şihâbüddin Yahya b. Habeş b. Emîrek es-Sühreverdî el-Maktül) tarafından yazılmıştır. Yazarının ifadelerinden 1186’da tamamlandığı anlaşılan eser Moğol istilasının yaklaştığı, Abbâsî hakimiyetinin giderek zayıfladığı, İslâm coğrafyasının siyasi ve ekonomik çalkantılarla sarsıldığı, mezhepler arası ihtilafların arttığı bir dönemde yazılmıştır. İran, Irak, Suriye ve Anadolu’yu kapsayan geniş bir coğrafyada seyahatler yapan Sühreverdî 579/1183’te Halep'e yerleşmiş, baş yapıtı olan Hikmetü’l-İşrâk’ı da burada tamamlamıştır. İlk dönem eserlerinin çoğunluğunu Meşşâî etki altında yazan Sühreverdî, Hikmetü’l-İşrâk’ta Meşşâî gelenekten ayrılarak İşrâkî felsefeyi kurmuştur. Hikmetü’l-İşrâk’ın önsözünde belirtildiği üzere kadim İran ve Zerdüştlük, Platoncu, Aristotelesçi ve Yeni-Platoncu gelenekler ile olgunluk dönemine kadar beslendiği ve katkıda bulunduğu İbn Sînâcı sistem Sühreverdî’nin beslendiği başlıca kaynaklar arasındadır.

İki ana bölümden oluşan Hikmetü’l-İşrâk’ın birinci bölümü mantığa ayrılmıştır. Üç makaleden oluşan mantık kısmında Aristoteles mantığının bir özeti yapılmakta, ardından Hikmetü’l-İşrâk’ta izlenecek yeni yöntem göz önüne alınarak önemli revizyonlar ve eleştiriler yapılmaktadır. Beş makaleye ayrılan ikinci bölüm ise fizikten kozmolojiye ve eskatolojiye uzanan sistematik bir bütünlük içinde İşrâkî sistem açıklanmaktadır. Sühreverdî tevarüs ettiği felsefi gelenekleri monist bir çerçeve içinde yeniden sentezleyerek kozmoloji, fizik, madde, hareket ve bilgi problemlerine İşrâkî çerçeve içinde yeni çözümler önerir. Sudûr teorisine dayalı geleneksel kozmoloji ve onun Meşşâî yorumunda ciddi değişiklikler yaparak klasik evreni genişletmeye çalışır.  Hikmetü’l-İşrâkte sistematize edilen İşrâkî tasarımda varlık skalası Nûru’l-Envâr’la başlar, en yakın nur (nuru’l-akrab), hükümran nurlar (en-nuru’l-kâhir), felekler ve onların yönetici nurlarından (en-nuru’l-müdebbir) taşarak alacakaranlık cevherlere (el-cevheru’l-gâsık) karanlık heyetlere (el-hey’etu’z-zulmaniyye) ve nihayet cisimlere (berzah) ulaşır. İşrâkî varlık hiyerarşisi, en yüce/ulviden (Nûru’l-Envâr) en aşağı/süfliye (cisim/karanlık heyet) farklı formlar içeriyor görünse de, gerçekte tek bir cevherin dereceli görünümlerinden/tezahürlerinden ibarettir. Kemal ve noksanlıkları derecelerine göre sıralanan varlık skalasının bir kutbunda mücerred nurlar silsilesinin görece en üst basamağındaki Nûru’l-Envâr, karşı kutbunda ise cisimler silsilesinin görece en alt basamağındaki miktarlar bulunur. Kaynaktan feyezan eden mücerred nurların, ulaşabildikleri en düşük noksanlık derecesinde (loşluk) miktarlara ‘işrâkıyla’ cisimler üç boyut, dolayısıyla görünürlük kazanır. Hikmetu’l-İşrak’ta temellendirilmeye çalışılan cisim/miktar kavramı uzunluk, genişlik ve derinlikten ibaret soyut bir sürekliliktir. Miktarı, heyula ve suret gibi harici belirleyicilere ihtiyaç duymaksızın cisimleri var/görünür kılan, Nûru’l-Envâr’ın işrâkatına/ışıldamalarına ayna olmaktan başka hiçbir işlevi olmayan salt niceliksel-matematiksel bir uzay olarak tasarlamak mümkündür. Basit olsun birleşik olsun, cisimlerde üç boyuta yayılabilir mücerred miktardan başka bir unsur bulunmaz. Cisimlerin değişim ve hareketleri ise, yatay ve dikey düzlemlerde sıralanan sonsuz mücerred nurların semavi düzen ve hareketlerinin miktarlar alemindeki birebir yansımasıyla açıklanır.

Hikmetü’l-İşrâk’ta Meşşâî bahs yöntemine alternatif olarak sunulan bilgi süreci, duyulur arazların dışında ve ötesinde cismi kuran ve cisimlerin değişimlerini mümkün kılan, salt tecerrüd ya da taakkul yoluyla elde edilebilir bir mahiyet/öz arayışına ihtiyaç duymaz. Bilginin biricik koşulu aracısız müşahededir. Hükümran nur kendisine muhabbet duyan aşağı dereceli nurlara ışıldar (işrâk), işrâka mazhar olan aşağı dereceli nurlar ise müşahede ile mukabele eder. Hükümran nurlar ile maşuklarının ittisal ihtimali olmadığı için işrâk-müşâhede ilişkisi aralarında perde olmadığı sürece devam edip gider. Bilgi ile bilgisizlik arasındaki fark aradaki perdelerin/engellerin kaldırılma derecesiyle ilişkilidir. Bilgiye ulaşmak için yapılması gereken asıl şey gerçeklik (hakikat) ile nazar arasındaki bütün engelleri/perdeleri kaldırma çabasıdır ki buna müşahede adı verilir. Perdeler kaldırılınca nur (bilgiyi elde etmeye çalışan nefs) mücerred nurları ve alemi misali görür ve bilir ve mütellih sıfatını hak eder. Bahs ve zevki birleştirerek huzuri bilgiyi elde eden mütellih filozofun somut örneği ise bizatihi kendisidir!

Trajik ölümünden sonra İşrâkî gelenek sınırlı çevrelerde yaşamaya devam etmiş, Hikmetü’l-İşrâk Suriye, Irak, İran ve Anadolu’nun belli merkezlerinde okunmuş ve şerh edilmiştir. Bunlardan en çok bilinenleri Şemseddin Şehrezûrî (ö. 688/1288), İbn Kemmûne ve Kutbüddîn Şîrâzî’nin yazdığı şerhlerdir. İran’dan Hindistan’a uzanan geniş bir coğrafyada etkili olan İşrâkî düşüncenin Osmanlı coğrafyasında daha çok tasavvufî ve kelâmî eserlerde izlerini sürmek mümkündür. Sühreverdî’nin temel eserleri XX. yüzyılın başında Tahran’da Louis Massignon gibi bazı müsteşrikler ve özellikle Henry Corben’in uzun soluklu çalışmalarıyla yeniden basılarak okuyucu ve araştırmacıların hizmetine sunulmuştur.

İshak Arslan

Mustafa Dirâyetî, FENHA ((Fihristgân-ı Nüshahâ-yı Hatt-ı Îrânî(Union Catalogue of Iran Manuscripts), Tahran: Merkezi'l-Vesâik ve'l-Mektebeti'l-Vataniyye el-Cumhûriyye el-Îrâniyye, 1975.), XIII, s. 238-239.

Atıf Bilgisi

Sühreverdî (587/1191), Hikmetü'l-işrâk. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/booksmap/hikmetul-israk/816

Baskı ve Çeviriler:

Baskılar:

nşr. Hanry Cobin, I-II, (Mecmuatu Musannefât-ı Şeyh-i İşrak içinde), Tahran, 1380;

Suriye: Dâru'l-Ğadîr, 2009;

Tahran: Neşr-i İlm, 1388/2009;

tıpkı basım-çev. Eyüp Bekiryazıcı, Üsmetullah Sami, İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2015;

Tahran: Pizhûhishgâh-i ʻUlûm-i İnsânî ve Mutâlaat-i Ferhengî, 1391/2012, 1393/2014, 1394/2015;

(Arapç-Farsça) Tarih ve Takdî der Mukaddime-i Hikmetü'l-İşrâk, haz. Muhammed Kerîmî Zencânî Asl, Tahran, İttılâât, 1387/2009;

thk-çev. (arapça-ingilizce): The philosophy of illumination = Ḥikmat al-ishrāq: a new critical edition of the text of Ḥikmat al-ishrāq / with English translation, notes, commentary, and introduction by John Walbridge and Hossein Ziai, Provo: Brigham Young University Press, 2000.  


Çevirileri:

(Türkçe) tıpkı basım - çev. Eyüp Bekiryazıcı, Üsmetullah Sami, İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, 2015;

(Farsça) Tahran: Neşr-i İlm, 1388/2009;

(Arapça-Farsça) Tarih ve Takdî der Mukaddime-i Hikmetü'l-İşrâk, haz. Muhammed Kerîmî Zencânî Asl, Tahran, İttılâât, 1387/2009;

(Farsça) çev. ve şerh. Cafer Sacidî, Dânishgâh-i Tahran, 1377/1998; (İngilizce) The philosophy of illumination = Ḥikmat al-ishrāq : a new critical edition of the text of Ḥikmat al-ishrāq / with English translation, notes, commentary, and introduction by John Walbridge & Hossein Ziai, Provo: Brigham Young University Press, 2000;

(Türkçe) çev. Tahir Uluç, Ketebe Yayınları, İstanbul, 2021.


Yazma Nüshaları:

Süleymaniye YEK., Ayasofya nr. 2400, nr. 2401, nr. 2402; Carullah nr. 1562; Nururosmaniye nr. 2653, nr. 2713; Ragıp Paşa nr. 1480; Fazıl Ahmed Paşa nr. 1612; Feyzullah Efendi nr. 1190;  Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi , Emante Hazinesi nr. 1730,  nr. 3267, Ahmed III. Kit. nr. 3197; Manisa İl Halk Ktp., nr. 1194; Bursa İnebey YEK., Hüseyin Çelebi nr. 649; Tahran-Danişgâh nr. 277, nr. 3127; Tahran-İlahiyyat nr. 688; Tahran-Sipehsalâr nr. 8359-3; Tahran-Meclis nr. 4900-91, nr. 1805-74, nr. 1810-1; Erâk-Dehgân nr. 128; Tahran-Milli nr. 26193, nr. 25893; Kahire, Dâru'l-Kutub ve'l-Vesâiki'l-Kavmiyye, Vav(و) nr. 10193; Kahire, Dâru'l-Kutub ve'l-Vesâiki'l-Kavmiyye, Talat Tasavvuf nr. Arabi 1406; Üniversity of Michigan Library, İslamic Manuscripts nr. 16.

İbrahim Halil Ayten