Nizâmeddîn Nîsâbûrî

(ö. 730/1330)
Matematikçi, astronom, müfessir
- A +

Hayatı

Nîsâbûrî’nin hayatı hakkındaki bilgiler oldukça sınırlı ve büyük oranda tahminlere dayalıdır. Buna göre isminde geçen “Nîsâbûrî” nisbesinden bu şehirde doğduğu, yaşadığı ve vefat ettiği, “Kummî” nisbesinden de ailesinin Kum’dan geldiği, dolayısıyla köklerinin Kum’a dayandığı düşünülmektedir. Konuyla ilgili tabakat kitaplarındaki ifadeler de Nîsâbûrî’nin kökeninin, ailesinin Kum ehlinden olduğu ancak Nîsâbûr’da yaşayıp eserlerini orada meydana getirdiği ve yine orada meşhur olduğu yönündedir. Kaynaklarda Nîsâbûrî nisbesinin Kummî nisbesine nazaran daha yaygın olması, ayrıca yazarın yazma eserlerinin tamamında sadece Nîsâbûrî nisbesinin kullanılması da bu kanaati destekler mahiyettedir.

Nîsâbûrî’nin ne zaman doğduğu, hangi alanlarda hangi hocalardan okuduğu, herhangi bir medresede bulunup bulunmadığı veya hocalık yapıp yapmadığı, öğrencilerinin kimler olduğu konularında bilgi bulunmamaktadır. Ancak “müfessir, hâfız, nahvî, sarfî, riyazî, müneccim” gibi bilgilerden tefsir, nahiv, sarf, matematik ve astronomi alanlarında dersler aldığı veya bu konularda çalışmalar yaptığı anlaşılabilir. Bunun dışında Nîsâbûrî’nin “Tavzîhu’t-Tezkîrati’n-Nâsıriyye” adlı yazma eserinde “el-feylesûfu’l-müdekkik” ve “Şemsiyye fi’l-Hisâb” adlı matematik eserine Sultan Muhammed Bahadır Han’ın emriyle Mahmud b. Muhammed b. Mahmud eş-Şîrâzî (ö. 932/1525)’nin yaptığı “Tercüme-i Risale-i Şemsiyye” adlı Farsça şerh ve tercümede “on birinci akıl” gibi nitelemelerle yazarın filozof kimliğine vurgu yapılmaktadır.

Vefat tarihi hakkında da kesin bir bilgi bulunmadığından eserleri arasında telifi en geç olan esas alınarak yaklaşık bir tarihe ulaşılabilir. Buna göre Garâibu’l-Kur’ân ve Regâibu’l-Furkân’ın bitirilme senesi nüsha farklılıklarından dolayı 727/1326 veya 730/1330’dur. Öyleyse müellifin vefatının bu tarihlerden sonra olduğu söylenebilir.

Öğretisi

Nîsâbûrî, hem İslâmî ilimlerde hem de bilim dallarında çalışan ve eser telif eden istisnai bilginlerdendir. Disiplinler arası yorum ve değerlendirme teşebbüsleri, onun eserlerinin ortak özelliğidir. İslâmî ilimler alanında en önemli eseri Garâ’ibu’l-Kur’ân ve Regâibu’l-furkân isimli tefsiridir. Ölümünden önce kaleme aldığı son eser olarak bilinen Garâ’ib, 1330’da tamamlanmıştır. Nîsâbûrî, eseri telif ederken klasik tefsir yazım usulünün dışına çıkmış ve ayetleri yorumlamakla kalmayarak anlamaya yardımcı olacak ek bilgiler vermiştir. Yeri geldiğinde fıkıhtaki teorik ve pratik bazı temel unsurları gündeme getirmiş ve bazı ayetleri ilgili kelâm problemleri çerçevesinde ele almıştır. Nîsâbûrî’nin İslâmî ilimlerde Ebû Hâmid el-Gazzâlî’den (ö. 1111) ve bilhassa Fahreddîn er-Râzî’den (ö.1210) önemli ölçüde etkilendiğini söylemek mümkündür. Eserdeki değerlendirmelerinde, kelâm ilmi kadar felsefe de kayda değer bir yere sahiptir. Tefsir, fıkıh, kelâm ve felsefenin disiplinler arası bir bakış açısıyla harmanlandığı Ġarâ’ib, bir tefsirden ziyade ansiklopedi niteliklerini taşımaktadır. Nîsâbûrî’nin İslâmî ilimlerle uğraşısındaki temel kaygısı, yanlış ve eksik yorumların düzeltilmesi ve felsefi bilginin sağlam temeller üzerinde kurulması yoluyla Allah’ın kudretinin doğru biçimde anlaşılmasıdır. Onun bu yaklaşımı sadece İslâmî ilimlerde değil, İslâm’a hizmet edebilecek bilim dallarında da geçerlidir. Bu bağlamda İslâmi ilimlerin daha sağlıklı anlaşılmasında bilimsel bilgi ve felsefeye de rol biçmiştir.

Hem astronomi hem de astroloji ile meşgul olan Nîsâbûrî, her iki alanı da Allah’ın nelere kâdir olduğunu ispatlamaya yarayacak bir araç olarak görmüştür. Teorik astronomi ve gözlem astronomisi konularında çalışan bilgin, astronomiden bağımsız bir bilim dalı haline gelen astroloji ile yeni bir bakış açısı çerçevesinde ilgilenmiştir. Buna göre astroloji, Allah’ın fiillerinin evrene yansıması olarak değerlendirilmeli ve klasik öncüllerden vazgeçilerek Allah’ın fiillerinin anlaşılmasına imkân sağlayan yeni bir astroloji temellendirilmelidir. Aynı yaklaşım astronomi için de geçerli olmalıdır. Teorik astronominin Helenistik felsefeye dayalı temelleri eleştirilmeli ve yeni bir değerlendirme kıstası belirlenmelidir. Evrenin yapısı ve gezegenlerin hareketi gibi konuların felsefi bir arka plan üzerinde işlendiği teorik astronomiyi Nasîrüddîn et-Tûsî’nin (ö. 1274) eserlerinden ve 1306’da Tebriz’e geldiğinde öğrencisi olduğu Kutbüddîn eş-Şîrâzî’den (ö.1311) öğrenen Nîsâbûrî, kendi görüşlerini bu iki büyük astronomun öğretilerinin üzerine inşa etmiştir. Astronomide üç eseri bulunmaktadır:

  • Şerhu Tahrîru’l-Macestî: 1306’da Tebriz’de tamamladığı eser, Tûsî’nin Almagest’e yazdığı düzeltmenin yorumu niteliğindedir. Nîsâbûrî, kendine özgü üslubuna uygun olarak yalnızca ilgili eser hakkında yorum yapmakla kalmamış, o konuda kendi yaptığı çalışmaları ve ilgili hususları da metne eklemiştir. Bu bağlamda ekliptik eğim değerinin gözlemle elde edilmesi konusu ve Urdi’nin gözlem aletlerinin imalatı hakkındaki eseri, Şerh’in içine eklenmiştir.
  • Keşf-i hakâik-i Zîc-i İlkhânî: Tûsî’nin Zîc-i İlkhânî isimli astronomi cetvellerine şerh niteliğinde yazılan bu eser, 1309’da kaleme alınmış olup, içerik itibariyle Nîsâbûrî’nin Şerḥu Taḥrîru’l-Macestî isimli eserinin tamamlayıcısıdır. Eserde ağırlıklı olarak gezegenlerin konumlarının gözlemlenmesi ve hesaplanmasına dair konular ele alınmıştır.
  • Tevhidu’l-Tezkire: Tûsî’nin et-Tezkire fi ʿilmi’l-hey’e’sine şerh niteliğinde bir eserdir. Nîsâbûrî’nin bu eseri, Şerhu Tahrîru’l-Macestî’sini bitirmeden önce kaleme almaya başladığı ve bu bağlamda iki eserin içerik bakımından ilişkili olduğu söylenebilir. Nîsâbûrî bu eserde İskenderiyeli Yunan astronom Batlamyus’un (ö. 170 civarı) tarif ettiğinden farklı gezegen teorilerini ve gözleme dayalı astronomi bilgisinin teorik astronomi ile ilişkisine dayalı hususları ele almıştır. 

Müfessir kimliği ile tanınan, fakat aynı zamanda dikkate değer bir matematikçi ve astronom olan Nîsâbûrî’nin entelektüel serüveni göz önüne alındığında öne çıkan özelliği matematik, astronomi, astronomi aletleri ve zîcler üzerine ciddi çalışmalar yaptıktan sonra tefsir eserini telif etmesidir. Tefsiri Garâibu’l-Kur’ân ve Regâibu’l-Furkân incelendiğinde çalışma ve telif kronolojisinin rastgele olmadığı, Kur'ân-ı Kerim'deki ilgili ayetleri matematik ve astronomi birikimi ışığında yorumladığı görülür. Müellifin astronomi birikiminin de İslâm astronomi tarihinde Batlamyusçu olmayan ilk verileri içeren Nasîrüddin et-Tûsî'nin eserlerine yazdığı şerhler neticesinde oluştuğu bilgisi bu tarz bir yorumlamayı daha dikkat çekici kılmaktadır.

Nîsâbûrî’nin astroloji ilmini Allah’ın hikmetinin bir tezahürü olarak meşru gördüğü, bunu astronomi alanındaki en meşhur çalışması Nasîrüddin Tûsî’nin et-Tezkire fi İlmi'l-Hey'e adlı eserine şerhi Tavzîhu’t-Tezkîrati’n-Nâsıriyye’de de uyguladığı söylenebilir. Bu şerhin uzun yıllar çeşitli medreselerde bilhassa da Semerkand matematik-astronomi okulunda okutularak şöhret kazanmasının sebebi, müellifin sözü geçen uygulaması ile ilişkilendirilmektedir.

Nîsâbûrî’nin matematik ile ilgili görüşlerine gelince, ona göre ilm-i hisâb “bilinenlerden sayısal bilinmeyenlere ulaşma yollarının öğrenildiği bilimdir. Hisâbın konusu sayıdır ve sayı, bir ve birden oluşan her şeye ad olarak verilen niceliktir.” Burada müellifin sayı tanımındaki “1”e olan vurgu dikkat çekmekte, Pisagorcu sayı anlayışından oldukça etkilenen İhvan-ı Safâ’nın “1” ile ilgili görüşlerini hatırlatmaktadır.

Müellifin matematik alanında dikkat çeken bir diğer yönü cebirsel denklemlerin çözümünde Hârizmî veya Abdülhamid İbn Türk gibi hendesi cebir yöntemi olan “kareye tamamlama işlemini” önermemiş olmasıdır. Nîsâbûrî işlemleri tamamen sayısal olarak yürüterek hisabi/analitik cebir yaklaşımına bağlılığını göstermektedir. Bu yönü ile Nîsâbûrî, Kerecî’nin öncülüğünü yaptığı cebirin hisâbileştirilmesi projesinin takipçilerinden/üyelerinden biri olduğu söylenebilir.

Öne Çıkan Eserleri

  • Garâibu’l-Kur’ân ve Regâibu’l-Furkân: thk. İbrâhim Atve İvaz, Mustafa el-Babi el-Halebi ve Evladuhu, Kahire 1962/1381.
  • Tavzîhu’t-Tezkîrati’n-Nâsıriyye: Topkapı Sarayı Ktp., III. Ahmet, nr. 3324.
  • Ta’bîru’t-Tahrîr fi Şerhi’l-Macestî: Topkapı Sarayı Ktp., III. Ahmet, nr. 3330.
  • eş-Şemsiyye fi’l-Hisâb: Topkapı Sarayı Ktp., III. Ahmet, nr. 3152.
  • Şerhu’z-Zîci'l-İlhânî: Topkapı Sarayı Ktp., III. Ahmet, nr. 3510.
  • Şerhu’ş-Şâfiye: Mirza Habîbullah Matbaası, Tahran 1311/1893-1894.
  • Robert G. Morrison, “Nîsâbûrî”, Dictionary of Scientific Biography, ed. Charles Coulston Gillespie, Charles Scribner’s Sons, New York 1970-1980, c. 7, s. 837.
  • F. J. Ragep, Naṣîr al‐Dîn al‐Ṭûsî's Memoir on Astronomy (al‐Tadhkira fî ʿİlm al‐Hayʾa), Springer‐Verlag, New York 1993.
  • B. A. Rosenfeld ve Ekmeleddin Ihsanoğlu, Mathematicians, Astronomers, and Other Scholars of Islamic Civilization and Their Works (7th–19th c.), IRCICA, İstanbul 2003, s. 238–239.
  • Robert G. Morrison, Islam and Science: The Intellectual Career of Niẓâm al-Dîn al-Nîsâbûrî, Routledge, New York 2007.
  • Ali Turgut, “Nizâmeddin en-Nîsâbûrî”, DİA, c. 33 (2007), s. 181-182.

Atıf Bilgisi

Nizâmeddîn Nîsâbûrî. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/nizameddin-nisaburi/455