Ebû Osman el-Hîrî
(ö. 298/910)
Melâmetîliğin kurucularından Horasanlı mutasavvıf
Hayatı
Ebû Osman el-Hîrî 230/844’de Rey’de doğdu. İlk tahsilini burada tamamladıktan sonra Rey ve Bağdat’ta tanınmış âlimlerden hadis okudu. Bağdat’tayken Cüneyd başta olmak üzere Irak muhitinin önde gelen sûfî ve âlimleriyle görüşme fırsatı buldu. Küçük yaştan itibaren tasavvufa ilgi duyan Ebû Osman ilk olarak Yahyâ b. Muâz’ın ve Şah b. Şücâ’nın sohbetlerine devam etmiş en sonunda üstadı Ebû Hafs el-Haddâd’a intisap ederek Nîşâbur’a yerleşmiştir. Ebû Hafs’tan sonra sohbetlere devam eden Ebû Osman, kendisine bağlanan binlerce müridi sayesinde Melâmetîliğin Horasan’da kısa sürede yayılmasında çok etkili olmuştur. Ebû Osman el-Hîrî 298/910 yılında Nîşâbur’da vefat etmiştir.
Öğretisi
İlk dönem Melâmetîleri arasında Ebû Osman, öncelikle öğretim teknikleri konusunda seleflerinden ayrılır. Ebû Hafs ve Hamdûn el-Kassâr’ın aksine Ebû Osman, halka yönelik vaaz vermeyi bir irşad yöntemi olarak benimsemiş ve bu sohbetlerinde sûfîlerle Melâmetîleri uzlaştırmayı amaçlayan söylemlere başvurmuştur. İbadette şekilciliğe karşı çıkan üstatlarının aksine, özellikle Irak muhitinde sûfîlerin benimsediği birtakım ayin uygulamalarını o da benimsedi. Sema ve sesli zikir gibi uygulamalara olumlu yaklaştı. “Gizli ibadet” konusunda Ebû Hafs ve Hamdûn arasındaki ihtilafta bulduğu orta yol onun öğretisinin bir özeti sayılabilir: Ona göre tasavvufa intisap eden müridin öncelikle amellerinde istikrar kazanması gerekir. Bu süreçte ibadetleri gizleme ilkesine bağlılık sorgulanmaz. Ancak nefsi olgunluğa ulaştıktan sonra artık amellerin kendisini Allah’a ulaştırmak için asla yeterli gelmeyeceği telkin edilir. Sûfîlerle Melâmetîleri kaynaştıran bu uzlaşmacı tutumu, Ebû Osman’ın fikirlerinin Irak’ta da etkili olmasını temin etti. Ebû Osman’ın nefs görüşünde, İran ya da Hint coğrafyasındaki birtakım kadim inançların etkili olduğu öne sürülmüşse de bu iddiaların makul dayanakları olduğunu söylemek zordur. Çünkü nefsin terbiye edilmesi gereken kötü tabiata sahip oluşu, herhangi bir dönem ve coğrafî ayrım yapmaksızın bütün sûfîlerin benimsediği bir düşüncedir. Tevekkül, fütüvvet, ihlas, havf, hüzün, riyadan sakınma ve nefsin kusurlarını sürekli gözetme gibi prensipler, Ebû Osman’ın öğretisinin temel unsurları arasındadır.
İsim | Ebû Osman el-Hîrî |
Tam İsim | Ebû Osman Saîd b. İsmail el-Hîrî |
Kısa Tanıtım | Melâmetîliğin kurucularından Horasanlı mutasavvıf |
Yaşadığı Tarih | Miladi: 844 - 910 Hicri: 230 - 298 |
Doğum Yeri | Rey |
Ölüm Yeri | Nîşâbur |
Hocaları | Ebû Hafs Haddâd Yahya b. Muaz er-Râzî Şah b. Şücâ Kirmânî |
Öğrencileri | Mahfuz b. Mahmud |
Etkilendikleri | Ebû Hafs Haddâd Yahya b. Muaz er-Râzî İbrâhim b. Edhem |
Etkiledikleri | Yusuf b. Hüseyin er-Râzî Mahfuz b. Mahmud Ruveym Ebû Muhammed Mürtaiş Muhammed b. Fazl el-Belhî Ebü’l-Hasen Bûşenci Cüneyd-i Bağdâdî Sehl b. Abdullah et-Tüsterî |
Ekolleri | Tasavvuf Melâmetîlik |
- Erhan Yetik, “Ebû Osman el-Hîrî”, DİA, c. 10 (1994), s. 208.
- Ali Bolat, Melâmetîlik, İnsan Yayınları, İstanbul 2003, s. 135-143.
- Alexander Knysh, Tasavvuf Tarihi, Ufuk Yayınları, İstanbul 2011, s. 96-99.