Fatih Yücel

Hakkında

Fatih Yücel, 1998 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. 2002 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Hukuku Bilim Dalında yüksek lisansını; 2006 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Selçuk Dini Yüksek İhtisas Eğitim Merkezi’nde 14. Dönem ihtisas eğitimini tamamladı. 2008 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Hukuku Bilim Dalında “Zeydî Usulcülerin Kaynak Anlayışı” isimli teziyle doktor oldu. 2011-2012 yıllarında 16 ay süreyle ABD’de çeşitli üniversitelerde araştırmalarda bulundu. Diyanet İşleri Başkanlığında Eğitim Merkezi Öğretmenliği, Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanlığı ve Din Hizmetleri Müşavirliğvazifelerini deruhte eden Yücel, halen Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Fıkıh Anabilim dalında doktor öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Yücel’in Zeydiyye ve Fıkıh Usulü (Fecr yayınları 2022); Müeyyed-Billâh ve Zeydî/Hâdevî Fıkhı (Kitabe yayınları 2022) isimli yayımlanmış iki kitabı; ‘‘Zeydiyye maddesi’’ (DİA), ‘‘İlk Dönem Irak Hanefilerinin Zeydî Usulüne Etkileri’’, ‘‘Fıkıh Usulünde Zeydiyye-Mu‘tezile Etkileşimi’’, ‘‘Zeydiyye-Ca‘feriyye arasındaki temel farklar’’, ‘‘Fıkıh Usulünün Medeni Kanunun Yorumlanmasına Katkısı’’, ‘‘Fetvanın Değişim Gerekçeleri’’ ve ‘‘Güncel Zekat Problemleri’’ne dair makale, madde ve bildirileri bulunmaktadır. Yücel, Zeydiyye mezhebi (usul-füru), İlk Dönem Irak Hanefileri Kerhî-Ebû Abdullah el-Basrî ve Din İşleri Yüksek Kurulu Fetvaları üzerine çalışmalarını sürdürmektedir.

Katkıda bulunduğu maddeler

Ahmed b. Muhammed er-Rassâs
Zeydî kaynaklarda müctehid ve engin ilim sahibi eşsiz bir alim olarak zikredilir.Eserlerindeki vurgu ve atıflar dikkate alındığında Rassâs, genel olarak kendisinden önceki Zeydî ulemanın çizgisini sürdürmüş bir usulcüdür.
Hasan b. Muhammed er-Rassâs
Doğum yeri kesin olarak bilinmemekle birlikte 546/1151 yılında Yemen’de doğduğu tahmin edilen Hasan er-Rassâs, Yemen ehlinin kıymet bakımından en üstünü kabul edilir.
Ca‘fer b. Ahmed
Ca‘fer b. Ahmed döneminde Zeydiyye içerisinde ilahi sıfatlar, cevher-araz, rızık ve ecel gibi konularda daha çok Bağdat Mu‘tezilesine yakın görüşleri olan Mutarrifiyye fırkası ile Basra Mu‘tezilesine yakın görüşleri bulunan Muhteri‘a fırkaları arasındaki şiddetli tartışma ve mücadeleler vardı.
İbnü’l-Murtazâ
Zeydiyye mezhebi içerisinde en büyük otoritelerden biri kabul edilen İbnü’l-Murtazâ Zeydî ve Mutezilî kimliği en belirgin alimlerdendir. Bununla birlikte o, selefi Yahyâ b. Hamza gibi dönemin şartları gereği aynı muhiti paylaştığı Ehl-i sünnet içerisinde yer alan farklı alimlerden de istifade etmiştir.
Mansûr-Billâh
Mansûr-Billâh Abdullah b. Hamza Yemen’de hicri beşinci asırda ortaya çıktığı kabul edilen Mutarrifiyye ve Muhteri‘a çekişmesinin de sonunu getiren kişidir. O, Mutarifiyye’nin küfrüne hükmederek onlarla şiddetli mücadeleler vermiş, nihayet onlarla savaşmıştır.
Muhammed Behrân
Eserleri dikkate alındığında Zeydî kimliğinin belirgin şekilde ön plana çıktığı buna mukabil döneminin şartları gereği iç içe yaşadıkları farklı kültürlerden de etkilendikleri görülmektedir. Bu çerçevede onun Ehl-i sünnet alimlerine ve eserlerine ilgi duyduğu, Zeydî usûlü açısından önemli kabul edilecek bazı değişiklikleri usûl eserine taşıdığı söylenebilir.
Müeyyed-Billâh Yahyâ b. Hamza
Yahya b. Hamza imâmet düşüncesi gibi pek çok konuda Zeydî öğreti içindeki genel prensipleri benimsemiş; Zeydî-Mu‘tezilî eğilimi sürdürmüştür. Allah’ın varlığı noktasında daha çok burhan-ı temanu‘ çerçevesinde ispatlar yapmıştır.
Nâtık-Bilhak
Nâtık-Bilhak’ın Zeydiyye mezhebi içinde kurucu asır imamlarından sonraki en önemli isimlerden biri olduğunda şüphe yoktur. Hayatı hakkındaki bilgiler oldukça sınırlı olmasına rağmen dönemini, düşünce sistemini ve sonraki dönemi etkileyen önemli eserler kaleme almıştır.
Sarimüddîn el-Vezîr
Zeydî kaynaklarda mutlak müctehid olarak takdim edilen Sârimüddin İbrahim b. Muhammed el-Vezîr 834/1431 yılında Yemen’de doğdu. Kaynaklarda tam olarak nerede doğduğu yer almasa da babasının doğum yerinin Sa‘de olması ve bir müddet burada yaşadıktan sonra yakınlardaki bir köy olan Ayân’a gitmesi...