Uluğ Bey

(ö. 853/1449)
Timurlu hükümdar, matematikçi ve astronomi âlimi
- A +

Hayatı

Uluğ Bey diye bilinen Mîrzâ Muhammed Tarağây b. Şâhruh b. Tîmûr Gürgân, 19 Cemâziyelevvel 796/22 Mart 1394 tarihinde bugün İran sınırları içerisinde bulunan Sultaniye’de doğdu. Timurluların kurucusu Emir Timur’un küçük oğlu olan Şahruh’un büyük oğludur. Dedesi Timur’un himayesinde yetişti ve onun tarafından, soyu Cengiz Han’a giden Ağa Bîkî ile evlendirildi. Bu nedenle Cengiz Han’ın damatlarının kullandığı Gürgân lakabıyla da kendisini tanıttı. 1394-1405 yılları arasında, din ilimlerinin yanı sıra matematik, astronomi ve de mantık eğitimi aldı. Uluğ Bey oldukça genç yaşta iken 1409 yılında babası tarafından merkezi Semerkant olan Mâverâünnehir’in yöneticisi olarak görevlendirildi. Siyasî anlamda babasıyla uyumlu bir çizgide bu bölgeyi otuz sekiz yıl boyunca yönetti. Fakat babasının 1447 yılında ölmesinin akabinde kargaşalı bir dönem başladı. Büyük oğlu Abdüllatif ve küçük oğlu Abdülaziz’in yardımlarıyla devletin başına geçti. Bu sırada Uluğ Bey’in yanında yetişmiş olan Ebû Said Mirza Han da taht mücadelesine girdi. Bu kargaşalı ortamda oğlu Abdüllatif ile 1449 yılında Semerkant yakınlarında çarpışmak durumunda kalan Uluğ Bey yenildi ve oğlunun müsaadesiyle 27 Ekim 1449 tarihinde öldürüldü.

Uluğ Bey’in İslam entelektüel tarihine yaptığı en büyük katkı, Semerkant’ı hem ilmî hem de sanatsal anlamda önemli bir merkez haline getirmesidir. Onun döneminde Semerkant hem aklî hem de naklî ilimlerde temayüz etmiş şehirlerin başında geliyordu. Kadızâde-i Rûmî, Cemşid el-Kâşî ve Ali Kuşçu gibi dönemin meşhur matematikçi ve astronomları; İsmet-i Buhârî ve Çağatay şiirinin en önemli şairlerinden Sekkâkî gibi edipler onun himayesinde bulunmuşlardır. Yaptırdığı medreseler ve bu medreselerde okutulan eserler, sonraki dönemde Osmanlı, İran, Orta Asya ve Hindistan coğrafyalarında medrese eğitiminin çerçevesine tesir etmesi açısından kayda değerdir. Örneğin XV. Yüzyılın ilk çeyreğinde yaptırılan Semerkant Medresesi’nde dinî ilimlerle birlikte matematik bilimlerinin de okutulduğu ve bazı derslere Uluğ Bey’in kendisinin de iştirak ettiği bilinmektedir.

Uluğ Bey’i farklı bir yönetici kılan en önemli husus, kendisinin de ilim ile iştigal etmesi, bilhassa matematik ve astronomi alanında uzman bir isim olmasıdır. Uluğ Bey’in Arapça, Farsça, Türkçe, Moğolca ve Çince bildiği rivayet edilmektedir. Yine rivayet edildiğine göre, çok küçük yaşta iken Meraga Rasathânesi’ni gören Uluğ Bey için burası, Semerkant Rasathânesi’ni kurarken ilham kaynağı olmuştur. Semerkant Rasathânesi, teleskop öncesi dönemin en gelişmiş rasathânelerinin başında gelmektedir. Otuz yıl civarı bir süre boyunca faaliyet gösteren rasathânede gerçekleştirilen gözlemlerin bir ürünü olarak ilk versiyonu 1437 civarında hazırlandığı kabul edilen Zîc-i Uluğ Bey, Nasîrüddîn Tûsî’nin yönetiminde hazırlanan Zîc-i İlhânî’de bulunan bazı hataları düzeltmiş, eksik hususları ikmal etmiş ve de uzun yıllar hem Müslüman coğrafyada hem de Avrupa’da kullanılmıştır. Eser, o döneme kadarki en dakik gözlem sonuçlarını ve hesaplamaları barındırmakta olup takvim ve kronoloji, trigonometri, küresel astronomi, gök cisimlerinin konumları ve de astroloji ile ilgili bilgi ve tablolar içermektedir. Eserin pek çok nüshası bugün muhtelif kütüphanelerde bulunmakta olup Ali Kuşçu, Mirim Çelebi ve Bircendî gibi isimlerce şerh edilmiştir.  Abbas Vesim Efendi Zîc’e Türkçe bir şerh kaleme alarak çalışmasını Osmanlı Sultanı I. Mahmut’a sunmuştur. Rasathânedeki gözlemler sonucunda ayrıca ekliptik eğimi 23° 30'17" olarak hesaplanmış; Semerkant’ın enlemi 23° 30'17" olarak tespit edilmiş; pek çok gezegenin dış merkezli (eksantrik) ve episikl dairelerinin yarıçap değerleri yeniden elde edilmiş ve de Batlamyus’un kataloğunda yer alan 1000’den fazla yıldızın enlem ve boylamları doğrulanmış ya da düzeltilmiştir.

Uluğ Bey’in diğer eserleri ile ilgili malumat oldukça sınırlıdır. Cemşid el-Kâşî’nin Hâkânî Zîc’ine düştüğü derkenar notunda küresel astronomik hesaplamayla ilgili önemli bir açılım sergilediği kabul edilmiştir. Öte yandan Bircendî, pek çok nüshanın Kadızâde’ye atfettiği Risâle fî istihrâci ceybi derece vâhide bi aʿmâli müʿessese ʿalâ kavâʿid hisâbiyya ve hendesiyye ʿalâ tarîki Gıyâsiddîn el-Kâşî isimli eserin Uluğ Bey’e ait olduğunu söylemektedir. Risâle-i Uluğ Bey başlıklı eserin nüshaları bazı kütüphanelerde olup Zîc-i Uluğ Bey’in girişi olması muhtemeldir.

Öne Çıkan Eserleri

  • Zîc-i Uluğ Bey: Uluğ Bey'in Astronomi Cetvelleri, çev. Mustafa Kaçar, Atilla Bir, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara 2012.
  • Risâle fî İstihrâci Ceybi Derece Vâhide bi Aʿmâli Müʿessese ʿalâ Kavâʿidi Hisâbiyye ve Hendesiyye ʿalâ Tarîki Gıyâsiddîn el-Kâşî.
  • Risâle-i Uluğ Bey.           

 

 

 

 

 

  • Engin Beksaç, “Uluğ Bey Medresesi,” DİA, c. 42 (2012), s. 129-30.
  • Benno van Dalen, “Ulugh Beg: Muhammad Taraghây ibn Shâhrukh ibn Tîmûr”, The Biographical Encyclopedia of Astronomers, Springer Reference, Springer, New York 2007, s. 1157-1159.
  • Lütfi Göker, Uluğ Bey Rasathânesi ve Medresesi, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1995.
  • Beatrice F. Manz, “Ulugh Beg”, Encyclopaedia of Islam, Second Edition, P. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel, W.P. Heinrichs (ed.), http://dx.doi.org/10.1163/1573-3912_islam_COM_1280 (Erişim tarihi: 24 Ekim 2020).
  • Boris A. Rosenfeld & Ekmeleddin İhsanoğlu, Mathematicians, Astronomers, and Other Scholars of Islamic Civilization and Their Works (7th- 19th c.), IRCICA, İstanbul 2003.
  • Yavuz Unat, “Uluğ Bey”, DİA, c. 42 (2012), s. 127-29.
  • Yavuz Unat, “Zîc-i Uluğ Bey”, DİA, c. 44 (2013), s. 400-40

Atıf Bilgisi

Uluğ Bey. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/ulug-bey/459