Tuveys

(ö. 92/711)
Medineli efemine muğannî
- A +

Hayatı

Oldukça uzun boylu, doğuştan sağ gözü aşırı bir şekilde şaşı olan Tuveys aynı zamanda uzağı görememektedir. Kaynaklarda milliyetiyle ilgili olarak herhangi bir bilgiye rastlayamadık. Benî Mahzûm’un mevlâsı (azadlısı, azadlı kölesi) olarak IV. Halife Hz. Osman b. Affân (23-35/644-656)’ın annesi Erva bint Kurayz’ın hizmetinde bulunmuştur. Arapça’yı oldukça iyi kullanan Tuveys, Medîne’yi çok iyi bilir, Medîneli ailelerin soy ve nesepleri konusunda uzman bir kişidir.

Tuveys, tahannüsünden dolayı I. Muaviye (41-60/661-680)’nin halifeliği döneminde Hicaz valisi olan Mervan b. Hakem (42-49/662-669 ve 54-56/674-677) tarafından öldürülme korkusuyla diğer muhannesler gibi şehirden kaçmış ve Medîne’nin kuzeyinde (Şam yolu üzerinde) iki günlük bir mesafede olan Süveydâ’ya yerleşmiştir. Hayatının sonuna kadar burada kalan Tuveys 92/711 senesinde I. Velid b. Abdülmelik (86-96/705-715) döneminde burada vefat etmiştir.

Karısı ve çocukları hakkında detaylı bilgi olmamakla birlikte en azından Kitâbü’l-eğânî’de geçen bir rivâyette evli olduğuna dair bilgi vardır.

Kaynaklarda oldukça nükteli, tatlı dilli ve zarif birisi olarak anlatılan Tuveys’in “yavrusundan ayrılmış anneyi bile güldürecek kadar” nüktedan olduğuna dair hikâyeler aktarılmakta, bilhassa ilim ve zarâfette Tuveys’i geçen kimsenin olmadığı ifade edilmektedir.

Onun lânetli ve uğursuz olması halk arasında “Tuveys’den daha uğursuz” şeklinde darb-ı mesel olmuştur. Zira Tuveys, kendi kendisini “Annem, Ensâr’ın kadınları arasında lâf taşırdı; ben, Hz. Peygamber’in vefat ettiği gün doğmuş, Hz. Ebû Bekir (11-13/632-634)’in vefat ettiği gün sütten kesilmiş, Hz. Ömer (13-23/634-644)’in vefat ettiği gün ergenliğe ulaşmış (veya sünnet olmuş), Hz. Osman’ın şehit edildiği gün evlenmiş, Hz. Ali (35-40/656-661)’nin şehit edildiği gün ise baba olmuşum” cümleleriyle tanıtmaktadır.

Tuveys, “muhannes” denilen, kadınlar gibi davranışlar sergileyen bir kişidir. Bilhassa dört halife döneminin sonlarına doğru ortaya çıkan ve “muhannesûn” denilen bu insanlar, renkli ve ipekli elbiseler giyer, ellerine kına yakar, saçlarını boyar ve taralı bir halde gezerlerdi. Muhannesler kadınların yanına rahatlıkla girip çıkarlardı; bunun neticesi olarak çöpçatanlığı meslek edinmişlerdi. Fakat bunlar zamanla ya öldürülmüş, ya sürülmüş ya da bir şekilde toplumdan tecrit edilmişlerdir. Tuveys bu grubun önde gelenlerindendir. Bu konuda halk arasında “Tuveys’den daha efemine (kadınsı)” şeklinde darb-ı mesel söylenmiştir. Bu özelliğinden dolayı her ne kadar makbûl birisi olmasa da eşrâftan iltifat görmüştür.

Bununla birlikte Tuveys’in muhannesliğinin cinsellikten ziyade sadece dış görünümde kaldığına dair rivâyetler vardır. Zira bu anlatımlarda Tuveys, namazını kılan, orucunu tutan, yani dinini yaşamaya çalışan bir müslümandır. Zaten rivâyetlerde aksi bir durum söz konusu değildir. Kaynaklar Tuveys hakkında “muhannesliği onu en mükemmel –dev- muğannîler sınıfından düşürmüştür” diye yazmaktadır.

Farmer, Tuveys’i mûsikîyi çok sevmesinden dolayı bilhassa Abdullah b. Ca‘fer b. Ebî Tâlib (ö. 80/699-700)’in onu koruyup himaye ettiğini bildirmektedir.

Mûsikîsi

İslâm dünyasında özellikle mûsikî sahasında Tuveys dâima ilk olmuştur. Sadece uğursuzluk değil sesinin güzelliği dolayısıyla aynı zamanda şarkı söyleme konusunda da darb-ı mesel olmuştur. Meşhur muğannî Seyyât (ö. 169/785)’ın ifadesiyle bilhassa Medîne’de ilk defa vezinli –îkâlı- Arapça şarkılar söyleyen -birçok kaynağa göre- kendisidir. Her ne kadar Ebû Hilal, “ilk ğınâ edenin Tuveys olduğuna itiraz edilmiş ve ilk ğınâ edenin Abdullah b. Cüd‘an’ın câriyesi Cerâde olduğu” ifadesine yer verse de, konuyu “yine de birçok kaynak, ilk ğınâ edenin Tuveys olduğunu bildirir” şeklinde bitirmektedir.

Tuveys mûsikî konusunda, Rum ve bilhassa İranlı esir işçilerden faydalanmıştır. Zira o, Abdullah b. Zübeyr (ö. 72/691)’in Mekke emirliği döneminde yıkılan Kâbe’yi tamire ve inşaya gelen Rum ve İranlı esirlerden şarkılar ve melodiler öğrenmiş; bu melodilere Arapça şiirler giydirerek Arapça şarkı okuma geleneğini başlatmıştır. Hatta bunları melodik yönden zenginleştirmiştir. Özellikle İran melodilerinden daha çok hoşlanan Tuveys bu şarkıları Arabî bir zevke büründürme konusunda oldukça başarılı olmuştur.

Diğer taraftan bu devrede mûsikî için önemli bir olay meydana geldi. Mısır Kralı Mukavkıs, hicrî 9 yılında Hz. Rasûlullah’a iyi niyetini göstermek amacıyla bazı hediyelerle birlikte Mariye ve Sîrîn adında iki cariye gönderdi. Bunlardan Mariye’yi Hz. Peygamber nikâhına aldı. Sîrîn’i de şairi Hassan b. Sâbit’e hediye etti. Sîrîn’in sesi güzeldi ve Mısır şarkıları söylerdi. Böylelikle şiir ve mûsikî sanatı birleşmiş oldu. M. Hamidullah adı geçen Sîrîn’in (aslı Şirin ve Farsça) İranlı olup olmadığı tartışmasını yapmaktadır. Görünen odur ki Arap Yarımadası dışından etkilenmeler, Sîrîn’in şahsında Farisî (İran) etkisiyle başlamış olma ihtimali kuvvetlidir. Kaynaklarda bundan sonraki dönemlerde isimleri geçecek olan bazı şarkıcıların bu şarkıları Sîrîn’den öğrendiklerine dair ifadeler vardır. Dolayısıyla Tuveys’in de bu muğannilerden olduğu veya en azından aynı tür mûsikî icra ettiği rivayet edilmektedir.

Daha önce remel ve hezecden başka bir şey okuyamayan muğannîlerden ilk defa Tuveys, öğrendiği bu melodileri Arap şiirlerine giydirerek okumaya başlamıştır. Kaynakların bildirdiğine göre şarkı okumada yegâne olan Tuveys’in aynı zamanda şarkılara “îkâ‘’” (ritim, usûl)’yı da uygulayan ilk muğannî olmasını gözden kaçırmamak gerekir.

Şarkı konusunda ilk defa ortaya koyduğu ve “rakîk” (ince, zarif, sanatlı) ve “mütkan” (sağlam, nitelikli, sanatlı) denilen romantik ve sanatlı şarkılara da keza öncülük yapmıştır. Bununla birlikte “hezec” ve “remel” formlarını da icat eden Tuveys, rivayetlere göre dönemin sanatçıları içerisinde en iyi “hezec” okuyan, bu formu en güzel yorumlayanlardandır. Bu şarkıları seslendirirken klâsik üsluptan asla taviz vermemiştir. Hatta bu konuda “Tuveys’den daha hezec” şeklinde darb-ı mesel yapmışlardır. Kaynaklar hezecde Tuveys, sakilde İbn Muhriz (ö. 97/715?), remelde ise İbn Süreyc (ö. 108/726)’in uzman olduklarını bildirmektedir.

Kendi döneminde mûsikî sahasında ortaya koyduğu icatlar, remel ve hezecde harikalar yaratırken Mecdi el-Ukaylî, Tuveys’i şu üç maddede anlatmaya çalışmıştır:

  1. İlk dönem İslâm asrında ilk ğınâ eden ve mûsikîde ilk şöhret olandır.
  2. Başına gelenlerden dolayı insanlar onu uğursuz saymışlardır.
  3. Tuveys aşık oldu, hatta aşkından deli divâne oldu; gazelinde, şiirinde, şarkılarında ve sözlerinde. Hatta aşkından eriyip tükendi de hayatı boyunca ve ölümünden sonra bile “zâib” (erimiş, tükenmiş) olarak anıldı.

İlk defa Hz. Ali döneminde şarkı okumaya başlayan Tuveys, şarkılarını kare şeklindeki bir def eşliğinde okurdu. Defi çok iyi kullandığı ifade edilmektedir. Başka herhangi bir enstrüman çalmazdı. Aynı zamanda def eşliğinde şarkı söyleyerek yeni bir tarz geliştirmiştir. Defini ridâsının altına gizleyerek icra ettiği de rivayetler arasındadır.

Kaynaklar Tuveys’in aynı zamanda sesinin de çok güzel olduğunu ifade ederler. Hatta meşhur muğannî İbn Süreyc en güzel sesin kendisinde olduğunu anlatır ve bununla övünürmüş. Tuveys’i dinlediğinde bu iddiasından vazgeçmiş ve insanların en güzel seslisinin Tuveys olduğunu anlatmaya başlamıştır. Zehebî’nin rivâyetine göre Tuveys ve İbn Süreyc şarkı okumuşlardır; bununla birlikte müellif ğınâ konusunda çok kabiliyetli biri olduğunu yazdığı Tuveys hakkında “yaşadığı dönemde nefes konusunda Ma‘bed’den başka kimse onu geçememiştir” yorumunu yapmıştır.

Ğınâ konusunda aynı zamanda yenilikçi bir yapısı vardır. Bu kadar güzel sese sahip olan Tuveys, bilhassa Medîne’nin soyluları ve ileri gelenleri tarafından himâye görmüştür. Özel toplantılar veya düğün vb. cemiyetlere davet edilmiş ve sanatını icra etmiştir.

İshak el-Mevsılî, Tuveys hakkında “Ahbâr Tuveys” isimli bir biyografik eser kaleme almıştır. Aynı yerde Farmer, Tuveys’in şarkılarının III./IX. asırlarda hala bilinmekte olduğunu ifade etmektedir.

  • Ebü'l-Ferec el-İsfahânî, Kitâbü’l-Eğânî, Beyrut 1995.
  • Mina el-Hasen, “Tuveys”, el-Mevsûatü’l-Arabiyye, Dımaşk 2005, c. 22, s. 662-3.
  • E. K. Rowson, “The Effeminates of Medina”, JAOS, sy. 151 (1991), s. 671-93.
  • İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-Âyân ve Enbâü Ebnâi’z-Zemân, thk. İhsan Abbas, Beyrut 1994.
  • İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, Kahire 1998.
  • Ahmet Hakkı Turabi, “Medîneli Efemine Şarkıcı Tuveys (11-92/632-711)”, Çukurova Ün. İlahiyat Fak. Dergisi, sy. 10/1 (2010), s. 41-66.
  • Everett K. Rowson, “İlk Dönem Medîne’de Efemineler”, çev. Ahmet Hakkı Turabi, Erhan Özden, Rast Müzikoloji Dergisi, sy. 3/1 (2015), s. 1-31.

Atıf Bilgisi

Tuveys. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/tuveys/279