- A +

Merkezle taşra arasındaki haberleşmeyi sağlayan posta teşkilatı için İslâm tarihinde “berîd” tabiri kullanılır. Hz. Peygamber, çeşitli muhtevalara sahip mektuplarını postacılar vasıtasıyla göndermekteydi. Benzer şekilde ilk dört halife döneminde de belli başlı posta memurları aracılığıyla çeşitli beldelerle haberleşme sağlanıyordu. Hz. Ömer, postacıların konaklamaları için belli yerlerde konaklar hazırlamıştır. Berîd teşkilatını sistemli bir şekilde kuranın Emevî halifesi Muâviye b. Ebû Süfyan (salt. 661-680) olduğu kabul edilir.

Emevî Devleti’nin sınırlarının her geçen gün genişlemesi merkez-taşra teşkilatı arasındaki iletişim gereksinimini arttırdığı kadar, komşu devletlerle yürütülen diplomatik ilişkileri de önemli hale getirmiştir. Sahip olduğu geniş bölgelere hükmedebilen merkezî bir devlet olmanın yolu merkez ile taşra arasında iyi bir iletişim ağı oluşturmaktan geçiyordu. Bundan hareketle, Muâviye’nin kurduğu Abdülmelik b. Mervân’ın geliştirdiği berîd teşkilatı sayesinde Şam’da bulunan halifeler Irak, Horasan, Mısır, Kuzey Afrika, Endülüs, Anadolu, Hicaz ve Yemen gibi uzak beldelerle haberleşebiliyorlardı. Emevîler döneminde yapılan düzenlemeler ve ayrılan bütçeyle berîd teşkilatı istihbarat görevini de yerine getiren kapsamlı bir teşkilat haline gelmiştir.

Berîd teşkilatını merkezde halifeye bağlı, en önemlisi kendisinde sadakat özelliği aranan “sâhibü’l-berîd” (Sâhibü’l-berîd ve’l-haber/harâitî) tarafından idare ediliyordu. Öte yandan her vilayette validen bağımsız olarak halifeye karşı sorumlu bulunan bir berîd görevlisi (âmilü’l-berîd) olurdu. Ayrıca berîd teşkilatında mektup taşıyan mürettibler (sâ‘i), posta görevlilerinin ayrılış ve varış saatlerini kaydeden muvakki‘ler, istasyonların genel işleyişini takip ve teftiş eden fervânikîler, çarşılar başta olmak üzere kayda değer gelişmeleri yerinde görüp sıcağı sıcağına kaydeden vekîller ve muhbirler hizmet vermekteydi. Bu görevliler dışında tüccar, seyyah, derviş ve dilenci kılığında casusluk faaliyeti yürüten kişilerin de kullandıkları dönemler olmuştur.

Posta hizmetinin sağlıklı yürümesi için belli aralıklarla geçiş güzergâhları üzerinde konaklamak ve rapor vermek için kurulmuş olan posta istasyonları (sikke) bulunurdu. Postacıların, yollarını şaşırmamaları için ayrıca mesafe taşları dikilirdi. Berîd teşkilatı çalışanları için hazırlanmış bir takım yol haritaları da kullanılırdı. Posta görevlilerinin zaman zaman kimlik belgesi görevi gören madenî levhalar taşıdıkları gibi, aralarında parola ve şifre de kullandıkları bilinmektedir. Haberleşmenin daha hızlı yürütülmesi için ise besili atlar hazır bulundurulur yahut kiralanırdı. Abbâsîler döneminde kullanılmaya başlanan posta güvercinlerine, Haçlı savaşları sırasında daha sık rastlanır olmuştur.

Taşrada devlet ve halk aleyhine olup bitenleri halifeye en erken vakitte bildirilmesinden ötürü berîd teşkilatı son derece önem arz etmekteydi. Her ne olursa olsun berîd yetkilisi halifenin huzura girmek istediğinde, bekletilmez derhal içeri alınırdı. Valilerin yönetimde kendisinden en çok çekindikleri ve korktukları kişi âmilü’l-berîd idi. Zira valilerin bağımsızlık teşebbüsleri, vergi alımındaki haksız uygulamaları daima berîd vasıtasıyla merkeze bildirilmiştir.

Hemen hemen bütün İslâm devletlerinde varlığına rastlanan berîd teşkilatındaki aksamalar, olumsuz sonuçların doğmasına sebep olmuştur. Savaşlar, isyanlar ve ihtilaller için ön bilgi sağlayan bu teşkilatın etkinliği, gelişmelerin seyrini etkilediği görülür. Zira Selçuklular zamanında bu kuruma yeterince önem verilmemesi Batınî hareketinin illegal faaliyetlerinin artmasına yol açmıştır.

Anadolu Selçukluları zamanında kervansaraylar da posta teşkilatının daha güvenli ve hızlı faaliyet yürütmesine hizmet etmiştir. Bazı İslâm devletlerinde sınır boylarında ve tehlikeli noktalarda kurulan ribatlar, benzer şekilde Osmanlı döneminde örneğine rastlanan derbentler posta istasyonu işlevi de görmüştür.

Osmanlı’da haberleşme menzil teşkilatıyla sağlanmıştır. Gerekli ve uygun görülen yerlerde posta istasyonu görevi gören “menzilhâneler” inşa edilmiştir. Posta hizmetinde bulunan görevlilere “peyk”, “ulak” ve “tatar” denilmiştir. Menzilhânelerin başında “menzilci” bulunur, ayrıca buraların güvenliğini sağlayan ve sürücülere yol gösteren “kulaksızlar” ile hayvanların bakımıyla uğraşan “hademeler” olurdu. II. Mahmud, ilkin menzil teşkilatını ıslah etmeye çalışmış; ancak bundan beklenen netice elde edilmeyince 1839’da bu teşkilat kaldırılarak posta teşkilatına geçilmiştir. Posta teşkilatıyla birlikte halka ait mektup, koli vb. emanetler de ücret karşılığında taşınmaya başlamıştır.

Erken dönemlerden itibaren berîd teşkilatı görevlileri için hazırlanmış olan haritalar, Müslümanlar arasında coğrafya ilminin ve haritacılığın gelişmesine yardımcı olmuştur. Müslüman coğrafyacılardan Ya‘kûbî ve İbn Hurdâzbih gibi isimlerin Dîvânü’l-berîd’de çalışmış olmaları, eserlerini yazmalarında kendilerine imkân ve avantaj sağlamıştır. Menziller ve yol haritaları yalnızca berîd görevlilerinin değil, aynı zamanda hacıların ve tüccarların da işlerini kolaylaştırmıştır. 

  • İbrahim Harekât, “Berîd”, DİA, c. 5 (1992), s. 498-501.
  • Ünal Kılıç, “Berîd/Posta Teşkilatı ve Menzilhâne”, İslâm Kurumları Tarihi El Kitabı, ed. Eyüp Baş, Grafiker Yayınları, Ankara 2013, s. 207-218.
  • Adam J. Silverstein, Postal Systems in the Pre-Modern Islamic World, Cambridge University Press, New York 2007.
  • Mehmet Şimşir, İlk Dönem İslâm Tarihinde Haberleşme Yöntemleri: Başlangıçtan Râşid Halifeler Dönemi Sonuna Kadar, Hüner Yayınevi, Konya 2011.

 

Atıf Bilgisi

Posta Teşkilâtı (Berîd). İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/posta-teskilati-berid/3643