Mezâlim

Devlet ya da güçlü kişiler tarafından zulme uğrayanların hakkını aradığı hukuki müessese
- A +

Mezâlim sözlükte “baskı altında kalma, ezilme” gibi anlamlara gelmektedir. İslâm medeniyetinde bu kavram “devlet eliyle zulme uğrayan kişi ya da grupları” ifade etmektedir. Dîvân-ı Mezâlim ya da Mezâlim mahkemeleri olarak biline kurum ise devlet ya da güçlü kişiler tarafından zulme uğrayanların hakkının teslim edildiği meclisi bünyesinde barındıran kurumdur. Kurumun kökenlerini İslâm öncesi dönemde haksızlıklara karşı mücadele amacıyla kurulan Hılfü’l-fudul cemiyetine dayandıranlar bulunmaktadır. Bu kurum, İslâm tarihinin ilk dönemlerinden itibaren ismen bu şekilde olmasa da devlet tarafından yapılan uygulamalardan zarar gören kişilerin haklarının teslim edilmeye çalışıldığı bir merci olmuştur. İlk olarak bu amaçlı uygulamayı Hz. Peygamber başlatmış, İslâm beldelerinin merkezinde ya da merkezden uzak bölgelerinde ortaya çıkan anlaşmazlıkların kendisine sunulduğu bir merci ya da bir anlamda temyiz mahkemesi görevini ifa etmiştir. Hz. Peygamber’in bu minvalde değerlendirilebilecek uygulamaları Buhârî Sahîh adlı eserinde “Kitâbü’l-Mezâlim” başlığı altında toplamıştır.

Mahkemelerin aciz kaldığı işler ya da devlet görevlilerinin konu edildiği şikâyetlerle ilgili önemli hamleler yapan ise Hz. Ömer’dir. Onun döneminde valiler her yıl hac esnasında Mekke’de hazır bulunurlar ve Hz. Ömer’e yıllık raporları sunarlardı. Ayrıca halifeye arz edilen anlaşmazlıkların ya da verilen karardan memnun kalmayanların çözümü burada ortaya konulurdu. “Mezâlim” anlayışına uygun ilk uygulamanın ise Hz. Ali döneminde ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Abdülmelik b. Mervan da mezâlim oturumları için ilk kez müstakil bir gün tayin eden halifedir.

İslâm tarihinin kurumsallaşma adına önemli değişiklikler yaşadığı Abbâsîlerle birlikte ”Dîvân-ı Mezâlim” olarak adlandırılmaya başlanan ve kurumsallaşma sürecine giren bu dîvânın birinci derecede sorumlusu devlet başkanı/halife/sultandır. Devletin en üst makamı bu kurumun da başkanıdır. Bu şekilde sürdürülen uygulama esas olsa da her devlet başkanı/halife/sultan bu konuda gereken hassasiyeti göstermemiştir. Özellikle Abbâsî halifeleri içerisinde ilk dönemlerde görev yapan Mehdi (slt. 775-785), Hârunürreşîd (slt. 786-809), Me’mûn (slt. 813-833) gibi isimler Dîvân-ı Mezâlim’e mümkün olduğunca bizatihi başkanlık etmişlerdir. Ancak bu durum Mu’tasım (slt. 833-842) döneminden itibaren terk edilmeye başlanmıştır. Bu meclislere devlet başkanı/halife/sultana vekâleten kadı, kâdılkudât ya da vezir gibi üst düzey devlet görevlileri başkanlık etmişlerdir. Bu durum bir yönüyle devletin zirvesinin adalet anlayışını da göstermektedir. Çünkü adaletin tesisi konusunda daha hassas olan yöneticiler, bu konuda titiz davranarak devlet tarafından haksızlığa uğratılanların hakkının teslim edilerek zararlarının tazmin edilmesini sağlamaya çalışmışlardır. 

Dîvân-ı Mezâlim’in temel amacı toplum içerisinden meydana gelen haksızlıklara genel olarak bir çözüm bulmaya yöneliktir. Mahkemelerin ve hisbe kurumunun yetkilerini aşan ya da devlet tarafından yapılan iş ve işlemlerden doğan zararların telafisini sağlamayı amaçlamaktadır. Ayrıca vakıfların denetimleri konusunda da Dîvân-ı Mezâlim yetkili kılınmıştır. Bu amaçla oluşturulan meclisler ilk dönemlerde az sayıda görevli bulunurken Abbâsîler’den itibaren bu mecliste yapılan görüşmeler esnasında güvenlik güçleri, kadılar, kâtipler, şâhitler ve bilirkişilerin hazır bulunması gerekli görülmüştür.

Dîvân-ı Mezâlim, Selçuklular, Zengîler, Fâtımîler Eyyûbîler, Memlükler başta olmak üzere tüm İslâm devletlerinde varlığını sürdürmüştür. Selçuklular, Memlükler gibi adalete büyük özen gösteren devletlerde sultanın bizzat başkanlık ettiği Mezâlim meclisleri haftada iki kez düzenlenmiştir. Osmanlılar’da ise bu kurumun yetkileri Dîvân-ı Hümâyûn tarafından üstlenilmiş ve yürütülmüştür.

  • Ahmet Duran, “İslâm Hukukunda Olağanüstü Yetkili Bir Mahkeme Olarak Velâyetü’l-Mezâlim (Mezâlim Mahkemeleri)”, İslâm Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 25 (2015), s. 251-273.
  • Ayşe Dudu Kuşçu, “Eyyûbîler’de Mezâlim Mahkemeleri ve Dârü’l-Adl”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, sy. 26 (2009), s. 207-229.
  • Celal Yeniçeri, “Mezâlim”, DİA, c. 29 (2004), s. 515-518.
  • J.S. Nielsen. “Mazâlim”, Encyclopaedia of Islam, Second Edition, ed. P. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel, W.P. Heinrichs. Consulted online on 03 July 2021
  • Vecdi Akyüz, İslâm Hukuku’nda Yüksek Yargı ve Denetim: Divan-ı Mezalim, MÜİFV Yayınları, İstanbul 1995.

Atıf Bilgisi

Mezâlim. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mezalim/4800