- A +

Irak’ın güneyinde Batîha denilen bataklık bölgenin kuzeydoğu ucunda bulunan Vâsıt, günümüzde aynı adı taşıyan muhafazanın merkezi olan Kût’un (Kûtü’l-emâre) 60 km. kadar güneybatısında uzaklıkta yer almaktadır. Adını Irak Sevâdı’nın başlıca merkezlerinden Kûfe’ye 240 ve Basra’ya 300 ve Ahvâz’a 300 km. uzaklıktaki bir noktada kurulmuş olmasından hareketle ‘ortada duran, bağlantı sağlayan’ anlamına gelen ‘vâsıt’ kelimesinden alır. İslâm coğrafyasında aynı ismi taşıyan diğer yerlerden ayırmak için şehre Vâsıtu’l-Kasab, Vâsıtu Irâk, Vâsıtu Haccâc ve Vâsıtu’l-Uzmâ gibi isimler verilmiştir. Emevîler’in Irak valisi Haccâc, Suriyeli askerlerin Kûfe halkına rahatsızlık vermesini önlemek için Dicle nehrinin batı yakasında, ticaret yolları üzerinde, Irak eyaletinin idarî merkezi olarak planladığı Vâsıt şehrini 83-86/702-705 yılları arasında kurdu. Kanallar açmak, bataklıkları kurutmak ve Dicle’den içme suyu getirmek suretiyle bölgeyi yerleşime uygun hale getirdi. Vâsıt kuruluşundan Emevîler’in yıkılışına kadar Irak’ın idarî merkezi olarak kaldı. 

Haccâc’ın saray ve valilik binası olarak yaptırdığı dârülimâre dönemin en büyük yapıları arasındaydı. Onun yanında Mescidü Haccâc denilen bir cami inşa edildi. Dârülimâre ile caminin etrafını bir meydan çevreliyordu. Her meslek erbabı için ayrı yerler tahsis edilen çarşı, şehrin doğu tarafında kurulmuştu. Mahalleler ismini kabileler, halkın mensup olduğu şehirler, meslek grupları ve bulunduğu yerden alıyordu. Vâsıt’ta Dimas adında büyük bir hapishane bulunuyordu. Şehri aşılması güç surlarla ve bir hendekle kuşatılmıştı. Şehrin iki yakasında gemilerin yanaştığı bir iskele vardı. Emevîler zamanında Vâsıt, sürekli para basılan bir darphaneye sahipti.

Suriyeli askerlerin yanı sıra şehir halkını, büyük oranda Kûfeli ve Basralı Araplar oluşturuyordu. Haccâc zamanından itibaren Vâsıt’a Türk askerleri yerleştirildi. Abbâsîler döneminde sayıları gittikçe artan Türkler, burada önemli bir unsur haline geldi. Haccâc, Kesker bölgesinde yaşayan İran asıllıların ve Nabatîler’in Vâsıt’a yerleşmelerini yasaklamıştı. Ancak Haccâc’ın ölümünden sonra bu iki unsurun yanı sıra yakın bölgelerdeki Yahudi, Hıristiyan, Mecûsî ve Sâbiîler de ara ara şehre yerleşmeye başladılar.

Emevîler’in Irak bölgesinde Abbâsî ihtilaline (750) karşı direnen son şehir olan Vâsıt, Abbâsîler devrinde idari açıdan merkezî özelliğini her ne kadar yitirdiyse de nüfus bakımından büyüdü. Bir asma köprü ile bağlantıları sağlanan Vâsıt ile Kesker bir süre sonra Vâsıt adıyla tek bir şehir haline geldi. 834 yılında ayaklanan Zutlar, şehri yağmaladı. Vâsıt 878’de Ali b. Muhammed liderliğindeki Zencîler tarafından zapt edildi ve 881’e kadar onların elinde kaldı. Daha sonra bölgede Karmatîler ortaya çıktı. Halife Râzî döneminden (934-940) itibaren ardı arkası kesilmeyen iktidar mücadelelerine sahne oldu. Birkaç defa Berîdîler’in eline geçti ve onlarla emîrü’l-ümerâlar arasındaki çekişmenin merkezi haline geldi. Bu arada emîrü’l-ümerâlardan bazıları Bağdat yerine Vâsıt’ta kalmayı tercih etti. Aralıklarla Büveyhî ve Mezyedî hâkimiyetine girdi. Şehir, Büveyhî sultanı Bahtiyar zamanında (967-978) cereyan eden İmrân b. Şâhîn isyanından büyük ölçüde etkilendi. Bir süre İbn Fesânces, Fâtımîler adına bölgeyi yönetti (1054-1057); ancak Irak’a hâkim olan Selçuklular buna son verdi. Benzer şekilde Vâsıt, 1059’da kısa süreliğine Fâtımîler adına hareket eden Aslân Besâsirî’nin kontrolüne geçti. Daha sonra Selçuklular’a ait iktâ arazisi olarak kalan bölgeye sahip olmak için Abbâsîler mücadele ettiler. İlhanlılar, Abbâsîler’e son verince (1258) Vâsıt’ı da ele geçirmiş oldular. Şehir 1339-1410 yılları arasında Celâyirliler’in hâkimiyetinde kaldı. 1385 ve 1405 yıllarında Timur tarafından Vâsıt’a ordular yerleştirildi. Timur’un ardından bölgeye kısa bir süre Karakoyunlular hâkim oldu. 1440’lı yıllarda Müşa‘şa‘lar’ın işgaliyle karşılaşan Vâsıt ve çevresi tahribe uğradı.

Kanûnî Sultan Süleyman’ın Bağdat’ın fethetmesiyle birlikte Vâsıt, Osmanlı topraklarına katıldı (1534). Safevî şahı I. Abbas’ın Bağdat’ı ele geçirmesiyle (1623) şehir elden çıktıysa da IV. Murad’ın Bağdat’ı yeniden zaptı üzerine 1638’de tekrar Osmanlı Devleti’ne katıldı. I. Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı Devleti hâkimiyetinde kalan Batîha bölgesi, İngilizlerin eline geçti (1916). Irak Krallığı’nın kuruluşunun ardından bu devlete dâhil oldu (1921).

Kuruluşundan itibaren önemli bir ilim merkezi haline gelen Vâsıt, Abbâsîler’in son zamanlarına kadar bu özelliğini korumuştur. İslam dünyasında medreselerin ortaya çıkmasıyla birlikte Vâsıt’ta çok sayıda medrese kurulmuştur. Kıraat, hadis, fıkıh, dil ve tarih alanlarında öne çıkmış çok sayıda Vâsıtlı âlim bulunmaktadır. Bahşel el-Vâsıtî (ö. 292/905), Târîhu Vâsıt adlı eserinde rivayet ettikleri hadislerle birlikte Vâsıt’ta yaşamış râvî ve muhaddislerin biyografilerine yer vermiştir. Astronomi âlimi Ebû Ma‘şer el-Belhî (ö. 272/886), hayatının son dönemlerini Vâsıt’ta geçirmiştir. Ayrıca Vâsıt, hat sanatının başlıca aracı olan kamış kalemleriyle tanınmıştır.

  • Mondher Sakly, R. Darley-Doran, “Wâsit”, EI², c. 11 (2002), s. 165-171.
  • Mehmet Mahfuz Söylemez, “Vâsıt”, DİA, c. 42 (2012), s. 541-544.
  • Mustafa Cevâd, “Mu‘cemu Mevâdı‘i Vâsıt ve A‘yânin Vâsıtiyyîn min Hamleti’l-İlm ve’l-Âsâr”, Mecelletü’l-Mecmai’l-İlmî el-Irâkî, sy. 8 (1961), s. 114-171.
  • Nâcî Ma‘rûf, “Medârisu Vâsıt”, el-Medârisü’ş-Şerâbiyye bi-Bağdâd ve Vâsıt ve Mekke, Bağdad 1965, s. 257-301.
  • Abdülkadir S. el-Ma‘âdidî, Vâsıt fi’l-Asri’l-Ümevî, Bağdad 1976.
  • Abdülkadir S. el-Ma‘âdidî, Vâsıt fi’l-Abbâsî 324-656 (935-1258), Bağdad 1983.
  • Salih Ahmed el-Ali, Me‘âlimu’l-Irâki’l-Umrâniyye, Bağdad 1989, s. 127-229.
  • M. Mahfuz Söylemez, “Vâsıt Kentinin Kuruluşu ve İlk Sakinleri Üzerine”, Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 1/2 (2002), s. 147-172.

Atıf Bilgisi

Vâsıt. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mekanlar/vasit/136