- A +

Kuzey Afrika’nın en küçük ülkesi olan ve Batıda Cezayir, güneydoğuda Libya ile komşu olan Tunus Cumhuriyetinin başkentidir. Akdeniz’e kıyısını olmamakla birlikte sahile yakın olan Tunus şehri, aynı isimli gölün kenarındadır. Kartacalılar tarafından Tînâs (Thynes) adıyla, milâttan önce IV. yüzyılda ya da IX. yüzyılda kurulduğu söylenmektedir.

Şehir, Bizans toprağı iken Emevîler’in İfrîkıye valisi Hassân b. Nu‘mân (ö. 704) tarafından kesin bir şekilde İslâm hâkimiyetine girdi. Hassân, kurduğu tersane ile şehrin stratejik önemini artırdı. Ayrıca şehrin ortasına kısa sürede önemli bir ilim merkezi haline gelen Zeytûne Camisini inşa ettirmiştir. İmam Mâlik’in öğrencilerinden İbn Ziyâd el-Absî (ö. 799) burada ders vermiş ve Mâlikîliğin yayılmasında etkili olmuştur. Horasânîler (1062-1128, 1148-1159) Muvahhidler (1130-1269) ve Hafsîler döneminde (1228-1574) Zeytûne Camii ve çevresindeki ilmî faaliyet sayesinde burası Kuzey Afrika’nın en önemli ilim merkezlerinden biri oldu. Söz konusu dönemlerde Tunus’ta doğan ya da Tunus’a göç eden bazı âlimler, tahsillerini burada aldıktan sonra Zeytûne’de müderrislik görevine başlamışlardır. Bu âlimler arasında Mâlikî fakihi İbn Arafe (ö. 803/1401), Mâlikî fakihi Burzülî (ö. 844/1440), Mâlikî âlimi İbn Bezîze (ö. 673/1274), muhaddis Übbî (ö. 828/1425 ), Mâlikî fıkıh âlimi İbn Nâcî (ö. 839/1435), meşhur Mukaddime müellifi İbn Haldûn (ö. 808/1406) ve Mâlikî fakihi Rassâ‘(ö. 894/1489) en meşhurları olarak karşımıza çıkmaktadır. Hafsîler döneminde şehir aynı zamanda önemli bir ticaret merkezi oldu. İspanyolların bölgeyi işgal etmesi ile Hafsîlerin zayıflaması ve yıkılması neticesinde Tunus’ta istikrar kayboldu ve ilmî faaliyetler canlılığını yitirdi. Bölgenin Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle ilmî ve iktisadî hayat yeniden canlandı. Bu dönemde şehirde Hanefî âlimlerin sayısında artış kaydedildi.

1881 yılında şehir, Fransızlar tarafından işgale uğradı. İşgal döneminde burada kiliseler inşa edildi ve Avrupa’dan gelenlerle birlikte şehrin nüfusu oldukça arttı. II.  Dünya Savaşı sırasında kısa bir sure Alman işgaline uğrayan şehir, tekrar Fransız sömürgesi oldu. Fransızlar iktisadî ve eğitim başta olmak üzere pek çok alanda ıslah çalışması yaptı. 1956 yılında bağımsız Tunus Cumhuriyeti’nin başkenti olan Tunus şehri, 1979 yılında Mısır ile İsrail arasında imzalanan Camp David Antlaşması’ndan sonra Arap Birliği’nin merkezi konumuna getirildi ve bu durum 31 Ekim 1990’a kadar sürdü. Günümüzde Tunus, tarihî ve modern olmak üzere iki şehirden müteşekkildir. Şehrin korunmuş olan tarihî dokusu çok sayıda turist çekmektedir.

İlim ve kültür hayatında tarih boyunca oldukça önemli bir pozisyonda yer alan ve çok sayıda âlim yetiştiren Tunus şehri, Endelüsiyye, Şemmâiye, Murâdiye, Tevfîkıye, Müntasıriye ve Zeytûne medreseleri ile meşhurdur. Şehirde yetişen meşhur âlimler arasında İbn Haldûn ilk akla gelenler arasındadır. Onun dışında İslam tıbbına dair Arapça’dan Latince’ye yaptığı tercümelerle tanınan Afrikalı Konstantin (ö. 480/1087), seyahatnamesiyle meşhur Abdullah b. Muhammed et-Ticânî (ö. 718/1318’den sonra), muhaddis Vâdîâşî el-Kaysî (ö. 749/1348) ve fikir adamı İbn Âşûr (ö. 1970) bulunmaktadır.

  • Ahmet Kavas, “Tunus”, DİA, c. 41, İstanbul 2012, s. 400-04.
  • İsmail Yiğit, “Zeytûne Camii”, DİA, c. 44, İstanbul 2013, s. 381-83.
  • Kadir Pektaş, Tunus’ta Osmanlı Mimari Eserleri, Ankara 2002.
  • Ahmed et-Tavîlî, Târîhu Medîneti Tûnis eŝ-ŝekâfî ve’l-hadârî, Tunus 2002.

Atıf Bilgisi

Tunus. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mekanlar/tunus/102