- A +

Marmara bölgesinde, Karadeniz’in güney batısında ve Marmara Denizi’nin kuzeyinde yer alan ve İstanbul’a sınırı olan il ve bu ilin merkezidir. Eskiçağda Bisanthe (Visanthe) denilen Tekirdağ’a, Roma ve Bizans döneminde Rhaidestos, Resisthon, Resisto ve Venedik idaresindeyken Rodosto denilmiştir. Rodosto ismi Osmanlı ilk döneminde Rodosçuk olarak zikredilmiştir. Osmanlı’nın resmi kayıtlarında mevcut ilk ismi ise Tekfurdağ’dır. Evliya Çelebi, Bizans tekfurlarının bağlarının burada bulunması ve şehrin kuzeyini çevreleyen dağlardan dolayı şehre Tekfurdağı denildiğini ifade etmektedir. Tekirdağ ismi de buradan gelmiştir.

Tekirdağ bulunduğu konum itibari ile Anadolu’nun Balkan ve Avrupa’ya açılan kapısı, Akdeniz ile Karadeniz’in birleşme noktası, göçlerin ve ticaret yollarının geçiş güzergâhı, kültürlerin harmanlandığı yerdir. Ayrıca İstanbul’a yakın olması da şehre ayrı bir önem katmıştır.

Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu şehrin en eski sakinleri Trak kabileleri olduğu belirtilmiştir. Ardından buraya Ege kavimleri yerleşerek şehrin gelişmesini sağlamışlardır. Şehir zaman zaman Trak kabileleri ile Ege kavimleri arasındaki mücadelelere sahne olmuştur. Ayrıca bir ara İskitler (M. Ö. 700-500) ve Perslerin (513-475) işgaline uğramıştır. Eskiçağda Makedonya Krallığı ve Roma İmparatorluğu yönetilmiştir. Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma’nın (Bizans) başkenti olarak Byzantion’un (İstanbul) seçilmesi ile Tekirdağ ve çevresinin önemi artmıştır (324). İslam orduları İstanbul’u fethetmek için geldiklerinde (668-673) Tekirdağ kıyılarını ele geçirmiştir. Lakin İstanbul’un alınamaması üzerine geri çekilmişlerdir. 1204 yılında Haçlılar tarafından İstanbul’da kurulan Latin Krallığı hâkimiyetine girmiştir. 1275 yılına kadar Latinlerin idaresinde kalan şehir, bu tarihte tekrar Bizans hâkimiyetine girmiştir.

Tekirdağ, Türkler tarafından fethedilene kadar Aydınoğlu, Karesioğlu, Saruhanoğlu ve Osmanlı askerlerinin zaman zaman Rumeli’ye geçip ayak bastığı yer olmuştur. 1346 yılında Bizans İmparatoru Kantekuzen tahta geçmek için Osmanlı’dan yardım istemiş ve buna mukabil Osmanlı Devleti’ne üs olarak Gelibolu’da Çimpe kalesini vermiştir. Bundan sonra Osmanlı orduları Gelibolu’yu kullanarak Rumeli’ye yönelik fetih hareketlerinde bulundular. Rumeli fatihi olarak adlandırılan Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa Tekirdağ bölgesinde birçok yeri fethetmiştir. Onun 1357 yılında vefatı ile kardeşi Şehzade Murad (I.) Rumeli’de fetih hareketlerinde bulundu ve kısa sürede Tekirdağ Kalesi’ni ele geçirmiştir (1357-1358).

Tekirdağ, fethin ardından kaza merkezi yapıldı. Sonrasında şehrin Türkleşmesi için Anadolu’nun muhtelif yerlerinden Türkmen zümreleri getirilerek iskân edildi. Tekirdağ ve Rumeli bölgesi fethedilerek Bizans’ın Balkanlar ile bağlantısı kesildi. İstanbul’un fethi ile şehrin önemi daha da arttı ve şehir hızla gelişmeye başlandı. XVI. yüzyılın sonlarına doğru Celali isyanlarından kaçan Ermeniler de Tekirdağ ve yöresine yerleştiler.

Osmanlı döneminde önemli bir liman kenti olan Tekirdağ için Evliya Çelebi, Mısır, bütün Karadeniz sahilleri ve Akdeniz’in iskelesi konumunda olduğunu, bütün işlek şehirlerden bol miktarda malların kalyonlar ile buraya geldiğini ve buradan Edirne’ye doğru yol aldığını ifade etmektedir. Ayrıca Osmanlı sarayı olmak üzere İstanbul’un iaşesi ağırlıklı olarak Tekirdağ’dan gelen ürünlerden sağlanıyor ve Tekirdağ limanı bu ürünlerin aktarılmasında yoğun bir şekilde çalışıyordu. Şehir, XVI. ve XVII. yüzyıllarda mamur bir hayat yaşadığı bilinmektedir. Özellikle XVI. yüzyılda Tekirdağ’a çok sayıda camii, medrese, han, hamam ve bedesten inşa edildi. Mimar Sinan’ın inşa ettiği Rüstem Paşa Camii klasik dönem Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerindendir.

Şehirdeki gelişme XVIII. Yüzyılda da sürdü ve nüfus arttı. XIX. Yüzyıldan itibaren şehir eski ehemmiyetini kaybetmeye başladı. Bunda Osmanlı Devleti’nin yaşadığı siyasî olayların etkisi vardı. 1828 ve 1878 yıllarında Ruslar Tekirdağ’a kadar geldiler ve şehit harap duruma geldi. Bu işgallerden dolayı nüfusta kısmen azalma meydana geldi. Fakat yüzyılın sonlarına doğru şehirde yeni gelişmeler meydana geldi. Rumeli demiryolunun tamamlaması ile şehirde tekrar canlanma meydana geldi. Nüfusta da artış oldu. Şehir 1912 yılında Balkan Savaşları sırasında Bulgarlar’ın işgaline uğradı. Şehir ancak sekiz ay sonra geri alınabildi. I. Dünya Savaşı sırasında Tekirdağ’da özellikle de iskelesinde yoğun bir askeri hareketlilik meydana geldi. İmzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra İtilaf Devletleri’nin işgaline uğradı. 20 Haziran 1920’de Yunanlılar şehri işgal ettiler. Bu işgal imzalanan Mudanya Antlaşması ile son buldu. İşgal sonrası Rumlar ve Ermeniler şehri terk etti. Onların yerine şehre Yunanistan’dan getirilen Türkler yerleştirildi.

Tekirdağlı âlimlerin başında Bihiştî Ramazan Efendi (ö. 1571) gelmektedir. Divan şairi ve mutasavvıf Ahmed Sarban (ö. 1545), şair ve müderris Abdullah Hulusi (1884-1885), meşhur divan şairi, âlim ve müderris Nev’î (ö. 1599) ve oğlu Nev‘îzâde Atâî şehrin önemli simalarındandır. Tekirdağ’da öne çıkan medreseler, Rüstem Paşa Külliyesi Medresesi, Çorlu Süleymaniye Camii Medresesi ve Malkara Ali Bey Medresesi’dir.

Tekirdağ, Osmanlı döneminde Tanzimat öncesi Gelibolu Sancağına bağlı iken Tanzimat sonrası Edirne vilayetine bağlı bir sancak oldu. Cumhuriyet dönemine Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Yunan işgallerini yaşayarak girdi. Lakin liman şehri olması, demir yolunun bulunması, İstanbul’a yakınlığı ve topraklarının verimli olması ile kısa sürede gelişmeye başladı. Bunda başta şehirdeki tarım ürünlerine dayalı olmak üzere muhtelif alanlarda büyük fabrikaların kurulması önemli bir etkendir. Şehrin çevresinde Çanakkale, Edirne, Kırklareli ve İstanbul illeri bulunmaktadır.

  • Hacer Ateş, “Tekirdağ”, DİA, c. 40 (2011), s. 359-362.
  • Hikmet Çevik, Tekirdağ Tarihi Araştırmaları, Halkevi Yayınları, İstanbul 1949.
  • Feridun Emecen, “Süleyman Paşa”, DİA, c. 38 (2010), s. 94-96.
  • Evliyâ Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi. Haz.  Seyit Ali Kahraman. 8/2, İstanbul 2011.
  • Halil İnalcık, “Rumeli”, DİA, c. 35 (2008), s. 232-235.
  • Mehmet Serez, Atatürk ve Milli Mücadelede Tekirdağ, Ankara 2004.
  • Mehmet Serez, Tekirdağ Tarihi ve Coğrafyası Araştırmaları, Ankara 2007.
  • Mehmet Serez, Tekirdağ ve Çevresi Vakfiyeleri, Tekirdağ Valiliği, Tekirdağ 1993.
  • Tekirdağ: Marmara’nın İnci Gerdanlığındaki Elmas, haz. Tekirdağ Valiliği, Tekirdağ  [t.y.]
  • Tekirdağ’ın Değerleri Sempozyumu, I, ed. Aytekin Erdem ve dğr., Tekirdağ 2010.
  • Tekirdağ’ın Değerleri Sempozyumu, II, ed. Adnan Orak ve dğr., Tekirdağ 2010.
  • Mehmet Tuncel, Babaeski, Kırklareli ve Tekirdağ Camileri, Ankara 1974.
  • Metin Tuncel, “Tekirdağ”, DİA, c. 40 (2011), s. 362-364.
  • A. Hilmi Yücebaş, Tekirdağlı Şairler, İstanbul 1939.

Atıf Bilgisi

Tekirdağ. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mekanlar/tekirdag/107