Şîraz
İran’ın güneyinde bulunan Fars idarî bölgesinin ortasında, 300 km. uzaklıktaki Basra körfezini kuzeyde ve doğudaki şehirlere bağlayan tarihî ticaret yolu üzerinde, denizden yaklaşık 1550 m. yükseklikte ve Zağros dağları arasındaki bir düzlükte yer almaktadır. 60 km. kuzeydoğusunda M.Ö. 500’lü yıllarda Ahamenî hanedanlığı zamanında I. Daryus tarafından kurulan ve kalıntıları günümüze kadar gelen Persepolis (Parsa, Taht-ı Cemşîd) bulunmaktadır. Bölge M.Ö. 331’de Kral İskender tarafından ele geçirilmiş ve bir yıl sonra ölen İskender’in ardından bölgeye yaklaşık bir buçuk asır hükmeden Selefkiler burada Yunan kültürü ve medeniyetini yaymaya çalışmışlardır. Persepolis daha sonra Eşkâniyân ve Sâsânî hanedanlıklarının hâkimiyeti altına girdi. Medâin başkent yapılana kadar Sâsânîler’in merkezi olarak kaldı.
Fars bölgesi Hz. Ömer döneminde fethedilmeye çalışıldı; ancak Hz. Osman zamanında Ebû Mûsâ el-Eş‘arî ve Osman b. Ebü’l-Âs tarafından fethedilebildi. Şîraz’ın, 74/693 yılında Emevî Valisi Haccâc b. Yusuf es-Sekafî’nin kardeşi Muhammed veya daha sonra amcasının oğlu Muhammed b. Kâsım tarafından kurulduğu kaydedilmektedir. Emevî ve Abbâsî hakimiyetinin ardından 255/869 yılında Saffârîler’in eline geçen Şîraz, bu hânedanın merkezi oldu. 322’de (934) Büveyhîler’in hâkim olduğu şehir, özellikle Adudüddevle döneminde birçok yönden gelişti. Bu dönemde bir kütüphane ile bir hastane ve pek çok cami, saray, bahçe, çarşı, kervansaray inşa edildi. Adudüddevle’nin oğulları arasında başlayan taht kavgalarıyla birlikte 379/989 yılında Fars, Kirman ve Hûzistan bölgelerine hâkim olan Samsâmüddevle Şîraz’ı merkez yaptı. Daha sonra bölgeye hâkim olan Bahâüddevle Bağdat’ı terk ederek Şîraz’ı Büveyhîler’in başkenti yaptı.
Şîraz 454/1062 yılında Selçuklu hânedanından Kirman’ı elinde tutan Kavurd Bey’in hakimiyetine girdi. XII. yüzyılın ilk yarısında şehri yöneten Celâleddin Çavlı, Karaca Sâkî, Mengüpars ve Bozaba gibi güçlü Selçuklu emîrleri Şîraz’da önemli imar faaliyetlerinde bulundular. Selçuklular’ın zayıflamaya başladığı dönemde şehir, Salgurlular’ın (Fars Atabegleri) kurucusu Atabeg Muzafferüddin Sungur b. Mevdûd’un hâkimiyetine girdi (543/1148). Salgurlular döneminde su kanalı, çeşme, han, ribât, dârüşşifâ ve medrese gibi birçok yapı inşa edildi.
İran’da büyük tahribata neden olan Moğol istilâsında şehir, Atabeg Ebû Bekir b. Sa‘d’ın Ögedey Han’a elçi gönderip itaatini bildirmesi ve Moğollarla dostane ilişkiler kurması sayesinde zarar görmeden atlattı. Hülâgû’nun oğlu Mengü Timur ile evli olan son Salgurlu Atabegi Âbiş Hatun’un yirmi yıldan fazla süren yönetimi esnasında Fars eyaleti, tamamen İlhanlı hakimiyeti altına girdi. Bu dönemde halk, ağır vergiler ödemek zorunda kaldı. 698/1298-99 yılında baş gösteren kıtlık ve veba salgını şehre büyük zarar verdi. Salgın sırasında 90 bin civarında insanın öldüğü kaydedilmektedir. İlhanlı ordusunun Suriye seferinde bulunmasından fırsat bilen Çağataylılar’dan Duva’nın oğlu Kutluğ Koca, Kirman’ın ardından Fars’a girdi. Bu sırada Şîraz ve çevresini yağmalanarak büyük zarar gördü (699/1300). Şehir XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde yeniden toparlandı.
İlhanlı hükümdarı Olcaytu tarafından Fars bölgesindeki hassa arazisinin başına getirilen Şerefeddin Mahmud zamanla Şîraz’ı ve Fars bölgesinin büyük bir kısmını egemenliği altına alarak İncûlular hânedanını kurdu. Şehir, 740/1340 yılında İncûlular arasındaki iktidar mücadelesinden yararlanan Çobanîler’den Pîr Hüseyin’in kontrolüne geçti. Ardından Mahmud Şah’ın oğullarından Cemâleddin Ebû İshak, Şîraz’a ve bütün Fars bölgesine hâkim oldu. Şîraz 754’te (1353) Muzafferîler’den Mübârizüddin Muhammed tarafından ele geçirildi ve Şah Şücâ‘ döneminde hânedanın merkezi oldu. Şehir sırasıyla Timurlular’ın (795/1393), Karakoyunlu ile Akkoyunlular’ın ve Safevîler’in (909/1503) eline geçti.
Safevîler’in çöküş devrinde Şiraz Afganlı Galzaylar’ın eline geçti (1137/1724). Birkaç yıl sonra şehre Nâdir Şah hâkim oldu. Zend hânedanının kurucusu Kerim Han, Şîraz’ı başkent yaparak imar etmeye başladı (1180/1766-67). Zendler’in ardından Kaçarlar’ın hâkimiyetine giren (1205/1791) Şîraz, Tahran’ın başkent yapılmasıyla önemini yitirmeye başladı. Şehir 1813 ve 1824’teki depremlerde büyük zarar gördü. 1822’de çıkan veba salgınında ise çok sayıda insan hayatını kaybetti. XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren şehrin nüfusu hızla arttı.
XII. yüzyıldan itibaren Şîraz’da medreselerin varlığına rastlanır. Bunlar arasında Selçuklu emîri Bozaba’nın hanımı Zâhide Hatun’un inşa ettirdiği medrese, Atabeg Sungur’un (slt. 1148-1161) yaptırdığı Sunguriyye Medresesi, İncûlular emiri Ebû İshak’ın 744/1343 yılında Şah Çerağ türbesinin yanına yaptırdığı medrese, Timurlular zamanına İbrâhim b. Şâhruh’un kurduğu medrese ve Mansûriye Medresesi anılmaya değerdir. Ayrıca Safevîler döneminden itibaren Şîraz’da Hâşimiyye, Hakîm, Mukîmiyye, Han, İmâmiyye, Şerîfiyye ve Eymâniyye adıyla çok sayıda Şiî medresesi kurulmuştur.
Şîraz’da yetişen birçok devlet adamı, âlim, şair, edip ve sanatkâr İslâm kültür ve medeniyetin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Bunlar arasında ilk dönem sûfîlerinden Bündâr b. Hüseyin (ö. 353/964), Hafîfiyye silsilesinin kurucusu olan sûfî İbn Hafîf (ö. 371/982), devlet adamı ve edip Sâbûr b. Erdeşîr (ö. 416/1025), sûfî Kûhî-i Şîrâzî (ö. 442/1050), Müeyyed-Fiddîn (ö. 470/1078), Şâfiî fakihi Ebû İshak eş-Şîrâzî (ö. 476/1083), Kıraat, tefsir ve nahiv âlimi İbn Ebû Meryem (ö. 565/1170’ten sonra), matematikçi ve astronomi bilgini Abdülmelik eş-Şîrâzî (ö. 600/1204’ten önce), sûfî âlim Rûzbihân-ı Baklî (ö. 620/1223), çok yönlü âlim ve filozof Kutbüddîn-i Şîrâzî (ö. 710/1311), tarihçi, edip ve devlet adamı Vassâf (ö. 730/1329-30), hekim Mahmûd b. İlyâs (ö. 730/1330), Devvânî (ö. 908/1502), Mîr Gıyâsüddîn Mansûr (ö. 949/1542), Mîr Fethullah Şîrâzî (ö. 997/1589), İşrâkî, Ekberî ve Meşşâî düşünce ekollerini mezceden filozof ve âlim Molla Sadrâ (ö. 1050/1641), merci-i taklîd ve müceddid kabul edilen Şiî âlimi Hasan eş-Şîrâzî (ö. 1312/1895); Fars edebiyatının önde gelen simaları arasında ise Mecd-i Hemger (ö. 686/1287), Sa‘dî (ö. 691/1292), Hâfız (ö. 792/1390 [?]), Cüneyd-i Şîrâzî (ö. 801/1399 [?]), Baba Figânî (ö.925/1519 [?]), Ehlî-i Şîrâzî (ö. 942/1535), Abdî Beg (ö. 988/1580), Örfî-i Şîrâzî (ö. 999/1591), Visâl-i Şîrâzî (ö. 1262/1846), Kâânî-i Şîrâzî (ö. 1270/1854) sayılabilir. Öte yandan günümüze ulaşan tezhip ve minyatürlü yazma eserler Şîraz’da nakkaşhânenin varlığından da haber vermektedir.
Şîraz günümüzde İran’ın Fars eyaletinin merkezidir. Şehirde halı dokumacılığı, sedef ve gümüş kakmacılığı gibi geleneksel sanatlar öteden beri icra edilmektedir. Antik Pers kalıntılarına yakın bir yerde bulunması; tarihî cami, kale, saray, giriş kapısı, çarşı, hamam ve bahçeleri; İmam Rıza’nın kardeşi Ahmed’e ait olduğu söylenen Şâh-ı Çerâğ Türbesi, Hâfız ile Sa‘dî’nin türbeleri sayesinde bir kültür ve turizm kenti olma vasfını taşımaktadır. İran’ın beşinci büyük şehri olan Şîraz’ın nüfusu 2019 yılına göre 1.650.000 civarındadır. Şehir, küçük ölçekli sanayi kuruluşlarının yanı sıra Bûşehr Limanı’na gelen ve buradan yüklenen malların dağıtım ve toplanma merkezi olması sebebiyle canlı bir ekonomiye sahiptir.
- Osman Gazi Özgüdenli, “Şîraz”, DİA, c. 39 (2010), s. 182-184.
- Cevad Hey’et, “Fars”, DİA, c. 12 (1995), s. 174-176.
- K. S. Lambton, “Ѕhîrâz”, EI², c. 9, s. 472-479.
- Shapur Shahbazi, “Shiraz (History to 1940)”, Encyclopedia Iranica (online erişim).
- İbn Ebu’l-Hayr Zerkûb-i Şîrazî, Şîrâznâme, Asar-i Huneriye Metn, Tahran 1389 [2011].
- Ebu’l-Kâsım Muinüddin Cüneyd-i Şîrazî, Şeddü’l-İzâr fî Hatti’l-Evzâr an Zuvvâri’l-Mezâr: Mezârât-i Şiraz, tsh. Muhammed Kazvini, Abbas İkbal, İntişarat-ı Novid, Tahran 1344.
- Ali Sami, Şiraz: Diyâr-i Sa‘di ve Hâfız, Çap-ı Musevi, Şiraz 1347.
- Hasan İmdad, Şiraz der Güzeşt-i ve Hal, İttihadiyyet-i Matbuat-ı Fars, Şiraz [t.y].
- Arthur John Arberry, Shiraz; Persian City of Saints and Poets, University of Oklahoma, Norman 1960.
- John W. Limbert, Shiraz in the Age of Hafez: The Glory of a Medieval Persian City, University of Washington Press, Seattle 2004.
- Lale Uluç, Türkmen Valiler Şirazlı Ustalar Osmanlı Okurlar: XVI. Yüzyıl Şiraz Elyazmaları, İş Bankası Yayınları, İstanbul 2006.