- A +

Ege denizinde Yunanistan'a bağlı bir ada olan Rodos, tarih boyunca Ρόδος, Rodi ve Rodos isimleriyle bilinmektedir. Adayla aynı ismi taşıyan şehir, adanın kuzey bölgesinde önemli bir noktada yer almaktadır. Milattan önce X. yüzyılın sonlarına doğru Yunan kavmi olan Dorlar, 3 şehir (Lindos, Trianta ve Kamiros) kurarak Rodos adasına yerleşmişlerdir. Dorlar, milattan önce V. yüzyılda bu 3 şehri birleştirerek Rodos şehrini kurmuş ve şehrin imarı Hippodamos planına göre gerçekleştirilmiştir. Bu imar faaliyetleri arasında şehrin surlarının güçlendirilmesi de vardır. Bu sağlamlaştırma şehri pek çok saldırıdan korumuştur. Bu saldırıların en meşhuru "şehir yıkıcı" unvanlı Demetrios'un saldırısıdır ve bu saldırıya karşı koyan halk, şehrin tanrısı olan Helios’a minnetlerini göstermek için şehrin girişine 30 metre yüksekliğinde bronz bir heykel inşa etmişlerdir.

Rodos şehri, milattan önce I. yüzyıla kadar denizyolu üzerinde önemli bir yere sahip olmasından ötürü önemli bir ticari merkezdir. Daha sonraki yıllarda Roma’yla yaşadığı sorunlar sebebiyle ticari merkez olma özelliğini de kaybetmiştir. Buna rağmen kültür ve sanat alanında bir merkez olma özelliğini devam ettirmiştir. Şehrin Hristiyanlık kültürü içerisinde oldukça önemi vardır. Hristiyanlığın adaya yayılmaya başladığı dönemden itibaren kent önemli bir yere sahip olmuş VI. yüzyılda da piskoposluk merkezi ilan edilmiştir. Daha sonra Romanın bölünmesi ve politik karışıklıklardan etkilenen şehre pek çok saldırı gerçekleşmiştir. Bunlardan en tahrip edici olanı VII. ve VIII. yüzyıl arasında gerçekleşen Arap akınlarıdır. Bu yüzyıllar arasında şehre pek çok akın yapıldıysa da şehrin Araplar tarafından alınması IX. yüzyılda gerçekleşmiştir ve şehrin yönetimini alan Abbasî Halifesi Hârûnürreşîd adadaki şehirleri bütünüyle yıkmıştır. Venedikliler, Cenevizliler ve Bizans arasında adanın alınmasına dair pek çok çekişme yaşanmıştır. Şehri alan Bizans’ın ardından XIV. yüzyılda adanın ve şehrin yönetimi Saint Jean şövalyeleri olarak da bilinen Rodos şövalyelerine geçmiştir. Bu dönemde adayı eski canlılığına döndürmek için pek çok imar, inşa faaliyetlerinde bulunulmuştur. Aynı zamanda bu dönem, adadaki kültürel faaliyetlerin canlandığı ve gelişme gösterdiği bir dönemdir.  Rodos şövalyeleri yıkılan şehri yeniden imar etmiş ve şehrin etrafına oldukça büyük bir alanı içine alan surlar inşa ederek Ortaçağ Avrupa’sının en sağlam olarak bilinen kalesini inşa etmişlerdir.

XV. yüzyılda Rodos’a yönelik Mısır ve Suriye Memlûklerinin pek çok akını olmuştur fakat şehri ele geçirememişlerdir. Memlüklülerin ardından Osmanlılar XV. yüzyılın son yarısında Rodos’a yönelik seferlere başlamışlardır. Kanuni Sultan Süleyman’a kadar yapılan seferler başarılı olamamış 20 Aralık 1522 yılında Ege’de bulunan diğer adalarla birlikte Kanuni Sultan Süleyman Rodos’u fethetmiştir. Osmanlıların yönetimine girdikten sonra ada eski canlılığını yitirmiş, ticari merkez olma özelliğini kaybetmiştir ve Osmanlı tarihi boyunca gemi bakım ve yapım işleriyle ilgili Osmanlı donanmasının önemli bir yeri olmuştur. Adada İslami hayat biçimini oluşturmak için Kanuni’nin külliyesinden ve diğer ulemalardan, kumandan ve paşalardan bazıları adaya yerleşmiş ve burada yeni İslami kurumlar oluşturmuşlardır.  1524 yılında şehirde bazıları kiliseden dönüştürüldüğü bilinen on altı mescid ve iki Cuma camisi var olduğu bilinmektedir.

Adadaki önemli yapılardan bazıları; Süleymaniye Camii, Veziriazam İbrahim Paşa Camii, içi yüksek kaliteli İznik çinileriyle süslenmiş Receb Paşa Camii, Murad Reis Camii, Castelo Sarayı,  Apollon Tapınağı ve Monolithos kalesidir. XVII. yüzyıl  ve XVIII. yüzyıllarda Rodos adası, Osmanlının sürgün yeri olarak kullanılmıştır. Adada sürgün sebebiyle gelen pek çok devlet adamı ve önemli kişiler yaşamıştır.  1912 yılında gerçekleşen Trablusgarp savaşında Rodos,  İtalyanlar tarafından alınmıştır. 1948 Martında ise İngiliz idaresi döneminin ardından Paris Antlaşması’nda ada tamamen Yunanistan Devleti'ne bırakılmıştır.

Atıf Bilgisi

Rodos. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mekanlar/rodos/175