Rey
Rey şehri, Tahran’ın 7-8 km güney-güneydoğusunda Elburz dağlarının kuzeyindeki ovaya doğru uzanan küçük bir çıkıntı üzerinde kurulmuştur. Orta Asya’yı Anadolu’ya bağlayan tarihî İpek yolu üstünde bulunması, ayrıca kuzeydeki Mâzenderân bölgesinden gelen birçok yolun burada birleştikten sonra ülkenin başka taraflarına yönelmesi şehrin önemini ortaya koyar. Rey, son Sâsânî hükümdarı III. Yezdicerd’in Nihâvend savaşında (21/642) yenilgiye uğramasından iki ay sonra Urve b. Zeyd et-Tâî kumandasındaki İslâm orduları tarafından barış yoluyla ele geçirildi. Halkın bir süre sonra anlaşmayı bozması üzerine şehir Karaza b. Kâ‘b tarafından yeniden ele geçirildi (23/644).
Abbâsî Halifesi Mehdî-Billâh veliahtlığı döneminde Horasan valiliği yaptığı sırada (758-768) Rey’de ikamet etti. Bu dönemde şehir Muhammediyye adıyla yeniden inşa edildi ve sikkelerde bu adla anıldı. Şehrin etrafı bir hendekle çevrildi, yeni hükümet binaları ve büyük bir cami yapıldı. Mehdî-Billâh’ın oğlu Hârûnürreşîd Rey’de doğdu. Halife Mu‘tazıd-Billâh, Rey’i kontrol altında tutmak amacıyla valiliğine oğlu Müktefî-Billâh’ı tayin etti (281/894). Şehir 289’da (902) Sâmânîler’den İsmâil b. Ahmed’in ve 304’te (916) Sâcoğulları’nın hâkimiyetine girdi. Bunu Deylemliler ile tekrar Sâmânîler’in kısa süren hâkimiyetleri takip etti. Ardından Büveyhîler yaklaşık bir asır boyunca Rey’de hâkimiyetlerini sürdürdüler.
Ticarî faaliyetlerin yoğunlaşması sonucu Rey IV. (X.) yüzyılda büyük bir gelişme gösterdi. Şehrin bu dönemde güneybatıda Bağdat istikametine açılan Bâtâkarh, kuzeybatıda Kazvin’e açılan Balîsân, kuzeydoğuda Taberistan’a açılan Kûhek, doğuda Horasan’a açılan Hişâm ve güneyde Kum’a açılan Sîn olmak üzere beş büyük kapısı vardı.
Rey diğer İslâm şehirleri gibi iç kale, asıl şehir ve dış mahalleler olmak üzere üç kısımdan oluşuyordu. Halkın önemli bir kısmı IV. (X.) yüzyılda dış mahallelere taşınmıştı. Şehrin önemli pazarları da burada kuruluyordu. Tekstil ve seramikte önemli bir yeri olan şehirde üretilen ticarî mallar arasında ipekli dokuma ile cilâlı porselen tabaklar dikkat çekmekteydi. İpek Bağdat ve Azerbaycan’a gönderiliyordu. Pamuk, nar, üzüm Rey ve çevresinde yetiştirilen önemli ürünlerdir. Bu dönemde Rey halkının büyük bir kısmı Hanefî ve Şâfiî mezhebine mensuptu. Şehrin ulucamisinde bir gün Hanefî, bir gün Şâfiî imam namaz kıldırıyordu.
Gazneli Mahmud, Büveyhîler’in iyice güç kaybettiği bir dönemde Rey üzerine yürüdü ve ciddi bir direnişle karşılaşmadan şehri ele geçirdi (420/1029). Şehir Gazneli hâkimiyeti sırasında bir süre Şehzade Mesud tarafından yönetildi. Rey, Gazneli hâkimiyeti sırasında bazı karışıklıklara sahne oldu. Felsefe ve astrolojiye dair kitaplar yakıldı, Karmatîler ve Mu‘tezile mensupları takibata uğradı.
Dandanakan Savaşı’ndan kısa bir süre sonra Rey İbrâhim Yinal kumandasındaki Selçuklu kuvvetleri tarafından zaptedildi (434/1042). Ardından Rey’e gelen Tuğrul Bey şehri Selçuklu Devleti’nin merkezi yaptı ve büyük bir imar faaliyeti başlattı. Büveyhî sarayını tamir ettirip buraya yerleşti. Şehir Sultan Melikşah devrinin başlarına kadar Selçuklu Devleti’ne başkentlik yaptı, daha sonra İsfahan başşehir oldu.
Son Irak Selçuklu hükümdarı II. Tuğrul’un 590’da (1194) Rey yakınlarında Hârizmşah Alâeddin Tekiş tarafından yenilgiye uğratılarak katledilmesinin ardından şehir Hârizmşahlar’ın hâkimiyetine girdi. VI. (XII.) yüzyılın sonlarında iyice çöküşe geçen Rey, 617 (1220) ve 621’de (1224) Moğollar tarafından tahrip edilerek halkı öldürüldü. Katliamlardan kurtulabilenler şehrin güneydoğusundaki Verâmin’e göç ettiler. İlhanlı Devleti’nin yıkılmasının ardından Rey ve çevresi Toga Timur’un hâkimiyetine girdi. Bölge 786 (1384) yılında Timur’un egemenliğine geçti.
Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in türbesi olduğuna inanılan Burc-i Tuğrul Beg ile (Günbed-i Tuğrul Beg) Şah Abdülazîm ve Bîbî Şehrbânû türbeleri, ayrıca Taberek Kalesi’nin harabeleri eski Rey şehrinden günümüze ulaşan en önemli âbidelerdir. Rey şehrine nisbetle Râzî nisbesiyle anılan birçok âlim yetişmiştir. Ebû Bekir er-Râzî, Ahmed b. Muhammed er-Râzî, Ebü’l-Fazl er-Râzî, Fahreddin er-Râzî, Muhammed b. Ebû Bekir er-Râzî, Kutbüddin er-Râzî bunlar arasında sayılabilir. Hassan es-Sabbâh da Reyli olup bazı kaynaklarda Râzî nisbesiyle anılır.
- Osman Gazi Özgüdenli, “Rey”, DİA, c. 35 (2008), s. 40-41.