- A +

Resmî adı Suudi Arabistan Krallığı olan devletin en önemli şehirlerindendir. Cidde’nin doğusunda ve başkent Riyad’ın batısında kalan Mekke’nin kuzeyinde Medine, doğusunda ise Taif şehri bulunmaktadır. Merkezinde, Müslümanların kıblesi Kâbe bulunan Mekke, sel yatağındaki bir vadinin ortasında kurulmuş çok eski yerleşim birimidir. İklimi sıcak ve kurak olup, düzensiz yağış rejimine sahiptir.

Mukaddes bir şehir olması dolayısıyla çok sayıda ismi vardır. Kur’ân’da Bekke, ümmülkurâ, karye, el-beledü’l-emîn ve el-beled isimleri Mekke için kullanılmıştır. II. yüzyılda yaşayan coğrafyacı Batlamyus’un eserinde Mekke yer almaktadır. V. yüzyılda Hz. Peygamber’in mensup olduğu Kureyş kabilesi, Mekke ve Kâbe’nin yönetimi ele aldı. Böylece Kureyş, dinî ve iktisadî olarak önemli imtiyazlar elde etmiş oldu. Mekke’yi uluslararası ticaret merkezlerinden biri haline getiren Kureyşliler, Habeşlilerin Yemen valisi Ebrehe’nin Kâbe’yi yıkmak için Mekke üzerine düzenlediği başarısız seferden sonra daha fazla şöhrete sahip oldular. Hz. Peygamber’in nübüvvetiyle başlayan yeni süreçte Kureyşliler, İslâm’a girişte büyük tereddüt göstermişlerdir. Şehirde Müslümanlar ile Mekkeli müşrikler arasında yoğun bir mücâdele başlamıştır. Müslümanların Medine’ye hicretiyle de bu mücâdele yeni bir boyut kazanarak iki şehir arasındaki çekişmeye dönüşmüş ve savaşlar başlamıştır. Müslümanlar tarafından 630 yılında Mekke fethedilmiş ve şehir müşriklerden temizlenmiştir.

Emevîler döneminde Abdullah b. Zübeyr (ö. 73/692) Mekke’de Emevî iktidarına karşı yürütülen muhalefetin lideri oldu ve hilafetini ilan etti. İki taraf arasındaki mücâdelede Mekke’de bazı tahribatlar oluştu ve sonunda Haccâc b. Yûsuf (ö. 95/714) komutasındaki ordu Mekke’de Emevî idaresini tesis etti. Abbâsîler döneminde aşırı bir zümre olan Karmatîler, 317/930 yılı hac mevsiminde Mekke’ye yönelik bir baskın gerçekleştirdiler ve pek çok hacıyı katlettiler. Hacerülesved’i yerinden sökerek Bahreyn’e götürdüler. Hacerülesved, burada yirmi yıl kaldıktan sonra tekrar Kâbe’ye getirilebildi. Karmatîlerin Mekke üzerindeki hâkimiyeti bitince İhşidîler, 969 yılına kadar Mekke’de Abbâsî halifeleriyle adlarını hutbelerde birlikte okuttular. Onların tarih sahnesinden çekilmesinden sonra Fâtımîler hutbeyi kendi adlarına okutmaya başladılar. Abbâsî otoritesinin zayıflaması sonucu Fâtımîlerin Mekke’de söz sahibi olması üzerine Selçuklular devreye girdi ve Fâtımîler ile mücâdele başlattılar. Bu mücâdelede zaman zaman Fâtımîler başarılı oldu ve hutbeyi kendi adlarına okuttular. Fâtımîlerin ortadan kalkmasıyla birlikte Mekke’de hutbe Eyyûbîler adına okunmaya başlandı. Memlük Sultanı Baybars’ın Abbâsî hilâfetini yeniden “tesis” etmesiyle birlikte Mekke, Memlük idaresine bağlandı. Bu dönemde Mekke ve civarına mahmil denilen hediyeler ve ihsanların sayısında müthiş bir artış oldu.

Yavuz Sultan Selim tarafından 1517 yılında Mısır fethedilince Mekke’de Osmanlı dönemi başlamış oldu ve Yavuz’a hâdimü’l-Haremeyn unvanı verildi. Osmanlılar da Memlükler döneminde olduğu gibi surre alayları ile bölgeye hediyeler gönderdiler. Memlükler ile Osmanlılar arasında yaşanan nüfuz mücâdelesi, Memlüklerin yıkılmasıyla Osmanlı-Safevî arasında yaşanmaya başlamıştır. XVIII. yüzyılda Vehhâbîliğin ortaya çıkışı, Arap milliyetçiliği hareketinin güçlenmesi, Batılı devletlerin Hicaz bölgesine yönelik ilgilerinin artması Osmanlının bölgedeki idaresini zayıflattı. Buna karşılık Mekke’ye kadar uzanacak Hicaz demiryollarının tesisi ve Süveyş kanalının açılması gibi merkezin denetimini artırıcı tedbirler de uzun vadede işe yaramadı. II. Meşrutiyetin ilanından sonra Mekke emîrliğine getirilen ve bölgede önemli bir nüfuz elde eden Şerif Hüseyin (ö. 1931), I. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerin de desteğini alarak ayaklandı ve Medine dışındaki Hicaz’ın önemli şehirlerinde hâkimiyet sağladı ve başkenti Mekke olan bir Arap devleti kurmaya çalıştı. Ancak Abdülazîz b. Suûd (ö. 1953), bunu engelleyerek 1924 yılında Mekke’nin Suûdî hâkimiyetine girmesini sağladı ve şehir, 1932 yılında onun tarafından kurulan Suudi Arabistan Krallığına bağlandı. Artan petrol gelirleri sayesinde Mekke son yıllarda büyük gelişime sahne olmuştur.

Mekke, özellikle Abbâsîler döneminin sonlarından itibaren başlanan ve Zengîler, Eyyûbîler ve özellikle Memlükler döneminde hızla artan, Osmanlı döneminde devam eden medrese yapımına sahne olmuştur. Bu medreseler arasında Zencîliyye, Şerâbiyye, Mücâhidiyye, Bâsıtıyye, Gıyâsiyye, Şehid Mehmed Paşa, Davud Paşa, Hasekiye, Sinan Paşa, Sokullu Mehmed Paşa ve Mahmudiye önde gelenlerindendir. Tarih boyunca Müslümanların ilmi desteklemeleri ve ilmî faaliyetlere önem vermeleri, mukaddes belde Mekke’de çok sayıda âlimin yetişmesine neden olmuştur. Özellikle Taberî, İbn Fehd, İbn Zahîre. Fakihî, Mürşidî, Sincârî gibi bazı aileler birkaç nesil boyunca ilimle uğraşan üyeleri ile öne çıkmaktadır. Mekkeli âlimler arasında Mekke tarihine dair eserleriyle tanınan meşhur tarihçilerden Ezrakî (ö. 250/864), Takıyyüddîn el-Fâsî (ö. 832/1429), Necmeddin İbn Fehd (ö. 885/1480), İzzeddin İbn Fehd (ö. 922/1516), muhaddis İbn Mûsâ el-Merrâküşî (ö. 823/1421) ve çok yönlü bir âlim olan İbn Akîle (ö. 1150/1737) ilk akla gelenlerdendir.


  • Mustafa S. Küçükaşçı, Cahiliye’den Emevîler’in Sonuna Kadar Haremeyn, İstanbul 2003.
  • Mustafa S. Küçükaşçı, Abbasîler’den Osmanlılar’a Mekke-Medine Tarihi, İstanbul 2007.
  • W. Montgomery Watt, Hz. Muhammed Mekke’de, çev. Rami Ayas ve Azmi Yüksel, Ankara 1986.
  • Suraiya Faroqhi, Hacılar ve Sultanlar, Osmanlı Döneminde Hac: 1517-1638, çev. Gül Çağalı Güven, İstanbul 1995.
  • Saleh Mohammad Amr, The Hijaz under Ottoman Rule 1869-1914: The Ottoman Vali, The Sharif of Mecca, and The Growth of British Influence, Riyad 1974.
  • Kral Abdullah, Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik, çev. Halit Özkan, İstanbul 2006.
  • Zekeriya Kurşun, Necid ve Ahsa’da Osmanlı Hâkimiyeti, Ankara 1998.
  • Mustafa Güler, Osmanlı Devletinde Haremeyn Vakıfları, İstanbul.

 


Atıf Bilgisi

Mekke. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mekanlar/mekke/37