- A +

Malatya, Anadolu’nun doğusunda bulunan bir şehirdir. Şehrin adı, İslâm öncesi dönemlerde Melita, Malazia, Malita, Maldia, Maldiya, Maldija, Milidia, Melidia, Meli-te-a, Milid, Meliddu, Melide ve Melitene şeklinde geçmektedir. Roma döneminde kullanılan Melitene ismi, İslâmî dönemde ise Malatiyye ve Malatya şekline dönüşmüştür. Hititçede şehrin ismi “bal” manasına geldiği belirtilmektedir.

Şehir, aynı isimle anılan ovanın güney kısmında denizden 910-950 m yükseklikte bulunmaktadır. Eski Malatya, bugünkü yerinden farklı bir yerde inşa edilmiştir. İlk yerleşim yeri, Malatya’nın 4 km kuzeydoğusundaki Orduzu sınırları içerisinde yer alan Arslantepe höyüğüdür. Malatya, XIX. yüzyıldan önce bugünkü yerinden farklı bir yerde idi. Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrâhim Paşa’nın ordusu ile Anadolu’ya sefer düzenlediği sırada Malatya umumî karargâh olarak kullanılmıştır (1838). Bu sefer sırasında Aspuzu’daki yazlık evlerinde ikamet eden Malatya halkı, ordunun şehri ağır bir şekilde tahrip etmesi üzerine kışlık evlerine dönmemişler ve bu nedenle Aspuzu’da ikamet etmeye devam etmişler. Bu olay neticesinde, Aspuzu bağları modern Malatya’nın çekirdeğini oluşturmuştur.

Malatya’nın tarihi, MÖ 3500’lere kadar gitmektedir. İslâm öncesi dönemde ilk olarak Hititlerin hâkimiyeti altında olan Malatya, sonrasında sırasıyla Asur, Urartu, Med, Hurri-Mitani, Pers, Makedonya Krallığı, Kapadokya Krallığı, Selevkoslar, Pontus Krallığı, Roma ve Bizans tarafından idare edilmiştir. İslâm fütuhâtı sırasında şehir Bizans hâkimiyeti altındaydı. VII. yüzyılda Malatya, Bizans İmparatorluğu ile Müslüman Araplar arasında mücadeleye sahne oldu. Yermük Savaşı’ndan sonra Bizans ordusundan firar eden askerlerin peşine düşen İyâz b. Ganm, Malatya’ya kadar geldi ve şehir halkı ile cizye ödemeleri karşılığında anlaştı.

İyâz’dan bir süre sonra da Habîb b. Mesleme tarafından ele geçirildi (638), bir süre sonra Bizans’ın hâkimiyetine girdi. 655 yılında tekrardan Habîb tarafından zapt edildi. Müslümanların şehirdeki hâkimiyeti yine kısa sürdü. 741 yılına Emevî Halifesi Hişâm b. Abdülmelik döneminde tekrar Müslümanların idaresine girdi. Ancak şehir, 750 ve 755 yıllarında iki kez Bizans tarafından işgal edildi. Bizans’ın işgali üzerine Abbâsî Halifesi Ebû Ca‘fer el-Mansûr şehre asker sevk etti ve altı ay süren kuşatma neticesinde şehir tekrardan Müslümanların idaresine girdi. Emevîler döneminde Malatya, Sugûru’l-cezeriyye’nin ve Abbâsîler döneminde ise Avâsım bölgesinin önemli merkezlerindendi.

XI. yüzyılda Malatya üzerine Türk akınları başladı. 1057-1058 yıllarında Emîr Dînar kumandasındaki Türk kuvvetleri Malatya’yı ele geçirdi. Fakat daha sonra tekrar Bizans hâkimiyetine girdi ve şehir İmparator X. Konstantinos Dukas tarafından tekrar imar edildi. Malazgirt Savaşı’ndan Anadolu’yu fetihle görevlendirilen Türk beyleri şehri ele geçirmelerine rağmen sonrasında şehir tekrar Bizans hâkimiyeti girdi. Malatya, 1074 yılında Kilikya’da hüküm süren Ermeni Philaretos tarafından ele geçirdi. 1097 yılında Türkiye Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan, Malatya’yı ele geçirmek için sefere çıktıysa da bir süre Haçlıların gelişinden dolayı kuşatmayı kaldırdı. Daha sonra 18 Eylül 1102 tarihinde Dânişmendli Gümüştegin Gazi Malatya’yı ele geçirdi. 1106 yılında I. Kılıç Arslan Malatya’yı zaptetmek üzere tekrar harekete geçti ve iki aydan fazla süren bir kuşatma sonucunda şehre hâkim olmayı başardı (2 Eylül 1106).

1107 yılında I. Kılıç Arslan’ın ölümünde sonra şehrin idaresi Artuklu Beyi Belek b. Behrâm’a geçti. 1124 yılında Belek’in öldürülmesi ile Dânişmendli Emîr Gazi uzun süren bir kuşatmadan sonra şehri ele geçirdi. Türkiye Selçuklu Sultanı I. Mes‘ûd Malatya’yı 1143 ve 1144 yıllarında iki defa kuşattıysa da alamadı. Ancak 1152 yılındaki üçüncü kuşatmasında şehrin surlarını tahrip etti. Bunun üzerine Dânişmendli Zülkarneyn, Sultan Mes‘ûd ile anlaşıp tâbiiyetini sundu. Sultan’da Zülkarneyn’in Malatya’daki hâkimiyetini devam ettirmesine izin verdi. Selçuklu sultanı II. Kılıç Arslan, Malatya’daki Dânişmendli hâkimiyetini tamamen ortadan kaldırmak için sefer düzenledi ve dört aylık bir kuşatmanın ardından şehri ele geçirdi (25 Ekim 1178). Malatya, Türkiye Selçukluları döneminde “Dâru’r-rif‘a” (üstünlük ve asalet şehri) unvanıyla anılırdı. Dânişmendli ve Anadolu Selçukluları döneminde önemli bir kültür ve ilim şehri olan Malatya’ya, Anadolu dışında birçok âlim gelip yerleşti ya da burayı ziyaret etti. İşrâkî felsefenin kurucu ismi Şihâbuddîn Sühreverdî, Vahdet-i vücûd ekolünün kurucusu meşhur sûfi İbn Arabî şehri ziyaret eden ve bir süre burada ilmî faaliyetler yürüten isimler arasındadır.

1243 yılındaki Kösedağ Savaşı’ndan sonra Moğollar Malatya’ya ele geçirmek için harekete geçtiler. İlk girişimleri başarısız olmakla birlikte, 1244 yılında Yasavur Noyan şehri kısa süre için ele geçirdi. Elli yıl kadar İlhanlılar tarafından tayin edilen valilerce yönetildi. Bu dönemde Hıristiyan halkın saldırı ve yağmalarına maruz kalan ve ayrıca Moğollar ile iş birliği yapmalarından rahatsız olan Malatya halkı Moğol baskısından kurtulmak amacıyla Memlüklü Devleti’nde yardım istedi. Bunun üzerinde Sultanı el-Meliku’n-Nâsır Muhammed b. Kalavun, Dımaşk nâibi Seyfu’d-dîn Tengiz’i bir ordu ile Malatya’ya gönderdi. Memlük ordusu, 28 Nisan 1315 tarihinde şehri ele geçirdi. Ardından Memlük Sultanı el-Meliku’n-Nâsır şehri yedi bölgeden oluşan bir sınır eyaleti haline getirdi. Bir süre Emîr Çoban ve Eretnalılar tarafından idaresine edilen Malatya’ya 1338 yılında tekrardan Memlüklü idaresine girdi. XIV. yüzyılın ilk yarısından itibaren Malatya’da Memlükler ile Dulkadiroğulları Beyliği arasındaki mücadeleye sahne oldu. Bu mücadele sırasında, şehrin idaresi iki taraf arasında sık sık el değiştirdi.

1399 yılında Yıldırım Bâyezîd tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Fakat kısa süre sonra Memlükler tarafından tekrar ele geçirildi. Yıldırım Bayezid, Memlük sultanı Berkuk’un ölümünden sonra tekrar Malatya’yı ele geçirdi. Ancak 1400 yılında Anadolu’ya sefer düzenleyen Timur, Malatya ve çevresini ele geçirdi ve şehrin idaresini Akkoyunlulardan Kara Yülük Osman’a bırakıldı. Timur’un ardından Dulkadiroğulları şehre hâkim oldu.

Malatya, Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlılar tarafından hâkimiyet altına alındı. Osmanlı hâkimiyeti ile Malatya sınır şehri olma özelliğini yitirdi. Ortaçağ’da sınır şehri olması hasebiyle oldukça parlak günler yaşayan Malatya, Osmanlı döneminde ticarî ve ziraî imkânlarına rağmen eski parlak günlerine dönememiştir. Malatya, XVII. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti’nin doğuya düzenlediği seferlerde konak yeri olmuştur. IV. Murad, 1635 yılındaki Revan seferi ile 1639 yılında Bağdat seferi dönüşünde Malatya’ya gelmiş ve bir süre burada kalmıştır.

Malatya tarih boyunca Müslüman ve gayr-i Müslim pek çok âlim, tabip ve tarihçi yetiştirmiştir. Müslüman âlimler arasında Ebü’l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed el-Malatî, Abdulhalûk Gucdûvânî, Muhammed b. Gâzî el-Malatyavî, , Mecdu’d-dîn İshâk, Sadreddin Konevî, Mevlânâ Şemduddîn-i Malatî, Mevlânâ Selâhuddîn-i Malatî, Kadı Şemsuddîn Süleyman (Selman) b. İbrâhim el-Malatî ve Ebû Salim b. Ebü’l-Hasan eş-Şemmas el-Hekîm el-Malatî gibi isimleri sayabiliriz. Malatyalı gayr-i Müslim âlimler arasında Malatyalı Piskopos İgnace, Malatyalı Papaz Denis Bar Saliba, Malatyalı Piskopos Zacharie, Süryanî Mihail, Gregory Ebu’l-Ferec (Bar Hebraeus) ve İbn Kerâyâ gibi önemli âlim, tabip ve tarihçiler bulunmaktadır.

Malatya’nın önemli medreselerine baktığımız zaman XIV. yüzyılda inşa edilen Şehâbiyye-i Kübrâ Medresesi ve Şehâbiyye-i Suğra Medresesi karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı dönemi medreseleri arasında Nuriyye Medresesi, Hacı Yusuf Efendi Medresesi, Söğütlü Camii Şerif Medresesi, Hacı Abbas Efendi Medresesi, Çınarlı Camii Şerif Medresesi, Haricioğlu Medresesi, Dühanicizâde Halil Efendi Medresesi, Zeynel Abidinzâde Halil Medresesi, Sülûkîzâde Medresesi ve Mustafa Paşa Medresesi’ni sayabiliriz.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan Malatya, Cumhuriyet döneminin başlarından itibaren hem mekânsal hem de nüfus bakımından hızlı bir gelişme göstermiştir. Malatya’nın çevresinde Sivas, Erzincan, Elazığ, Diyarbakır, Adıyaman ve Kahramanmaraş illeri bulunmaktadır. 2015 yılı rakamlarına göre şehrin yaklaşık nüfusu 780 bindir.

  • İsmail Aytaç, “Malatya. Mimari”, DİA, c. 27 (2003), s. 474-77.
  • Besim Darkot, “Malatya”, MEB İslâm Ansiklopedisi, c. 7, s. 229-232.
  • E. Honigmann, S. Faroqhi, “Malatya”, EI, c. 6, s. 230-232.
  • Göknur Göğebakan, “Malatya”, DİA, c. 27, s. 468-73.
  • Göknur Göğebakan, XVI. Yüzyılda Malatya Kazası: 1516-1560, Malatya Belediyesi Kültür Yayınları, Malatya 2002.
  • Adnan Işık, Malatya: 1830-1919, Kurtiş Matbaacılık, İstanbul 1998.
  • Muharrem Kesik, Türkiye Selçuklu Devleti Tarihi, Sultan I. Mesud Dönemi (1116-1155), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2003.
  • Tülay Metin, Selçuklular Döneminde Malatya, Malatya Kitaplığı Yayınları, Malatya 2013.
  • Mevlüt Oğuz, Malatya Tarihi ve Sosyoekonomik Durumu (MÖ 5500-M.S. 1920), Kurtiş Matbaacılık, İstanbul 2000.
  • Metin Tuncel, “Malatya. Bugünkü Malatya”, DİA, c. 27 (2003), s. 473-74.

 

Atıf Bilgisi

Malatya. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mekanlar/malatya/74