- A +

Geçmişte büyük bir öneme sahip olan Harput, bugün Elazığ ilinin sınırları içerisinde küçük bir beldedir. Elazığ merkeze 9 km yakın olan Harput, stratejik öneme sahip olan sarp kayalıklar üzerine kurulmuştur. Şehirdeki yerleşim Harput Kalesi'nin eteklerindedir.

Tarihi kaynaklara bakıldığında Harput’un eski çağlardan beri bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra Asur tabletlerinde geçen Karpata ismi ile Haput’un zikredildiği düşünülmektedir. Ayrıca eski kaynaklarda geçen Kharpote ve Quartapiert ile burası kastedilmiştir. Amasyalı Strabon, Harput adının eskiden burada Karkathiokerta adlı yerleşim yerinden geldiğini ifade etmiştir. Osmanlı dönemi vesikalarda XIX. yüzyıla kadar Hartabird ve Harpurd şeklinde geçmekte olup eski dillerdeki telaffuzlara yakındır. Daha sonra resmi yazışmalarda da halkın telaffuz ettiği gibi Harput ismi benimsenmiştir.

Tarihi çok eski çağlara dayanan, asırlar boyunca Urartu, İran (Pers, Med), İskender, Roma, Bizans hâkimiyetlerine giren Harput ve yöresi, VII. yüzyılda Müslüman Arapların eline geçmiştir. Bir dönem tekrar Bizans’ın idaresine geçen Harput daha sonra Türk hâkimiyetiyle tanışmıştır. Malazgirt zaferinden (1071) sonra Anadolu’nun içlerine doğru akınlar olmuş ve 1085 yılında Çubuk Bey tarafından fethedildi. Çubuk Bey Harput’u merkez yaparak bölgede Çubukoğulları beyliğini kurdu. 1110 yılında Artuklu Beyi Belek b. Behram bu bölgeleri alarak Çubukoğulları Beyliğine son verdi. Bir dönem Eyyûbîlerin hâkim olsa da Harput 1234 yılına kadar Artukluların hâkimiyetinde kaldı ve bu dönemde gelişme gösterdi. Kısa süreliğine Türkiye Selçuklu Devleti’nin hâkimiyetine geçen Harput, Kösedağ Savaşı’ndan bir süre sonra İlhanlılar tarafından zaptedildi. XIV. yüzyılda gelişmiş bir şehir olan Harput bu yüzyıldan sonra bölgedeki Dulkadirli, Kadı Burhaneddin, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletleri arasında yaşanılan siyasi ve askeri mücadelelerden etkilendi ve kısa süreliğine bu devletler arasında el değiştirdi. 1465 yılında kesin olarak Akkoyunlu Devleti’nin eline geçti. Uzun Hasan’ın annesi burada kendi adına Sâre Hatun Cami’yi inşa ettirdi. Bu cami bugün bölgenin en önemli camilerinden biri olup Türk-İslam mimarisinin ihtişamlı yapıtı olarak varlığını sürdürmektedir. Kısa bir süre Safevî hâkimiyetinde kalan Harput (1507-1516) Osmanlı hâkimiyetine geçti. Osmanlı döneminde Harput sancak merkezi yapılarak Diyarbekir eyaletine bağlandı. XIX. yüzyıla kadar belirli aralıklarla nüfusu artan ve bölge içerisinde ehemmiyetini koruyan Harput, coğrafî olarak yerleşime pek elverişli olmayışı ve tabiat şartlarından dolayı eski önemini kaybeder. Yerleşime daha müsait olan Agavat mezraası (Elazığ’ın merkezi) yeni yerleşim merkezi haline gelip hızla büyümeye başlar. Mezraaya İzzet Paşa zamanında dönemin padişahı Abdülaziz’e nispeten Ma’mûretülazîz (Elazığ) adı verildi. İdari merkezin Harput’tan Elazığ’a taşınması ile Harput önemini daha da kaybetti.

Harput’tan geçen yollar bölgedeki şehirleri birbirine bağlamakta olup önemli geçiş güzergâhıydı. Ticaret kervanların buradan geçmesi ve ayrıca yolun askeri amaçlı da kullanılması Harput için gelir kaynağı oluşturmuş idi. Bunun yanı sıra çevresinin de sanayi merkezi idi. Dericilik, dokumacılık, bakırcılık ve demircilik gelişmişti. Tarihte bazı beyliklerin yönetim merkezi olan ve çok sayıda tarihi eseri bünyesinde barındıran Harput, bugün eski ihtişamından çok uzaktadır. Konum olarak da Elazığ’ın belediye sınırları içerisinde bir mahalledir.

Harput’ta çok sayıda âlim, edip ve şair yetişmiştir. Hatta burada ulema aileleri oluşarak ilmi gelenek nesilden nesile aktarılmıştır. Büyük Hacı Ali Efendi, Hoca İshak Efendi, Mehmed Cemâleddin Efendi, Seyyid Ahmedü’l-Kürdî, Müftü Mehmed Said Efendi, Hacı Hayri Bey Hacı İbrahim Lebib Efendi, Dağıstanlı Hacı Hafız Mehmed Efendi, Müftü Mehmed Faik Efendi, Yusuf Şükrü-i Harpûtî önde gelen ilmî şahsiyetlerdendir. Bunlardan başka eserleri ile öne çıkan âlimler de vardır. Bu âlimlerin başında Abdüllatif Harpûtî (1842-1916) gelmektedir. Abdüllatif Harpûtî, Beyazıt Cami dersiamlığı ve Meclis-i Tedkîkât-ı Şer’iyye üyeliği ve Dârülfünûn müderrisliği olarak çeşitli vazifelerde bulundu. Harputlu diğer bir âlim ise Kasîde-i Bürde Şârihi olarak tanınan Ömer Nâimî Efendi (1801-1882)’dir. Ömer Nâimî Efendi’nin oğlu Hafız Abdülhamid Efendi de (1830-1902) babası gibi ilmi alanda ilerlemiş ve müderrislik yapmış bölgenin önemli bir âlimidir. Ömer Nâimî Efendi’nin torunu ve Abdülhamid Efendi’nin oğlu Müftü Mehmed Kemâleddin Efendi de (1866-1937) hem dedesi hem de babası gibi ilmi olarak ön plana çıkmış, hem Osmanlı hem Cumhuriyet dönemini görmüş ve çok sayıda eser vermiş bir âlimdir.

Harput’ta Artuklular’dan Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar çok sayıda medrese kurulmuştur. Bölge olarak küçük olmasına rağmen Harput’ta on dokuz tane medrese eğitim vermiştir. Bunlar arasında Esadiye, Sara Hatun, Cami-i Kebir, Alaca Mescid, Kurşunlu, Kamil Paşa, İbrahim Paşa, Süleyman Paşa ve Zahriye medreseleri zikredilebilir.

Ezcümle, bugün ilçe konumunda dahi olmayan Harput geçmişte gerek beylik merkezi olması gerekse Osmanlı dönemi sancak merkezi olmasıyla Türk-İslâm eserlerini bünyesinde barındırmaktadır. Bu hali ile burası bir tarihi müze görüntüsü verir.

  • Aslı Akdoğan Bulut ve dğr., haz. Tarihten Günümüze Elazığ Uluslararası Kongresi (17-19 Kasım 2014) I-II, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2015.
  • Bünyamin Erul, “Harput’lu Abdulhamit Hamdi Efendi (1830-1902) ve Hz. Peygamber'in Bilgisine Dair Bir Risalesi (Safvetu Efkâri'l-Ulema fî İsbâti İlmi Nebiyyinâ bi'l-Esmâ), Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 6 (2001), s. 1-20.
  • Günerkan Aydoğmuş, Harput Kültüründe Din Alimleri, ELESKEV, Elazığ 1998.
  • Nureddin Ardıçoğlu, Harput Tarihi, Harput Turizm Derneği Yayınları, İstanbul 1964.
  • Fikret Karaman, "Abdüllatîf Harputî ve Tenkîhu’l-Kelâm fî Akâid-ı Ehl’l-İslâm’ın Tercümesi", Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, Kayseri 1990.
  • İshak Sunguroğlu, Harput Yolunda, I-IV, İstanbul 1958-1968.
  • Mehmet Ali Ünal, “Harput”, DİA, c. 16 (1997), s. 232-35.
  • Metin Yurdagür, “Abdüllatif Harpûtî”, DİA, c. 16 (1997), s. 235-37.
  • Namık Açıkgöz (ed.), Tarih İçinde Harput, Elazığ 1992.
  • Süleyman Yapıcı, Osmanlı Salnamelerinde Harput (1869-1908), ELESKEV, Elazığ 2009.
  • Yüksel Arslantaş, “Kalkolitik Çağ’da Harput ve Çevresinin Genel Vaziyeti”, Fırat Üniversitesi Harput Araştırmaları Dergisi, sy. I/2 (2014), s. 87-110.

Atıf Bilgisi

Harput. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mekanlar/harput/26