- A +

Şehrin ismi olan Fez kelimesi, Arapça kazma anlamına gelmekte olup kurulduğu dönemde şehirde görülen altın ve gümüşten yapılan kazmalar sebebiyle bu adı almıştır.

Prehistorik çağlardan beri bir yerleşim yeri olduğuna inanılan şehrin bulunduğu bölgede çeşitli kaynaklarda Roma İmparatorluğu, Vandallar, Vizigotlar ve Bizans İmparatorluğu’nun hâkimiyet sürdüğü ve bölgenin VII. yüzyıl sonrasında Emevîler sayesinde İslâmlaştığı belirtilmektedir.

Fes şehrinin ise Berberîlerin yaşadığı bölgede hüküm süren İdrisilerin ilk kralı olan I. İdris tarafından milattan sonra VIII. yüzyılda Fas nehrinin kıyısında kurulduğuna inanılmaktadır. Daha sonra nehrin karşı kıyısına başka bir şehir inşa ettirilmiş ve zaman içerisinde birbirinden farklı olarak gelişen bu şehirler iki ayrı isimle anılmıştır. I. İdris’in kurduğu şehre Madinat Fas denirken oğlu II. İdris’in kurduğu şehre Aliyye ismi verilmiştir. Bu dönemde Fez şehri kırsal kimlikli bir yerleşim merkezi olmuştur. İdrisilerin döneminde şehre yoğun olarak gerçekleşen Berberi asıllı Endülüs, Tunuslu ve Arap göçü ile şehirde Adwat Al-Andalus ve Adwat al-Qarawiyyin olmak üzere iki farklı göçmen bölgesi oluşmuş fakat Muvahhidler döneminde şehrin etrafını kuşatan bir sur inşa ettirilerek şehir tek bir yerleşim yeri halini almıştır. İdrisilerden sonra, şehrin yönetimi Zenâteler ve Fâtımîler arasında değişmiştir. Bu mücadelelerin sonunda şehri alan Kuzey Afrika’nın ciddi bir bölümünü yöneten Berberî kökenli Zenâteler olmuştur ve şehirde pek çok imar faaliyeti gerçekleştirmişlerdir. Ayrıca bu dönemde şehirde sosyal yapida Müslüman toplulukla birlikte pek çok Hristiyan ve Yahudi ailesinin yaşadığı bilinmektedir.  

Zenâteli olan Murâbıtların hâkimiyetine son vererek XI. yüzyılın başlarında şehrin yönetimi Muvahhidlere geçmiştir. Bu dönemde sanat ve kültür bağlamında önemini sürdüren şehir iktisadî anlamda daha da gelişerek farklı ülkelerden gelen gezginlerin ve tüccarların uğrak yeri haline gelmiştir. Muvahhidlerin XII. yüzyıl boyunca hâkim olduğu şehrin, giderek gelişerek, XII. yüzyılın sonunda, şehrin yüz yirmi bin eve ve XIII. yüzyılın başında ayrıca üç bin beş yüz imalat yerine sahip olmuştur.

XIII. yüzyılın başlarında şehir yönetiminin Berberî Zenâte kabilesine mensup farklı büyük bir sülâle olan Merînîler’e geçmesiyle birlikte baş şehir yeniden Fez olmuş ve imar açısından hızla gelişmesi sürmüştür. Bu dönemde Fes el-Bali'nin bir uzantısı olarak Yeni Fez kurulmuş ve toplamda şehirde üç farklı bölge oluşturulmuştur. Bu yeni bölgenin Kraliyet sarayı, ordu karargâhı, tahkimatlar ve yerleşim alanlarını içerdiği belirtilmiştir.

XV. yüzyıla kadar Merînîlerin yönetiminde olan şehir, öğrenme ve ticaret merkezi olarak çok önemli bir yer halini sürdürerek zirve noktasına ulaşmıştır. Ayrıca bu dönemde şehirde İslâmlaşma ve Araplaşma hız kazanmıştır. Endülüs ve çeşitli bölgelerden gelen tüccar ve zanaat sahibi kişilerin şehre yerleşmesiyle Fez iktisadî önemini daha da artırmıştır. Ticaretin yanı sıra sanatın da oldukça geliştiği bu dönemde özellikle süsleme sanatı ve mimari alanlarında büyük gelişme göstermiştir. Bu dönemde İslâmi ilimler de şehirde oldukça önemli olmuş, Karaviyyîn Camii ve çevresindeki medreselerde Maliki fıkhı oldukça ilerlemiştir.

XV. yüzyılın ortalarından itibaren Fez, Merînî hanedanlığında yaşanan siyasî istikrarsızlık etkilenmiş ve şehir giderek eski önemini kaybetmeye başlamıştır. Özellikle bölgede yaşanan savaşlar sebebiyle sık değişen şehrin yönetiminin yanı sıra salgın, kıtlık, sefalet ve iç savaşlar gibi olumsuz koşullar sebebiyle XVII. yüzyıla kadar şehir oldukca gerileyerek eski önemini kaybetmiştir. Bu süreç içerisinde Portekizlilerin de saldırılarına maruz kalan şehrin yönetiminde Sa’dîler ve yer yer Vattâsîler ile dolaylı olarak Osmanlı İmparatorluğu da etkili olmuş olsa da şehir eski önemini geri kazanamamıştır.

XVII. yüzyılın sonlarına doğru Mevlây Reşîd tarafından alınan şehir sağlıklılaşmaya çalıştırılarak çeşitli restorasyonlar gerçekleştirilmiş ve şehrin ticari olarak canlandırılması hedeflenmiştir. XVIII. yüzyılın ikinci yarısından sonra ise Qaraouiyne Üniversitesi liderleri teşvikiyle de şehir yeniden canlandırılarak dini, entelektüel ve ticari bağlamlarda önemini geri kazanmıştır. XIX. yüzyılda şehir iktisadî önemini dünya ölçeğinde sürdürmüştür. Pek çok Avrupalı ve Amerikalı tüccar ve zanaat sahipleri şehre gelerek burada ikamet etmeye başlamıştır. Sultan MevIây I. Hasan’ın şehir yönetiminde bulunduğu bu dönemde pek çok imar faaliyeti gerçekleşmiştir. Bunlardan en önemlisi şehre kurulan sanayi tesisleridir. Daha sonra isyanlar sebebiyle şehir yönetimi Sultan MevIây I. Hasan’dan Yeni sultan MevIây Abdülhafiz'e geçmiştir. Karışıklıkların tekrarlaması üzerine yeni sultan şehirdeki isyanları bastırmak için Fransa’dan yardım almıştır. Fransız general Moinier’in iç karışıklıkları bastırması sonucu Fransız ordusu Fasülcedide'nin Güney bölgesine yerleşmiştir. Fez şehir tarihi boyunca Fransızlar ilk defa bu olay sebebiyle şehre girmişlerdir ve 30 Mart 1912 tarihinde Fransızlar ve Fas yönetimi arasında imzalanan bir himaye antlaşmasının ardından pek çok kere halk ayaklanmasına rağmen şehirdeki Fransız hâkimiyeti devam etmiştir. 1956 yılında V. Muhammed yönetiminde şehir, Fransızların himayesinden çıkarak kendi bağımsızlığını ilan etmiştir.

Şehrin konumu ve ev sahipliği yaptığı medeniyetler sayesinde sahip olduğu geleneksel mimarisi, başta Endülüs, Doğu ve Afrika olmak üzere pek çok farklı kültürün sentezidir. Ayrıca günümüze gelen haliyle şehir, Arap-Müslüman dünyasının oldukça geniş çaplı en iyi korunmuş tarihi kentlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

İdrisîler’den Yahya b. Muhammed’in kral olduğu dönem olan IX. yüzyılda Fez şehrinde, Afrika’nın en eski ve en büyük camiilerinden biri olan Kairouyine Camii inşa edilmiş ve Quaraouiyine medresesi kurulmuştur. Ayrıca bu dönemde dünyadaki en eski üniversitenin burada kurulduğu bilinmektedir.

Taş kulelerle çevrili eski Fès siperleri, hala kısmen Fès el-Bali olarak bilinen eski şehri kuşatmaktadır. Günümüze kadar ulaşan iyi durumda olan çok sayıda kervansaray bulunmaktadır. Merînîler tarafından inşa edilen bölgede kraliyet sarayını ve XIII. yüzyıldan kalma çok renkli minaresi ile dikkat çeken Büyük Ulu Camii bulunmaktadır.

Genel olarak İdrisiler döneminden itibaren şehirde pek çok imar çalışması gerçekleştirilmiş ve pek çok eser inşa edilmiştir. Bunlardan en önemlileri IX. yüzyılda Câmiü'l-eşyah, Camiü'ş-şürefâ, Câmiu Fâtıma (daha sonra Zenâteler döneminde adı Karaviyyîn olarak değiştirilmiştir) ve Camiu Endelüs'tür. Diğer dönemlerden önemli camiiler; Merînîler döneminden Hamrâ, Lella Zehr, Fîlâliler döneminden Bâbû Cîse, Resif, Siyâc ve Mevlây Abdullah camiileridir. Önemli medreseler ise; Merînîler döneminden Saffarîn, Attârîn, Bû İnâniyye, Misbâhiyye ve Sihrîc, Fîlâliler döneminden ise Şerrâtin medreseleridir. 1981 yılında eski Fez şehri UNESCO tarafından koruma altına alınarak Dünya Miras Listesine girmiştir.

Tarih boyunca entelektüel bağlamda oldukça önemli bir yer olan şehirde pek çok âlim yetişmiş veya yaşamıştır. Bunlara örnek olarak Abdurrahman b. Abdülkâdir Fâsî, Meyyâre, Ebü’l-Mehâsin el-Fâsî, Sîdî Abdurrahman Meczûb, Mencûr, Abdülkâdir B. Ali Fâsî, İbn Âşir el-Fâsî, Yûsî, Bennânî, Ayyâşî, Allâl el-Fâsî, Abdülkerîm el-Hattâbî, Derrâs el-Fâsî, Ebû İmrân el-Fâsî, Ahmed el-Mansûr, Abdullah b. Ahmed el-Vâsik-Billâh, Ahmed el-Mansûr, İbn Abdüsselâm el-Fâsî, İbn Zekrî el-Fâsî, Muhammed b. Abdülvehhâb Gassânî, Muhammed b. Tayyib Kâdirî, İbn Âşir el-Fâsî, Abdüsselâm b. Abdülkâdir İbn Sûde, Muhammed İbrâhim Kettânî, Muhammed b. Ca‘Fer Kettânî, İbnü’l-Hâc es-Sülemî, Belgaysî, Muhammed Muhtâr Sûsî, Allâl el-Fâsî, Abdurrahman b. Hişâm, Abdülhafîz el-Alevî, Abdüsselâm b. Muhammed Alemî, Fiştâlî, Muhammed b. Abdülvehhâb Gassânî, Habâbî, Hacvî, İbn Acîbe, İdrîs b. Muhammed, Muhammed b. İdrîs, İbn Kîrân, İbn Osman el-Miknâsî, İbn Zeydân, Muhammed b. Tayyib Kâdirî, Zeyyânî, Ebû Abdullah Dükkâlî vb. isimler zikredilebilir. 

  • R. E. Dunn, The Adventures of Ibn Battuta: A Muslim Traveler of the Fourteenth Century, University of California Press, Berkerley 2012.
  • H. Ferhat, “Marinid Fez: Zenith And Signs of Decline”, The City In the Islamic World, Brill, 2008.
  • İbrahim Harekât, “Fas”, DİA, c. 12 (1995), s. 200-202.
  • J. W. Meri, Medieval Islamic Civilization, Taylor & Francis 2006.
  • M. H. Mohamed, Between Caravan and Sultan: The Bayruk of Southern Morocco- A Study in History and Identity, Brill, Leiden 2012.
  • R. I. Terrasse, “Fez”, Historic Cities of the Islamic World, London 2007, s. 137-46.
  • J. Tedghi, “Fez”, Encyclopedia of Jews in the Islamic World, Brill, Leiden 2010.