- A +

Basra Güney Irak’ta Dicle ile Fırat nehirlerinin birleştiği noktanın yaklaşık 50 km. güneybatısında, Basra Körfezi’nin 70 km. kuzeyinde, bugünkü Basra’nın yaklaşık 22 km güneybatısında bir mevkide, Zübeyr kasabası yakınlarında kurulmuştur. Adını burada bulunan bir tür taştan adlığı söylenir. Kurulduğu bölgede Keldânîler zamanında Teredon, Sâsânîler devrinde Vehiştâbâd Erdeşir adında şehirlerin bulunduğu kaydedilmektedir. Araplar, Irak’ın fethi için bölgeye geldiklerinde harap halde buldukları için buraya Hureybe demişlerdir. Basra bu kalıntıların üzerinde Hz. Ömer’in emriyle 14/635 -başka rivayetlere göre 16/637 veya 17/638 yılında Utbe b. Gazvân tarafından garnizon kent olarak kurulmuştur. Şehrin kuruluş tarihindeki ihtilaf, başka konularda olduğu gibi Basra ile Kûfe arasındaki rekabetten kaynaklanmaktadır.

Basra, Hz. Ömer ve Hz. Osman zamanında gerçekleşen İran coğrafyasının fethi için bir üs olarak kullanıldı. Bölgeye savaşmak için gelenleri, aileleriyle birlikte buraya yerleşen Arap kabileleri takip etti. Basra, çok geçmeden ordugâh şehir olmaktan çıkıp bölgenin başlıca büyük merkezlerinden (emsâr) biri haline geldi. Şehir Hulefâ-i Râşidîn döneminde Muğîre b. Şu‘be, Ebû Mûsâ el-Eş‘ârî, Abdullah b. Âmir, Osman b. Huneyf ve Abdullah b. Abbâs gibi önde gelen kişiler tarafından idare edildi. Basra’da kuruluşunu takip eden yıllarda cami, çarşı, su kanalı ve köprü gibi çeşitli imar faaliyetleri yürütüldü. Tarım ve ticarette gelişme kat edildi. Buna bağlı olarak refah seviyesi yükseldi. Bölgeye bedevî Arapları müteakiben dönem dönem Farslar, Buharalı Türkler, Zutlar, Zencîler ve Hintliler yerleşti. Buna bağlı olarak şehirde ciddi bir mevâlî nüfusu oluştu.

Hz. Osman döneminin ikinci yarısında cereyan eden fitne hadisleri, Basra’yı da içine alacak şekilde gelişti. Medine’de Hz. Osman’ın öldürülmesiyle sonuçlanan isyanda bir grup Basralı da bulunmaktaydı. Hz. Ali’nin halife olmasının ardından Hz. Osman’ın katillerinin yargılanıp cezalandırılması için Hz. Aişe’nin sembolik liderliğinde Mekke’de toplanan Cemel ashabı, Basra’da buluşmak üzere yola çıktı. Muhalifler Basra’yı ele geçirdiler. Bu gelişmeler karşısında bir kısım Basralı rahatsızlık duyarken önemli bir bölümü ise muhaliflerin yanında yer aldı. Basra yakınlarındaki Hureybe denilen yerde iki grup arasında meydana gelen Cemel Savaşı’nda (36/656), çok sayıda Basralı hayatını kaybetti. Hz. Ali döneminde ortaya çıkan Hâricîler, Basra’dan çok sayıda taraftar buldular.

Muâviye tarafından 45/665 yılında Basra’ya vali olarak atanan Ziyâd b. Ebîh, bölgede istikrarı sağladı ve imar faaliyetlerine ağırlık verdi. Ziyâd’ın ölümünden sonra oğlu Ubeydullah şehri yönetti. Bu dönemde isyan eden Hâricîlere karşı sert tedbirler alındı. Mekke’de halifeliğini ilan eden Abdullah b. Zübeyr, 66/685 yılında Basra’da kontrolü sağlayarak buraya önce Hâris b. Abdullah’ı daha sonra kardeşi Mus‘ab’ı vali olarak tayin etti.  66/686 yılında Kûfe’de isyan eden Muhtâr es-Sekafî, Basra’dan da kendisine çok sayıda destekçi buldu. Yine bu dönemlerde şehir, Hâricî tehditleriyle karşılaştı. Abdülmelik b. Mervân, İbn Zübeyr’in altı yıllık hâkimiyetine son vererek şehirde Emevî egemenliğini yeniden tesis etti (72/691). 694-714 yılları arasında Irak valiliği yapan Hâccâc b. Yûsuf, bölgedeki muhalifleri sert tedbirlerle sindirmeyi başardı. Abdurrahman İbnü’l-Eş‘as 81/710 yılında isyan edince, Haccâc ordusunu Basra’da hazırlayıp şehri boşalttı. İlk savaşta İbnü’l-Eş‘as galip gelerek Basra’yı ele geçirdi. Ancak bir aylık çarpışmalardan sonra İbnü’l-Eş‘as Basra’yı terk etmek zorunda kaldı. Haccâc 83-84/702-703 yıllarında Basra-Kûfe-Ahvâz üçgeninde Vâsıt şehrini kurarak Irak’ı buradan yönetmeye başladı. Vâsıt, Emevîler’in yıkıldığı tarihe kadar (750) Irak eyaletinin merkezi olarak kaldı. Yezîd b. Mühelleb 101/720 yılında Basra’da, Emevî halifesi II. Yezîd’e karşı isyan bayrağını açtıysa da başarılı olamadı.

Abbâsî ihtilali sırasında Basra’da ciddi bir mukavemet yaşanmadı. Halife Ebû Ca‘fer zamanında Alioğulları’ndan İbrâhim b. Abdullah Basra’da isyan etti (145/762); yakın bölgelere yayılan isyan güçlükle bastırılabildi. Ardından şehirde uzun bir süre sükûnet hâkim oldu. Basra 820’lerde Me’mûn’un halifeliği zamanında Zutların eline geçti. İsyan ancak 835’te Halife Mu‘tasım tarafından gönderilen ordularla bastırılabildi. Akabinde Zutlar Çukurova ve Hatay yöresine nakledildi. Şehir, 869-883 yılları arasında süren ve çok sayıda insanın ölümüyle sonuçlanan Zenc isyanı sırasında çok büyük zarar gördü. Kısa süren bir asayişin ardından bölgede yarım asır devam edecek olan Karmatîler tehlikesi zuhur etti. Kargaşa ve korkunun hâkim olduğu bu dönemde şehir eski canlılığını büsbütün yitirdi. Basra körfezinde alternatif bir liman şehri olan Sirâf önem kazanmaya başladı.

Abbâsîler’in gücünün zayıflaması yüzünden Basra halkı, Karmatî saldırıları karşısında korumasız kaldı. 930’larda Basra’nın idaresi konusunda Emîrülümerâ İbn Râik ile Ahvaz’a hükmeden Berîdîler arasında çekişme yaşandı. Basra 336/947’de Büveyhîler’in egemenliği altına girdi. Sonraki yüzyılda Selçukluların kontrolünde olan Basra, 1106’da Mezyedîler’in eline geçti. Selçuklular’ın Irak’ta güç kaybetmesinin ardından şehir Abbâsîler’in hâkimiyetinde kaldı ve zaman zaman bedevî Arapların saldırılarına maruz kaldı. Moğollar Bağdat’ı işgal edince Basra’yı da ele geçirdiler. VIII./XIV. yüzyılın başlarından itibaren eski şehir terkedildi ve 22 km. kuzeydoğusunda Busayra denilen yer, eski Basra’nın yerini aldı. Daha sonra Basra sırasıyla İlhanlılar, Celâyirliler, Timurlular, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safevîler’in hâkimiyeti altına girdi. Ancak bu dönemlerde şehir, ara ara mahalli idarecilere bırakıldı.

Kânûnî Sultan Süleyman’ın 1534 yılında Bağdat’ı almasıyla birlikte Basra Osmanlı idaresine girdi. Şehir, Osmanlı döneminde bazen kabile reislerinin idaresine terkedilirken çoğu zaman buraya tayin edilen valiler tarafından yönetildi. Basra zaman zaman İran yanlısı aşiretler ve bölgeye tek başına hâkim olmak isteyen Arap kabilelerinin isyanlarına tanık oldu. Osmanlı yönetiminde Basra kimi zaman Bağdat’a bağlanmış, kimi zaman da ocaklık veya mülkiyet şeklinde bir vilâyet olarak teşkilâtlandırılmıştır. Basra ara ara yerli hanedanların eline geçmiş olsa da mücadeleler sonucunda Osmanlı nüfuzu yeniden sağlanmıştır. Basra ve Basra körfezi, baharat ticaret yolu üzerinde bulunmaları dolayısıyla Osmanlılar’la Portekizliler arasında mücadelelere sahne olmuştur. XVII. yüzyıldan itibaren Hollandalı, İngiliz ve Hint tüccarlar bölgede etkin olmaya başlamışlardır.

Şehirde XX. yüzyılın başlarında siyasî, iktisadî ve kültürel yönden çeşitli gelişmeler yaşandı. Basra 22 Kasım 1914’te İngilizler tarafından işgal edildi ve 1920-1932 yılları arasında manda sistemiyle idare edildi. Bu dönemde inşa edilen liman ve demiryolu sayesinde şehrin ticaret hacmi yükseldi. 20. yüzyılın ortalarında Basra yakınlarında petrol yatakları işlenmeye başladı. Basra İran-Irak savaşında (1980-1988) ve Körfez Savaşı sırasında Amerika Birleşik Devletleri’nin liderliğinde Irak’a karşı savaşan müttefik kuvvetlerin ağır bombardımanı sonucu (17 Ocak-28 Şubat 1991) büyük zarar gördü. 2003’te Birleşmiş Milletler’in ABD öncülüğünde Irak’ı işgal etmesi sırasında Basra, askerî birliklerin ilk durağı oldu. İşgali takip eden yıllarda birtakım iç karışıklıklar meydana geldi. Ancak son yıllarda Basra’da, Irak’ın diğer bölgelerine nazaran kısmî de olsa sükûnet yaşanmaktadır.

Basra tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, tasavvuf, felsefe, kıraat, dil, edebiyat, tarih, astronomi, matematik ve doğa bilimleri gibi çok geniş bir sahada çok sayıda ilim adamının yetiştiği bir şehir olmuştur. Basra’da II-IV./VIII-X. yüzyıllarda Arapça’nın gramer kurallarını tespit eden ve Basriyyûn adıyla şöhret bulan büyük dilciler yetişmiştir. Basra, Mu‘tezîle mezhebinin doğduğu yer olarak da kabul edilmektedir. Abbâsîler devrinde Mu‘tezile mezhebi Basra (Basriyyûn) ve Bağdat (Bağdâdiyyûn) kollarına ayrılmış, bu kollar zamanla iki okul haline dönüşmüştür. Basra Hâricîlik mezhebi tarihinde de önemli bir yere sahiptir.  Bu mezhebin günümüze ulaşabilen tek kolu olan İbâziyye Basra’da doğmuştur. Ansiklopedik risâleleriyle tanınan İhvân-ı Safâ topluluğu da yine Basra’da ortaya çıkmıştır. Basra, daha geç dönemlerde Şiîliğin yaygınlaştığı başlıca şehirlerden biri olmuştur.

Günümüzde Irak’ın ikinci büyük muhafazası olan Basra’nın merkez nüfusu 2018 yılına göre 1.327.000 civarındadır. Irak’ın denizle buluştuğu bir noktanın gerisinde İran ve Kuveyt arasında kalan şehir stratejik önemini korumaya devam etmektedir. Basra deniz ticareti, petrol gelirleri ve hurma başta olmak üzere çeşitli tarım ürünleri ile hâlâ canlı bir ekonomiye sahiptir.


  • Abdülhâlik Bakır, “Basra”, DİA, c. 5 (1992), s. 108-111.
  • Yusuf Halaçoğlu, “Basra (Osmanlı Dönemi)”, DİA, c. 5 (1992), s. 112-114.
  • Ch. Pellat, S.H. Longrigg, “al-Basra”, EI² (İng.), 1986, s. 1085-1087.
  • F. M. Donner, “Basra”, EIr, c. 3, s. 851-855.
  • Ali Zarîf el-A‘zamî, Muhtasaru Târîhi’l-Basra, thk. Azze Rıfat, Kahire 2001.
  • Fatih Erkoçoğlu, Emevî Devleti’nin Dönüm Noktası: Abdülmelik b. Mervân (65-86/685-705), Ankara 2011.
  • Numan b. Muhammed İbnü’l-Irâk, Kitâbü Ma‘deni’l-Cevâhir fî Târîhi’l-Basra ve’l-Cezâir, nşr. Hasan ez-Zeyn, Dârü’l-Fikri’l-Hadîs, Beyrut 1987.
  • Ahmed Nûr el-Ensârî, en-Nusra fî Ahbâri’l-Basra, Câmiatu Bağdad, Bağdad 1976.
  • Sâlih Ahmed el-‘Alî, et-Tanzîmâtü’l-İctimâ‘iyye ve’l-İktisâdiyye fi’l-Basra fi’l-Karni’l-Evvel el-Hicrî,  Matbaatü’l-Maârif, Bağdad 1953.
  • Alexander Adamov, Vilâyetü’l-Basra fî Mâdîhâ ve Hâdirihâ, çev. Hâşim S. at-Tikrîtî, Câmiatü’l-Basra, Basra 1982.
  • Abdülcebbar Nâcî, Abdülhüseyn el-Mübârek, Min Meşâhiri’l-Basra, Câmiatü Basra, Basra 1983.
  • Mevsûatü’l-Basrati’l-Hadâriyye: el-Mevsûatü’l-Fikriyye, haz. Abdüssettar Hamid vdğr., Câmiatü’l-Basra el-Merkezü’s-Sekâfî, Basra 1989.
  • Devrü’l-Basra fi’t-Türâsi’l-İlmiyyi’l-Arabî, Câmiatu Bağdad, Bağdad 1990.
  • Abdülcebbar Nâcî, el-Medârisü’t-Târîhiyyeti’l-İslâmiyye: Medresetü’l-Basra Enmûzecen, Merkezü’l-Akadimiyyi li’l-Ebhâs, Beyrut 2013.
  • Emîn Kudât, Medresetü’l-Hadîs fi’l-Basra: Hatte’l-Karni’s-Sâlis el-Hicrî, Dâru İbn Hazm, Beyrut 1998.
  • Halit Yağan, “Basra Dil Mektebi ve Başlıca Temsilcileri”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi, Erzurum 2002.
  • Saîd Murâd, Medresetü’l-Basra el-İ‘tizâliyye,  Mektebetü’l-Enclû el-Mısriyye, Kahire 1992.
  • Reşîd Hayyûn, Mu‘teziletü’l-Basra ve’l-Bağdâd,  Dârü’l-Hikme, London 1997.
  • Murat Akın, "Basra ve Bağdat Mu‘tezile Ekollerinin Görüş Ayrılıkları", Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul 2013.
  • Muhammed Abdülfettah Uleyyan, Neş’etü’l-Hareketi’l-İbâdıyye fi’l-Basra, Dârü’l-Hidâye, Kahire 1994.
  • Mustafa Demirci, Siyah Öfke: Ortaçağ İslâm Dünyasında Zenci Kölelerin İsyanı (869-883), Çizgi Kitabevi, Konya 2005.
  • Thabit A. J. Abdullah, Merchants, Mamluks, and Murder: The Political Economy of Trade in Eighteenth-Century Basra, State University of New York, Albany 2001.
  • Burcu Kurt, Osmanlı Basra’sında Devlet ve Toplum 1908-1914, Küre Yayınları, İstanbul 2015.
  • Abdunnasır Süt, Basra ve Mu‘tezile: İlk Üç Asır, Endülüs Yayınları, İstanbul 2019.

Atıf Bilgisi

Basra. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mekanlar/basra/52