- A +

Hz. Peygamber döneminden itibaren çocuklara ilk dinî eğitimin verildiği kurumlar İslamî literatürde küttâb, sıbyan mektebi, mahalle mektebi, taş mektep, daruttalim, darulilm, muallimhane; batı dillerinde ise Kur’an okulu şeklinde isimlendirilir. Bu mekteplerin esas gayesi Kur’an okumayı, namaz kılmayı, ilmihal bilgilerini, yazı yazmayı ve İslâm dininin âdâb ve erkânını öğretmekti. Sıbyan mektepleri çocukları daha üst bir eğitim kurumu olarak medrese tahsiline hazırlama işlevi de görüyordu. Dönemlere, coğrafyalara ve vakfiye şartlarına göre farklılaşmakla birlikte bu okullarda Kur’ân, tecvid, hadis, ilmihal, okuma-yazma, gramer gibi dersler daha çok şifahî olarak ve ezber yöntemi ile okutulur, kabiliyeti olan talebelere hafızlık yaptırılırdı. Sıbyan mekteplerinin en geniş kadrosu hoca/muallim, kalfa (hocanın yardımcısı) ve bevvâbtan (kapıcı/hademe) oluşurdu. Ancak çoğu yerde bunlardan sadece biri vardır, o da genellikle mektebin yakınındaki caminin imamı olan hocadır.  

Eğitim-öğretim, çocuk ruhu, din kültürü, mimari, folklor, mahalle ve insan ilişkileri, örf ve adetler, inanışlar açısından zengin bir dünyayı resmeden bu mektepler daha çok cami merkezli büyük külliyelerin bir parçası olarak karşımıza çıkar. Umumiyetle tek odalı, ahşap veya kâgir yapılardır. Külliyenin en küçük birimi olarak kenardadır, bu mânada daha ağır akan kurumlar olarak medresenin ve tekkenin biraz uzağındadır. Çocuksu, sade ve aydınlıktır; çeşmesi, sebili, bahçesi, oyun alanı vardır. Hayatla ölümü, canlılıkla sükûnu yan yana göstermek için bazen türbenin, hazirenin bitişiğindedir. Çocuk, dört yaşından itibaren farkında olsa da olmasa da bütün bu kademelerin, fikirlerin, yapıların içindedir, büyüdükçe külliyenin diğer birimlerine intikal edecektir. 

Osmanlı eğitim sürecinde önemli bir merhaleyi teşkil eden sıbyan mekteplerinin etrafında teşekkül etmiş zengin bir semboller, anlamlar, nesneler, deyimler dünyası vardı. Âmin Alayı ya da Bed-i Besmele Cemiyeti denilen uygulamaya göre mektebe yeni başlayacak olan bir çocuk günlerce süren bir hazırlık safhasından sonra ailesinin, hocanın, mahallelilerin, diğer çocukların iştirak edeceği coşkulu bir törenle evinden alınıp mektebe götürülür. İlk dersini alır, çeşitli ikramlar, ilahiler, dualar eşliğinde bu renkli merasim tamamlanırdı. Alay öncesinde türbe ziyaretleri yapılır, çocuk(lar) tesbihten geçirilir ve türbedâr tarafından okunup üflenirdi. Çocuğun cüzünü ya da mushafını koyduğu cüz kesesi, minderi, rahlesi, eğitim esnasında harfleri ve kelimeleri takip etmek için kullandığı ahşap, kemik, pirinç, gümüş veya altından mamul araçlar olarak hilali (sürecek) ve suparası (amespara, cüz) vardır. Mektebin diğer hizmet işlerini yapma yanında bir görevi de çocukları evlerine götürüp getirme olan bevvâb, kolay taşımak için talebelerin çantalarını uzun bir değneğe dizerdi ki buna bevvâb sırığı denirdi. Cumhur ilahileri, aferin/tahsin/takdir/zikr-i cemil evrakı, dua, ziyafetler, şekerleme ve tatlılar, hoca hediyeleri, falaka, değnek, tek ayak üstünde durma cezası, devam tahtası, gitti-geldi levhası, su küpleri, mürekkep yalamak (eskiden bezir isi mürekkeple yazılan yazılarda yapılan yanlışlar yalamak suretiyle silinirdi), bal mumu yapıştırmak (hocanın talebenin kitabı üzerinden dersi okutup geldiği yere yapıştırdığı mum, bir sonraki derse oradan başlanır),  “fergab”a çıkmak (Kur’ân’ı son sûresinden İnşirah sûresine kadar okumuş olmak; çocuk bu sûrenin son kelimesi olan “fergab” der demez, başındaki fesi/takkesi kapılırdı ki bu hareket onun Kur’ân’ı öğrendiğini gösterirdi) gibi gelenek ve deyimler hep sıbyan mektepleri etrafında oluşmuştur.

Sıbyan mektepleri modernleşme hareketleriyle birlikte eğitim metodu, muhtevası ve geleneksel hususiyetleri itibariyle ciddi tenkitlere maruz kalmış, 1870’lerden itibaren Batı tarzında (usul-i cedide) eğitim vermek üzere kurulan yeni ibtidaî mekteplerinin karşısında bir müddet daha ömrünü sürdürmüşse de zamanla etkinliğini ve canlılığını kaybetmişti. Nihayet Cumhuriyet dönemi ile beraber kurumsal olarak tarihe karışmış, ancak ruhunu ve bazı özelliklerini kısmen camilerde verilen din eğitimine miras bırakabilmiştir.

  • İsmail Kara-Ali Birinci, Bir Eğitim Tasavvuru Olarak Mahalle/Sıbyan Mektepleri, 4. bs., İstanbul, Dergâh Yayınları, 2017.
  • Mefail Hızlı, Mahkeme Sicillerine Göre Osmanlı Klasik Dönemi İlköğretim ve Bursa Sıbyan Mektepleri, Bursa, Uludağ Üniversitesi Basımevi, 1999.
  • Osman Ergin, Türkiye Maarif Tarihi, İstanbul, Eser Matbaası, 1977, c. I-II, s. 82-96, 460-475.
  • Jacob M. Landau, “Küttâb”, DİA, c. XXVII, s. 3-4.
  • Nebi Bozkurt, Cahit Baltacı, A. Zeynep Ahunbay, “Mektep”, DİA, c. XXIX, s. 5-9. 
  • Mahmut Dilbaz, “İslâm Medeniyetinde Eğitim-Öğretim ve İlmî Faaliyetler”, İslâm Medeniyeti Tarihi El Kitabı, ed. Eyüp Baş, Ankara, Grafiker Yayınları, 2017, s. 172-174.

Atıf Bilgisi

Küttâb/Sıbyan Mektebi. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/kuttabsibyan-mektebi/7182