- A +

Eserin Adı

İsfahan Cuma Camii

Yeri

İsfahan, İran

Yapım Yılı

1072-1092

Mimar

Ebü’l-Feth

Peryod/Hanedan

Abbâsîler, Selçuklular, Muzafferîler, Timurlar, Safevîler, Akkoyunlular

Yönetici

Sultan Melikşah


İsfahan Cuma Camii dikdörtgene yakın kare planlı (55-65m) genişçe bir avlu etrafında bulunan dört eyvanlı, kapalı ve yarı açık mekânlardan müteşekkil karmaşık bir plana sahiptir. Yapının avlulu, eyvanlı, kubbeli düzeni 1072-1092 yıllarında Selçuklu Sultanı Melikşah tarafından yaptırılmıştır. Caminin plan şeması kendinden sonraki İran cuma mescidleri için standart haline gelmiştir. Yüksek cepheli eyvanlara sahip bu plan, erken dönem eseri olmasına karşın bir ilk değildir, İslâm döneminin diğer yapı tiplerinde benzerleriyle karşılaşmak mümkündür.

Şehrin güneyinde yer alan Nakş-ı Cihan Meydanı’ndan başlayarak kuzey doğu yönüne doğru uzanan ticari aksın sonunda yer alan İsfahan Cuma Camii çevresindeki ticari ve konut yapılarıyla sıkı bir işlevsel ilişki üzerine kurgulanır.

Kuzey-güney doğrultusunda uzanan avlunun dört kenarında, yüksekliği avlu duvarlarını aşan dört eyvan bulunur. Eyvanların iki kenarında yer alan çift katlı kemerlerden müteşekkil revaklar köşe noktalarında birleşerek avlunun dikdörtgen geometrisini meydana getirir. Yapıya dış mekândan on farklı kapıdan giriş yapılır. Bunlardan en eski olan en kuzeydeki giriş kapısı ile kütüphane kapısı kapatılmış olup, kuzey kapısı üzerinde kufi üslubunda Bakara suresinin 114. ayeti bulunmaktadır. Giriş kapılarının bir kısmı uzun koridorlarla ile doğrudan avluya ulaşırken diğer bir kısmı ise yapının kışlık mescid, medrese gibi diğer birimlerinden geçerek avluya açılır.  Avlunun güney ve kuzeyindeki eyvanların dış bölgesinde birer adet kubbeli yapı bulunur. Kıble yönündeki kubbeli yapı eyvanla bitişik, kuzeydeki kubbeli yapı ise eyvanın çok daha uzağında konumlandırılmıştır. Kuzeydeki eyvan diğer üç eyvanda olmayan uzunca bir tonoza sahip dikdörtgen planlıdır. Selçuklu dönemine kadar simetri ve dikdörtgen bir plana sahip olan yapı yeni eklentilerle bugünkü düzensiz yapıya dönüşmüştür. Avlunun güney doğu köşesinde dış mekâna iki cepheli bir kütüphane yapısı bulunur. Yapının birçok yerinde irili ufaklı kışlık ve yazlık mescidler, türbe ve medreseler bulunur. Bunlardan plan düzleminde en dikkat çekici olan avlunun kuzey doğusunda yer alan avlulu ve tek eyvanlı medresedir. Benzer bir avlulu bölüm ise kuzey kubbesinin batısında yapının dış duvarına bitişik halde inşa edilmiş olan eyvansız medresedir. Yapının iki minaresi güney eyvanının avlu duvarının hemen arkasında bulunmaktadır. Avlunun dört bin yanına dağılmış mekânlar taşıyıcı sistemleri, aralarındaki mesafeler, açıklıklar geçişler, eyvanlar, kat yükseklikleri bölücü duvarları, yapısal, işlevsel ve biçimsel olarak kendi içerisinde tutarlı fakat bir diğerine göre gayri-nizâmî bir şekilde yerleştirilmiştir. Güney eyvanından, ana harim bölgesinin bulunduğu mihrap önü kubbeli bölüme ulaşılır. Burası caminin harim kısmıdır. Kuzeydeki kubbe ise iç mekândaki on altı küçük ve sekiz büyük tropmlu iki sıra kubbe geçiş elemanının meydana getirdiği daha yüksek bir kasnak ile beden duvarlarına yerleşir. Kubbenin içinde iki kasnağın üzerinde ise dört adet aydınlatma penceresi bulunur.

Bugün İsfahan Cuma Cami olarak bilinen yapı ilk olarak 772/775 senesinde ikinci Abbâsî halifesi el-Mansur döneminde yapıldığı, Harun Reşid’in küçük oğlu sekizinci Abbâsî halifesi Mutasım döneminde İsfahan şehrinin genişlemesiyle beraber esaslı bir düzenlemeye tabi tutulduğu söylenmektedir. İlk caminin bulunduğu yerdeki yapı yıkılarak kıble yönü düzeltilir. Bu değişimin ana şeması merkezde bir avlu ve onun dört tarafını çevreleyen revaklar şeklindedir. En geniş revak dizisi altı sırayla güneyde bulunur. Kuzeyde dört doğu ve batıda ise ikişer sıra revak yer alır.   Onuncu yüzyıl Büveyhîler döneminde, İsfahan’ın başkent yapılması Cuma Camii’nin de önemini artırdı. Merkezi avlu ve etrafındaki kolonlu yapılaşma bu dönem içerisinde şekillenir. İç avluya yeni bir revak dizisi eklenir ve bu dizi avlunun mevcut oranlarını bozmayacak bir şekilde yapılır. Avluya bakan yeni yüzeyler fırınlı tuğladan ve geometrik desenlerden oluşan bir tezyinata sahiptir.

XI. ve XII. yüzyıllar caminin bugünkü kimliğine dönüştüğü İsfahan’ın Selçuklu hakimiyetindeki dönemlerdir. Bir şehir ihya edici olan Melikşah İsfahan’a yaptırdığı birçok medrese, köprü, kervansaray, imaret, kale ve gözlem evi gibi mimari eserler ile beraber İsfahan Cuma mescidinde de esaslı bir değişim meydana getirir. İlk olarak 1086-1087 yılları arasında avlunun güney/kıble tarafında veziri Nizâmülmülk himayesinde kendi adına kubbeli bir bölüm yaptırdı. Söz konusu dönemin mihrap önü kubbeli ilk dini yapısı olan bu bölüm İsfahan Camii’ne mimari, malzeme ve yapısal bağlamda nadir bir karakter kazandırmıştır.  Pişmiş tuğladan yapılmış olan kubbe döneminin ilk örneklerindendir. Kare planlı bu bölümün kubbesi önce on altı kenarlı bir kasnağa sonrasında ise sekiz kenarlı daha yüksek, iç mekânda kemerli tromplardan oluşan ikinci bir kasnak vasıtasıyla on beş metre genişliğindeki beden duvarlarına oturur. Kubbe duvarının iç ve dış mekânlarında iki yazı şeridi bulunmaktadır. İç mekândaki yazıda, Melikşah’tan doğunun ve batının sultanı tanımlamalarıyla övgüyle bahsedilir.

Güney kubbesinden yaklaşık bir yıl sonra da avlunun ve yapının kuzey duvarı dışına ikinci bir kubbe yapılır. Melikşah’ın eşi Terken Hatun için vezir Tâcülmülk tarafından 1088 yılında yaptırılan bu kubbe aynı malzeme kullanılmasına karşın güney kubbesinden daha incelikli bir sanat iç tezyinatla inşa edilmiştir. Hem iç ölçüler hem de yükseklik olarak güney kubbesinden daha küçüktür. “Yuvarlatılmış köşeleriyle pâyeler ve bunların üzerine oturan sivri kemerli üç dilimli tromplu geçiş bölgesiyle kubbe tam bir bütünlük arz etmekte, dikey hatların aşağıdan yukarıya doğru kuvvetle vurgulandığı görülmektedir.” (Çoruhlu, s. 505). Her iki kubbeli bölüm de caminin ve yapıldıkları dönemin hem mimari ve sanatsal hem de yapım sistemi ve malzeme kullanımı bakımından en kimlikli mekânlarıdır.

Selçuklu dönemindeki bir başka esaslı değişim ise, söz konusu döneme kadar yalnızca saray mimarisinde kullanılan dört eyvanlı düzenin burada da tatbik edilmesidir. Avlunun etrafındaki dört duvar üzerine her biri merkezde olacak şekilde dört eyvan bu dönemde yerleştirilir. Eyvan içerisindeki tezyinat ve geometrik düzenlemelerin bir kısmı bu dönemde yapılmış olmasına karşın sonraki yüzyıllarda yeni tasarımlar ve tamamlamalar da yapılmıştır. Dört eyvan iki kubbeli Selçuklu düzeni yapıldığı döneme kadar hiçbir yerde kullanılmamış olup, buradaki haliyle sonraki dönemlerde teşekkül eden İran mimarisinin önemli bir karakteri haline dönüşmüştür. Bu dönemdeki son düzenleme ise caminin güneybatı çeperinde inşa edilen kütüphane bölümüdür.

XIV. yüzyıl İlhanlılar döneminde yapılan bir dizi değişim ile, avlu etrafında yer alan revaklı düzeni meydana getiren kemerli yapılar eklentilerle güçlendirilir ve altlı üstlü çift sıralı kemerli bir düzene çevrilir. Bu zamana kadar yapılan her eklenti kendi iç taşıyıcı sistemi, kurgusu, yapısal düzenine sahip olmasından dolayı farklı iç yüksekliklere sahiptir. Bu sebepten dolayı kompleksin tamamında bir yükseklik ve üst örtü farklılığı ortaya çıkar. Olcaytu Han döneminde batı eyvanının kuzeyindeki küçük mescitte yer alan alçı mihrabın, oyma sanatıyla oluşturulmuş nebati ve geometrik bezemeleri ile hatları eşsiz bir sanat ortaya çıkarmıştır.

XIV. yüzyılın içinde Muzafferîler döneminde cami mekânsal olarak genişletilmiştir. Avlunun doğusuna avlulu ve tek eyvanlı bir medrese inşa edilmiştir. Güney bölgesindeki bu büyük eyvanın harisinde batı ve kuzey bölgelerinde de iki tonozlu geçiş bulunur. Benzer bir avlulu yapı ise kompleksin kuzey batı çeperine yapılmıştır. Burasının müstakil bir girişi bulunmaktadır.

İsfahan’ın kısa aralıklarla idari olarak el değiştirmiş olması şehri dolayısıyla da Cuma Camii’ni gözden düşürür. Fakat XV. yüzyıl Timur döneminde şehrin yeniden başkent ilan edilmesiyle yapı eski önemini korumaya devam eder. Esaslı bir eklenti yapılmamış olmasına karşın onarım faaliyetleri devam eder.

XVI. yüzyıldan XVIII. yüzyıla kadar Safevîlerin yönetimindeki şehrin edebi ve kültürel alanda yaşadığı parlak günler tesirini İsfahan Cuma Camii’nde de gösterir. Doğu ve batı portallerinin içleri mozaik ile kaplanır. Yeni geometrik yazılar eklenir ve doğu eyvanı içerisindeki Selçuklu mukarnasları kaldırılarak yerlerine Safevî mukarnasları yerleştirilir.

İsfahan Cuma Camii üzerindeki bu inşa ve değişim faaliyetlerinin, yönetimin ilmî ve iktisadî bağlamda en kabiliyetli olduğu ve şehrin idari merkez yapıldığı dönemlere denk geldiği görülmektedir. Selçuklu ve Safevî dönemlerinde ilmî, kültürel ve iktisadî alanlardaki yüksek kalite cami üzerinde gözle görülür bir iz bırakmıştır.

  • Yaşar Çoruhlu, “İsfahan Cuma Camii”, DİA, c. 22 (2000), s. 504-506.
  • Suut Kemal Yetkin, İslâm Mimarisi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve İslâm Sanatları Tarihi Enstitüsü Yayınları, Ankara 1959.
  • S. Blair, J.M.  Bloom, The Art and Architecture of lslam 1250-1800, Yale University Press, New Haven 1994.
  • Oleg Grabar, The Great Mosque of Isfahan, New York University Press, New York 1990.
  • Albert Gabriel, “Le Mesdjid-i Djum’a d’Isfahan”, AI, c. 2/1 (1935), s. 7-44.
  • Antonella Altieri, Paolo Cornale, Fabio Frezzato, Claudio Seccaroni, Michael Jung (ed.), The Wall Paintings of the Great Mosque of Iṣfahân, Nardini Editore, Roma 2016.
  • Eugenio Galdieri, Iṣfahân: Masǧid-i Ǧumʻa, IsMEO, Roma 1972-1884.
  • Würfel Kurt, Isfahan, Raggi Verlag, Zürich 1974.
  • Arthur Upham Pope, An Introduction to Persian Art since the Seventh Century A.D., Peter Davies, London 1930.
  • Onur Şimşek, “Büyük Selçuklu Mimarisinde Avlu Kimliği”, FSM İlmi Araştırmalar: İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, sy. 5 (2015), s. 455-479.

Atıf Bilgisi

İsfahan Cuma Camii. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/isfahan-cuma-camii/3489