İbn Kerrâm

(ö. 255/869)
Kerrâmiyye fırkasının kurucusu zâhid-mütekellim
- A +

Hayatı

190/806 civarında Sicistân’ın Zerenc bölgesinde doğan Muhammed b. Kerrâm, gençlik yıllarında ilim tahsili için Horasan bölgesine gitti. İlk önce Nîşâbur’da Melâmetîlik akımının önemli isimlerinden Ahmed b. Harb’in (ö. 234/848) sohbetlerine katıldı ve onun vaaz tekniğinden etkilendi. Daha sonra Belh, Merv ve Herat’a giderek hadis tahsil etti. Bu eğitim sürecinin ardından, 230/845 yılı civarında Mekke’ye giderek beş sene orada yaşadı. Ardından Kudüs üzerinden Nîşâbur’a ve Sicistân’a dönmüş, bütün mülkünü satarak fakirliği tercih etmiştir. Burada Allah korkusu ve cennet arzusu temalı coşkulu vaazlarına devam eden İbn Kerrâm, kısa sürede büyük bir takipçi kitlesine sahip oldu, ancak vaazlarında uydurma hadisleri kullandığı gerekçesiyle Sicistân valisi tarafından önce idama mahkûm edildi, sonra idamdan vazgeçilerek sürgün edildi. Gûr ve Horasan muhitinin çeşitli beldelerinde vaazlarına devam eden İbn Kerrâm, bu esnada kaba elbiseler giydi ve beyaz uçlu bir başlık takmaya başladı. Nîşâbur’daki vaazları sırasında Tâhirî hanedanı yöneticisi onun faaliyetlerinden kuşkulanarak zindana attı ve sekiz yıl boyunca hapis hayatı yaşadı. 251/865 yılında serbest bırakılan İbn Kerrâm, Kudüs’e gitti ve 255/869 yılında orada vefat edinceye kadar vaazlarına devam etti. 

Öğretisi

İbn Kerrâm’ın pek çok düşüncesi, ona muhalif olan Eş‘arî-Şâfiî âlimlerin aktardıklarından ibaret olduğu için görüşlerinin özgün yapısını ortaya koymak güçtür. Araştırmalar İbn Kerrâm’ın zühd hayatını benimseyen tipik bir sûfî olduğunu göstermekle birlikte kelâm konularına dair görüşler serdettiğini; bilhassa Mutezile’nin bazı ilkelerine karşı güçlü eleştiriler geliştirdiğini ortaya koymuştur. En meşhur görüşlerinden biri, sadece dille ile ikrarın iman için yeterli sayılacağına yönelikti. Ayrıca cebr, irca, şekk gibi kavramlara yeni yorumlar getirmiştir. Bütün bu yorumlarda İbn Kerrâm’ın, Mu’tezile ile ehl-i hadis arasında bir pozisyon belirleme eğiliminde olduğu görülür. Görüşleri daha sonra İbn Mahmeşâz tarafından sistemleştirilen Kerrâmiyye, III. ve IV. yüzyılda Horasan ve Mâverâünnehir başta olmak üzere Irak, Suriye, Hicaz ve Yemen bölgelerinde etkili olmuştur. Hanefî kelâmının temel ilkelerinin Kerrâmiyye kanalıyla Mâtürîdîlik’e geçtiği iddia edilmiştir.

İbn Kerrâm hocası Ahmed b. Harb’in etkisinde kalarak coşkulu vaazı bir irşad yöntemi olarak benimsemiş, kendisinden bir müddet ders alan Yahya b. Muâz er-Râzî de bu yöntemi uygulamıştır. İbn Kerrâm vaazlarında daha çok Allah korkusu ve cennet arzusu konularını işlerken; Yahya ise sürekli reca fikri üzerinde durarak korku ve tedirginlikten daha uzak bir dindarlık anlayışını savunmuştur. Tasavvuf kaynakları İbn Kerrâm yerine Yahya b. Muâz’ı tebcil etme eğilimindedir. Hatta bazı tasavvuf kaynakları İbn Kerrâm’ı bir sûfî saymamıştır. Bu nedenle Kerrâmiyye’nin bir tasavvuf fırkası olup olmadığı konusu tartışmalıdır. Muhtemelen bunun nedeni İbn Kerrâm ve takipçilerinin, dindarlıklarını âşikâr eden kendilerine özgü giysi ve uygulamalara önem vermeleri ve kelâm konularında tartışmalara girişmeleriydi. Bu bakımdan Melâmetîliğin Horasan’da, Kerrâmiyye mensuplarına bir tepki olarak doğduğu anlaşılmaktadır.

Öne Çıkan Eserleri

  • Kitâbu Azâbi’l-Kabr.
  • Kitâbu’s-Sırr.
  • Kitâbü’t-Tevhîd. 
  • Makâlât.
  • Alexander Knysh, Tasavvuf Tarihi, Ufuk Yayınları, İstanbul 2011.
  • Sönmez Kutlu, “Kerrâmiyye”, DİA, c. 25 (2002), s. 294-296. 
  • Louis Massignon, Doğuş Devrinde İslam Tasavvufu, Ataç Yayınları, İstanbul 2006, s.  125-138. 

Atıf Bilgisi

İbn Kerrâm. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/ibn-kerram/123