- A +

Sağlık hizmetlerinin sunulduğu mekân olan hastane için İslâm toplumunda bîmâristan, mâristan, dârüşşifâ, dârussıhha, dârülâfiye, dârülmerdâ, şifâiyye, bîmârhâne, şifâhâne ve tımarhâne gibi isimler kullanılmıştır. İslâmiyet’in doğduğu dönemde Mısır, Yunan, Pers, Hint ve Çin gibi medeniyetlerde sınırlı sayıda hastane bulunmaktaydı. Hekimler, saraylarda ve kendi evlerinde sağlık hizmeti sunmaktaydılar.

Hz. Peygamber’in koruyucu hekimlik ve hastanın bir tabibe görünmesine ilişkin öğütleri, savaşlar esnasında yaralıların tedavisinde itina göstermesi gibi örnekler Müslümanların tıp ilmine ve sağlık konusuna ehemmiyet verdiklerine işaret eder. Halifelerin özel hekim edindikleri Emevîler döneminde, tabiplerin sayısı ve tedavi imkânları artmıştır. Ancak, İslâm dünyasında gerçek anlamda bir hastanenin varlığı, Abbâsî halifesi Hârûnürreşîd zamanına (786-809) tekabül eder. Sâ‘id ve Reşîd isimleriyle anılan 790’da inşa edilen bu hastanenin başhekimliğini Cebrâil b. Buhtîşû‘ yürütmekteydi.

Abbâsî Devleti’nde halifeler, halife eşleri, vezirler ve emirler başta olmak üzere önde gelen kimseler tarafından vakıf statüsünde çok sayıda hastane inşa edilmiştir. Bu anlayış Abbâsîler’in çağdaşı diğer İslâm ülkelerinde de yaygınlık kazanmıştır. Mısır’da Ahmed b. Tolun’un ve İhşidî veziri Kâfur’un yaptırmış oldukları hastaneler buna örneklik teşkil eder. Tıp ilminin beşiği sayılan Mısır, İslâm tarihinde de bu geleneği kısmen sürdürmüştür. Öte yandan Bağdat ve çevresinde de Büveyhî ve Selçuklu hâkimiyeti devirlerinde büyük hastanelerin varlığına rastlanır. Adududdevle’nin 981 yılında yüz bin dinara mal ettiği Bağdat’taki hastanesi devrin en meşhur hastanesiydi.

Türklerin Anadolu’ya gelişlerinin ardından İslâm medeniyeti bu bölgede hastaneler yoluyla da tezahür etmiştir. Yine Haçlı savaşlarının cereyan ettiği coğrafyalarda tıp ilmi ve hekimlik mesleği daha değerli hale gelmiş, sabit hastanelerin dışında seyyar hastaneler oluşturulmuştur. Öte yandan Endülüs ve Mağrip’te de tıp ilmi önemsenmiş ve İslâm dünyasının doğusundaki gelişmeler yakından takip edilmiştir.

Selçuklular’ın hastane geleneğini devralan Osmanlılar’da, son derece gelişmiş, intizamlı ve nezih hastanelere rastlanır. Bu dönemde hastaneler çoğunlukla külliyelerin bir parçası olarak inşa edilmiştir. XIX. asırdan itibaren Osmanlı hastaneleri Avrupa hastanelerinin tesiri altında kalmış ve zamanla Avrupaî tarza dönüşmüştür.

İslâm dünyasından, tıp ve sağlık konusunda geriye zengin bir literatür kalmıştır. 9. yüzyılda yoğun biçimde yürütülen tercüme faaliyetleriyle Arapçaya kazandırılan Yunanca ve Latince tıp eserleri üzerinde yeni çalışmalar yapılmış, Hz. Peygamber’in sağlık öğütlerini içeren Tıbbu’n-Nebevî kitapları halk arasında başucu kitapları haline gelmiştir. Bunların dışında İslâm dünyasında yetişmiş ünlü hekimlerin biyografilerini içeren ve dönemin sağlık hizmetleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler veren tabakat kitapları, hekimlerin uyması gereken kuralları ve tıp ahlakını ele alan Edebü’t-tabîb eserleri; hastalıklar ve tedavi yolları, anatomi ve cerrahî müdahaleleri ihtiva eden müstakil çalışmalar; ilaç yapımı ve tedavide kullanılmasına dair saydele adında eczacılık kitapları kaleme alınmıştır.

Hastaneler, hastaların tedavi edilmesinin yanında tıp eğitiminin verildiği ve araştırmalarının yürütüldüğü mekân görevi görmüştür. İslâm dünyasında hastanelerin gelişmesine paralel olarak çok sayıda cerrahî alet üretilip kullanılmıştır. Bu hastanelerde, ilaç tedavisinin yanı sıra cerrahî müdahalelerde bulunuluyordu. Bazı hastanelerde ise akıl hastaları doğal bir ortamda tedavi edilmeye çalışılıyordu. Ayrıca hamamlar ve kaplıcalar da sağlık açısından önemsenip üzerinde durulan mekânlardı. Öte yandan kervansaraylarda da yolcuların sağlık hizmetlerinden mahrum kalmamaları için çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.

İslâm dünyasında yoğun ve yaygın biçimde bulunan hastanelerin başlıca özelliği, vakıf çatısı altında ayrım gözetmeksizin herkese hizmet sunan birer hayır kurumu olmasıdır.

  • Arslan Terzioğlu, “Bîmâristan”, DİA, c. 6 (1992), s. 163-178.
  • Yunus Berkli, “Dârüşşifa/Bîmaristan”, İslâm Kurumları Tarihi El Kitabı, ed. Eyüp Baş, Ankara 2013, s. 403-411.
  • Ahmet Ağırakça, İslâm Tıp Tarihi: Başlangıçtan VII./XIII. Yüzyıla Kadar,  Nobel Tıp Kitapevleri, İstanbul 2004.
  • Levent Öztürk, On İkinci Yüzyıla Kadar İslâm Dünyasında Hastaneler, İstanbul 2007.
  • Ahmet Güner, Biyografilerle Adudi Hastanesi Tarihi: İslâm Tıbbı ve Hastaneleri Tarihine Bir Katkı, İzmir 2005.
  • Fuat Sezgin, İslâm’da Bilim ve Teknik, çev. A. Aliy ve E. Neubauer, İstanbul 2008, c. 4, s. 1-94.
  • Ahmed Ragab, The Medieval Islamic Hospital: Medicine, Religion, and Charity, Cambridge University Press, New York 2015.

Atıf Bilgisi

Hastane. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/hastane/3646