- A +

Diyarbekir Ulu Cami sur içinde ana yolların kesişim noktasında,  Hasan Paşa Hanı’nın (1572) karşısında bulunmaktadır. Harim kısmının kuzey cephesindeki kitabenin üzerinde, yapının Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın emriyle 484’te (1091) veziri Ebül Mansur Muhammed’in valiliğinde, Ebu Nasr Muhammed bin Abdülvahid eliyle Kudüslü Ahmed bin Muhammed vekâletiyle yapıldığı yazmaktadır.  Fakat yapıya ilişkin ilk bilgi 1046 yılında Diyarbekir’i ziyaret eden Nasır-ı Hüsrev’in yazdıklarıdır (M. Top, s. 189).

Yapı bir külliye gibidir. “Diyarbekir Ulu Cami külliyesindeki mevcut yapılar; bir avlu çevresine yerleştirilmiş iki cami, iki medrese, iki maksure ile şadırvan, havuz ve helâlardan meydana gelmektedir. Bu yapıların ortasındaki avlu, bunun güneyindeki harim mekânı ile doğu ve batısındaki maksureler külliyenin ilk yapılarını oluşturmaktadır. Caminin ilk şekli güneydeki harim yani asıl ibadet mekânı ile bütünleşmiş; üç yanı revak ve maksurelerle çevrili bir avludan oluşmaktaydı. Günümüzde harim mekânı ve avlunun doğu ve batı taraflarındaki maksureler kitle olarak asıl yapısını korumaktadır. Kuzey tarafta olması gereken revaktan sadece doğu kesiminde Mesudiye Medresesinin önündeki kısım günümüze kadar8 gelebilmiştir. Avlunun kuzeyine doğu ve batı taraflarına daha sonraları çeşitli binalar eklenerek yapı bugünkü şeklini almıştır. Sadece batı taraftaki Zinciriye Medresesi bu avlunun dışında kalmaktadır” (M. Top, s. 191).

Camiyi meydana getiren her bir müştemilatın inşa tarihine ve onarımlarına ait bilgi, yapının farklı duvarları üzerindeki kitabelerden ve fermanlardan elde edilebilmektedir. Yapı Büyük Selçuklu devleti döneminde inşa edilmiş olmasına rağmen İnaloğulları, Artuklu, Anadolu Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı döneminin sonuna kadar müştemilat eklemeleri ve esaslı onarımları devam etmiştir.

Yapı, Şam ve Halep Ulu camilerinde olduğu gibi mevcut kiliselerin üzerine inşa edilmiştir. Külliye doğu batı doğrultusunda dikdörtgene yakın yamuk planlı bir avlu etrafında kapalı ve revaklı yapılardan müteşekkildir. Avlunun güneyinde harim (Hanefi mescidi) kuzeyinde ise şafi mescidi yer almaktadır. “Harim mekânı(Hanefi mescidi), orta eksende mihraba dik uzanan dikey bir sahın ile bunun iki yanında kıble duvarına paralel üçer sahından oluşmaktadır. Cami bu plan özelliği ile transept planlı camiler grubuna dâhil olup, Şam Emeviye Camii ile plan bakımından benzer özellikler göstermektedir" (M. Top, s. 195).

Harim kısmının ana mihrabı, giriş ekseninde olup Osmanlı’nın son döneminde yapılmıştır. İkinci bir mihrab ise kıble duvarının doğu tarafında bulunmaktadır. Harim kütlesine ait üçüncü mihrap harimin kuzey duvarı ve merkez aksı üzerinde avluya doğru bakmaktadır. Ana mihrabın batı tarafındaki minber, kapı kanatları hariç taştan yapılmış olup giriş kemerinin üzerinde sade sülüs harflerle Kelime-i Tevhid yazmaktadır. Harim iç mekânında dikkat çeken önemli yapı elemanlarından biri de tavandaki ahşap kaplamalardır. Özellikle orta sahın tavanındaki ahşap işçiliği, bordür süslemeleri ve yazıları dikkat çekicidir. Orta sahında ayrıca ana mihrap ekseninde ve kuzey duvarına bitişik dört sütun tarafından taşınan ahşap müezzin mahfili yer almaktadır. Caminin hem iç hem de dış duvar yüzeylerinde ağırlıklı olarak kesme siyah bazalt taş kullanılmıştır. Bunun haricinde dış cephenin pencere üst hizalarında kesme sarı taşlar da kullanılmıştır. Harim kısmının avlu duvarı cephenin en önemli kısmı olup kemerli pencerelerin üst sırasındaki cephe boyunca uzanan Büyük Selçuklu dönemine ait kufi hatlı kitabedir. Harim kısmının genel olarak caminin önemli bir parçası da minaredir.

“Güney cephenin batı kanadında mihraba yakın, dışa taşıntılı olarak inşa edilmiş minare, kare gövdelidir. Batı cephede zeminden külahın bitimine kadar 39.75 m yüksekliğinde tutulmuştur. Kareye yakın dikdörtgen planlı gövde, kaide kornişiyle aynı formda üç kornişle dört bölüme ayrılmıştır.” (M. Top, s. 198).

Avlunun kuzey tarafında bulunan şafi mescidi ise 1550 yılında Osmanlı hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmıştır. Doğu batı doğrultusunda uzanan şafi mescidi üç sahınlı olup iki sıra halinde beşer ayağın taşıdığı sivri kemerler üst örtüyü taşımaktadır. Yapı düzgün kesme taş ile sade bir üslup ile inşa edilmiş olup sadece avlu cephesinde süsleme elamanları barındırmaktadır. Burada da caminin diğer müştemilatlarında olduğu gibi siyah ve beyaz kesme taşlar kullanılmıştır.

Avlunun doğu ve batı taraflarında ise iki maksure bulunmaktadır. Batı tarafındaki maksure üzerindeki kitabeye göre revaklı alt kısım İnaloğulları Beyliği hakimiyetinde “miladi 1117/1118 Büyük Selçuklu Sultanı Ebu Şüca Muhammed zamanında Ebu Mansur İlaldı bin İbrahim tarafından yaptırılmıştır” (M. Top, s. 187).

Yine bu maksurenin üst kısmı aynı dönemde, “miladi 1124-1125 tarihinde Irak Selçuklu Hükümdarı Ebu Kasım Mahmud’un devleti zamanında Ebu Mansur İlaldı bin İbrahim tarafından ve Abdülvahit bin Muhammed eliyle inşa edilmiştir” (M. Top, s. 188).

Harimin kuzey cephesi, doğu yakası üzerindeki kitabelerden anlaşıldığı üzere doğu maksuresinin İnaloğulları döneminde mimar Hibetullah el-Gürgânî’ye yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Avlunun kuzeyinde doğu yakasında önü bir sıra revakla çevrilmiş Mesudiye Medresesi bulunmaktadır.  Medrese Artuklu beyliği döneminde inşa edilmiştir. “Medrese üzerinde farklı dönemlere ait beş kitabe bulunmaktadır. Eyvan içerisindeki ilk kitabe yapının dört mezhep için yapıldığını vurguluyarak H.590/ 1193- 94 tarihini vermektedir. Bu kitabe Artuklu Sultanı II.Sökmen (1185-1200) ‘in zamanına denk gelmektedir. Avludaki ikinci kitabede yine II.Sökmen’in adı ile H.595/1198-99 tarihi ile birlikte geçmektedir. Üçüncü kitabe taçkapı üzerinde olup, sadece H.596/ 1200 tarihi yer almaktadır. Dördüncü kitabe ortadaki mihrabın sağındaki pencere üzerinde yer almaktadır. H.620/1224- 25 tarihli kitabede usta olarak Üstat Halep’li Mahmut oğlu Cafer ile el-Benna Mesut isimleri geçmektedir” (M. Top, s. 188).

Medresenin ortasında kareye yakın bir avlu üç tarafında revaklar ve odalar, doğu tarafında ise büyükçe bir eyvan bulunmaktadır. Medreseye hem cami avlusundan hem de kuzey tarafındaki sokaktan giriş bulunmaktadır.

Caminin batısında yer alan Zinciriye Medresesi de Mesudiye Medresesi gibi Artuklu Beyliği döneminde inşa edilmiştir. Yapı ana müştemilatlardan bir sokakla ayrılmıştır. Plan tipolojisi açısından avlulu, iki eyvanlı ve tek katlı medreselere benzemektedir.

Ana müştemilatlar yanında cami avlusu üzerinde şadırvan, namazgâh ve havuz bulunmaktadır. Avlu müştemilatlarının hepsi Osmanlı son döneminde 1888 yılında inşa edilmiştir. Şadırvan sekiz mermer sütunlu olup üstü sekizgen saçaklı sivri bir külahla örtülmüştür. Merkezinde de havuz bulunmaktadır. Namazgâh şadırvanın batısında olup yerden bir miktar yükseltilmiştir. Kare planlı ve sivri külahlı üst örtü sekiz mermer sütunla taşınmaktadır. Şadırvanın batı tarafında ise şadırvandan daha geniş ve yerden yüksekçe avlu havuzu yer almaktadır.

  • Ahmet Çakmak, “Diyarbekir Ulucami”, DİA , c. 42.  İstanbul 2012,  s. 96-97.
  • Aptullah Kuran, Anadolu Medreseleri, Ankara 1969.
  • Metin Sözen, Anadolu Medreseleri I-II, İstanbul 1970.
  • Metin Sözen, Diyarbekir’da Türk Mimarisi, İstanbul 1971.
  • Hüsrev Nasır, Sefernâme, çev. Abdülvehap Terzi, İstanbul 1967.
  • Mehmet Top, Diyarbekir Ulu Cami ve Müştemilatı, Diyarbekir 2011.

Atıf Bilgisi

Diyarbekir Ulu Camii. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/diyarbekir-ulu-camii/3475