- A +

Müslümanlara özgü bir mabet olan cami veya diğer adıyla mescid, ibadetlerle birlikte çeşitli fonksiyonlara sahip başlıca mekânlar arasındadır. İslâm inancına göre yeryüzündeki ilk mabet Kâbe’dir. Ne var ki, ilk Müslümanlar için Kâbe’de ibadet edebilmek birtakım eziyetleri ve hakaretleri göze almak anlamına geliyordu. Mekke’de, Dârü’l-Erkâm gibi ibadet mekânlarının ilk nüvelerine rastlansa da bu dönemde kurumsal anlamda bir mescidin varlığından söz edilemez. İlk mescid Mekke’den hicret eden Müslümanlar tarafından Medine yakınlarındaki Kubâ mevkiinde inşa edilmiştir.

Hz. Peygamber Medine’ye ulaşınca, ilk işi mescid yapmak olmuştur. Hz. Peygamber’in, arsasını satın alarak planını bizzat kendisinin çizdiği Mescid-i Nebevî’nin inşası yaklaşık yedi ay sürmüştür. Mimarî açıdan son derece sade olan mescidin üç kapısı vardı. Başlangıçta kıblesi Kudüs’e dönük olan ibadet mahalli dışında, mescidde Suffe denilen bir revak ve gölgelik bulunmaktaydı. Doğu duvarı boyunca da Hz. Peygamber’in eşlerine ait odalar yer almaktaydı.

Hz. Peygamber zamanında Medine’de mahallelerde ondan fazla mescid bulunduğu kaydedilir. Günlük namazlar bu mahalle mescidlerinde kılınırken, Cuma namazları için herkes Mescid-i Nebevî’de toplanırdı. Ayrıca askerî seferler sırasında sahabîler için namazgâh denilebilecek ibadet mekânları düzenlenmiştir. İslâmiyet’in Arap yarımadasında yayılışı ile birlikte mescidlerin sayısı artmıştır. Fetihlerin ardından kurulan ordugâh şehirlerin inşasına merkez camiyle başlanırdı; ancak zamanla kabileler ve mahalleler için de mescidler yapılmıştır. Bu gelişme karşısında Hz. Ömer, herkesin Cuma günü büyük camide toplanmasını emretmiştir. Fetihlerle birlikte diğer bir gelişme, ister savaş ister sulh yoluyla ele geçirilmiş olsun şehirlerde yapılan ilk uygulama, şehrin en büyük mabedinin zaferin nişanesi olarak kısmen veya tamamen camiye çevrilmesidir.

Ekonomik ve kültürel hayattaki gelişmeler, sosyal hayatın merkezinde bulunan camilerin mimarisini doğrudan etkilemiştir. Kurulduğu bölgenin yerli motiflerinden de etkilenen camilerin, tarihî süreç içerisinde belli bir tekâmül süreci geçirdiği söylenebilir. Bu tekâmülün en üst aşaması, külliye denilen kompleks yapıdır. En gelişmiş örneklerine Osmanlı payitahtında rastlanan külliyelerin merkezinde cami, etrafında ise medrese, mektep, imâret, şifâhane, hamam, türbe, sebil, kütüphane, han ve tekke gibi yapılar yer alırdı.

Zamana ve mekâna göre değişiklik göstermekle birlikte camilerde ana ibadet mekânı (harim), mihrap, minber, müezzin mahfili, vaaz kürsüsü, son cemaat revakı, kadınlar mahfili, hünkâr mahfili, avlu, şadırvan, minare gibi bölümler yer alır. Camiler aynı zamanda hat, çini, ahşap oymacılığı, cam ve taş işçiliği gibi çeşitli sanatların en ileri düzeyde icra edildiği yapılardır.

Cami, ibadetlerin yanı sıra siyasi ve sosyal faaliyetlerin de icra edildiği mekân olagelmiştir. Beş vakit namaz; Cuma, bayram ve teravih namazlarının topluca eda edilmesinin yanında Kur’ân tilaveti, zikir ve itikâf gibi ibadetler de camilerde yapılmıştır. Aynı zamanda Cami, ilk örneği Suffe ashâbında görüldüğü üzere başından beri bir eğitim merkezi işlevi görmüştür. Okuma yazma öğreniminden tutun da en hararetli fıkhî ve kelamî tartışmaların yaşandığı yer yine camiler olmuştur. Camilerde çeşitli ilim dallarında ders halkaları, erken dönemlerden itibaren ortaya çıkmış ve pek çok âlim buralarda yetişmiştir. Öte yandan ilk eğitimlerini camilerde alan çoğu mezhep imamı, sonraki dönemlerde yine kendileri camilerde ders halkaları oluşturmuştur. Yine medrese öğrencileri, belli dersleri medrese odalarında görürken, temel dersler camilerde verilmekteydi. İlim yolculuklarının yaygın olduğu İslâm dünyasında, şehre uğrayan bir âlimin ders veya sohbet halkası oluşturabileceği en uygun yer hâkeza camilerdi. Ayrıca camiler pek kıymetli ilmî eserlere ev sahipliği yapmıştır.

İslâm’ın ilk yıllarında cami siyasi, idari, askeri ve mali konularda çeşitli fonksiyonlar icra etmiştir. Halkı ilgilendiren kararlar mescidde alınmış, önemli gelişmeler burada halka duyurulmuş, devlet başkanına genel biat camilerde alınmıştır. Hz. Peygamber heyetleri ve elçileri Mescid-i Nebevî’de karşılamış, orada ağırlamıştır. Askerî seferlere buradan çıkılmış, dönüşte yine mescidde bir araya gelinmiştir. Esirler ve suçlular mescidde hapsedilmiştir. Zekâtlar ve sadakalar burada toplanıp dağıtılmıştır. Kurumsallaşmanın neticesinde camilerin yukarıda saydığımız kimi fonksiyonları, zaman içerisinde sona ermiştir. Ancak halk ile siyasi erk arasında köprü vazifesi gören camiler, aynı zamanda muhalefet hareketlerinin propaganda, organizasyon ve eylemlerine de ev sahipliği yapmıştır.

Şehrin ve mahallenin merkezinde bulunan cami, birçok sosyal faaliyetin yürütüldüğü mekân olmuştur. Bu özelliği, daha sonraki dönemlerde külliyelerin ortaya çıkmasıyla iyiden iyiye gelişerek düzenli hale gelmiştir. Camiler genellikle nüfuzlu ve zengin kişiler tarafından inşa edilmiş, bakımları ise oluşturulan vakıflar eliyle yapılmıştır. Her ne kadar caminin büyüklüğüne göre görevlileri değişse de bu görevliler imam, müezzin, hatip/vaiz, kâs (kussâs), kâri/cüzhân; bevvâb, ferrâş/kennâs, sucu diye anılan hizmetlilerden oluşmaktadır. Cami görevlilerinin tayini ve kontrolü çoğunlukla kadılar tarafından yapılırdı; ancak bazı camilerde caminin bağlı olduğu vakfın mütevelli heyeti de bu konuda yetki sahibiydi.


 

 

 

  • Ahmet Önkal, Nebi Bozkurt,Cami (Dinî ve Sosyokültürel Tarihi)”, DİA, c. 7 (1993), s. 46-56.
  • Semavi Eyice, “Cami (Mimari Tarihi)”, DİA, c. 7 (1993), s. 56-90.
  • Şaban Öz, “Mescid/Cami”, İslâm Kurumları Tarihi El Kitabı, ed. Eyüp Baş, Grafiker Yayınları, Ankara 2013, s. 255-269.
  • Ahmet Güner, “Asr-ı Saadet’te Mescidler/Camiler ve Fonksiyonları”, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslâm, ed. Vecdi Akyüz, Ensar Neşriyat, İstanbul 2007, s. 209-258.
  • David Macaulay, Cami: 16. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nde Bir Cami ve Külliyesi Nasıl Yapılırdı?, çev. M. Ali Özkan, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2010.
  • Timothy Insoll, İslam Arkeolojisi, çev. B. Tırnakcı, Homer Kitabevi, İstanbul 2007, s. 39-72.
  • Titus Burckhardt, İslam Sanatı: Dil ve Anlam, çev. Turan Koç, Klasik Yayınları, İstanbul 2013.
  • İbrahim Zeyd Gerçik, Bir Yönetim Modeli Süleymaniye: Yönetim, Psikoloji ve Kurum Kültürü, Küre Yayınları, İstanbul 2015.
  • Mehmet Osmanlıoğlu, Bir Mimarın Kaleminden Camiler Kitabı, Büyüyenay Yayınları, İstanbul 2018.
  • Roger Garaudy, İslam’ın Aynası Camiler, çev. Cemal Aydın, Timaş Yayınları, İstanbul 2019.
  • Elif Erdem - Hale Şahin (ed.), Cami ve İlim, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara 2020.


Atıf Bilgisi

Cami. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/cami/3634