- A +

Eserin Adı

Bursa Ulu Câmii

Yeri

Bursa, Türkiye

Yapım Yılı

1396-1400

Mimar

Bursa salnâmelerinde şöyle geçmektedir: Ahvâl-i umûmiyesinden binayı yapan Rum olduğu anlaşılmaktadır.

Peryod/Hânedan

Osmanlılar

Yönetici

I. Bâyezid  


Tarihçe

Bursa Ulu Camii, konumu açısından merkezi bir noktada olduğu söylenebilir. Bulunduğu alanın merkezi olmasının en önemli nedeni, Orhan Gazi tarafından yapılan külliyedir. Bir müddet sonra bu külliyenin mescidinin yeterli gelmemesinden ötürü, torunu ve Osmanlı Devleti’nin dördüncü padişahı Yıldırım Bayezid, Tâc’üt-Tevarih’e göre; Niğbolu’da elde ettiği ganimetlerle 1396 yılında Bursa’da bir Ulu Cami yapılması kararını almıştır. 1400 yılında tamamlanan cami, öyle bir konuma ulaşmıştır ki; Yeşil, Yıldırım, Murâdiye medreselerinin umuma açık dersleri, kendi camilerinde değil Ulu Cami’de yapılmıştır. Böyle işlevlere ev sahipliği yapmaya başlaması camide kütüphane yapımını gerektirmiştir. Hizmetlerin devamı için de bu camiye çeşitli vakıflar ilave edilmiştir. Ulu Cami’nin önemini ortaya koyan vakıa, Somuncu Baba namında Şeyh Hamidüddin-i Aksarayi’nin ilk hutbeyi ve vaazi vermesi olarak gösterilir. Ulu Cami’nin vakfiyesi ise, 1425 yılının Ağustos ayları sonları gibi Molla Fenari ve Mehmed bin Hamza bin Mehmed tarafından tescil edildiği kayıtlarda bulunmaktadır.

Ulu Cami’nin ilk yıllarında, Timurluların cami içini ve dışını hayvan barınağı gibi kullanarak, kötü yıllar geçirdiğini Hoca Sâdüddin Efendi ifade etmektedir. Ayrıca, Emir Buhari, Mola Fenari ve Şeyh Mehmed Cezeri gibi ulemayı Timurlular buradan zorla Kütahya’ya gönderilmişlerdir. Başka bir kaynakta ise, Moğol emirlerinden olan Şeyh Emir Bedrüddin’in cami içine saman doldurduğu, Moğollar giderken ateşe verdiği rivayet edilir. Karamanoğlu Mehmed Bey ise cami çevresine odun yığarak camiyi ateşe verdiği kayıtlarda bulunmaktadır. 1854 yılında gerçekleşen yıkıcı depremde, caminin 18 kubbesi harap olmuştur. 1889 yılında çıkan yangında minare külahları yanmış ve ahşaptan tekrar inşa edilmiştir. Neredeyse yapımından itibaren her yüzyılda en az iki defa onarım geçirmiş olan yapının, onarım yıllar kayıtlarda mevcut olup şöyledir; 1494, 1503, 1551, 1563, 1572, 1668, 1670, 1724, 1742, 1815, 1855, 1961.

Cami Mimarisi

Cami ibadet mekanı 55x69 metre ölçülerinde alana sahip, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Kalın duvarlarla çevrili bu mekan, içerisinde on iki adet sütun üzerinde pandantiflerle geçişi sağlanmış, yirmi kubbe ile örtülmüştür. Cami ibadet alanı, kuzey-güney doğrultusunda dört birim, doğu-batı doğrultusunda ise beş birime sütunlar vasıtasıyla ayrılarak toplamda yirmi bölmeden oluşmaktadır. Yapının kuzey cephesinin ortasında cümle kapısı bulunmaktadır. Cümle kapısından mihraba doğru olan aksta ikinci kubbenin altında, on altı köşeli, üç çanaklı, sekiz kol haline on altı musluklu bir şadırvan bulunmaktadır. Bu şadırvan ekseninde doğu ve batı doğrultusunda, yan cephelerde birer kapı mevcuttur. Şadırvanın üstünde aydınlık fenerli camlı bir kubbe vardır.

Cümle kapısı cami saçağına kadar yükselmiş bir niş içerisinde, skalaktitlerle inşa edilmiştir. Yan kapılar ise kapı niş bitişlerinin üstüne bir ışık penceresi gelecek şekilde tasarlanmıştır. Yapı içerisindeki taşıyıcı düzen, cepheye kesme taşlarla taşınarak oluşturulan sağır kemerler, hareketlilik sağlamıştır. Kapılar ve pencereler, bu sağır kemerler içerisinde dizayn edilmiştir. İki kat halinde inşa edilen pencerelerin, alt katında bulunanlar ayrıca bir niş ile düşünülmüştür. Alt pencereler üst pencerelere nispeten daha küçük ve basık olduğu görünmektedir. Cami kubbeleri ise sekiz kasnak üzerine inşa edilmiştir. Çapları 11 metre olan kubbelerin yükseklikleri farklıdır. Cümle kapısından mihraba uzanan eksendeki kubbeler en yüksek kubbelerdir. Yan kubbeler ise giderek alçalmaktadır.

Minber kündekari tekniği ile yapılmış olup, ustası Antepli Muhammed b. Abdulaziz İbnü’d-Dakki’dir. 6666 adet parçadan oluşan mihrap, siyah renge boyanmıştır. Kapısı üzerinde bulunan kitabeye göre; Yıldırım Bayezid’in emri ile 1400 yılında oyma tacı ile tasarlanmıştır. Oyma ve kabartmalardan oluşan minber geometrik motifli yan korkuluklara sahiptir. Minberin doğu cephesinde güneş sistemi, batı cephesinde ise galaksi sistemi işlenmiştir.

Mihrap, köşelerde kum saati şeklinde sütunlar ve sekiz sıra ile düzenlenmiş skalaktitlari ile 14. yüzyıl izleri taşımaktadır. Mihrabın sol tarafında, mihrabı yapan Mehmed Usta’nın adı bulunmaktadır. Mihrap çevresinde ise sülüsle, Besmele ve Ayet-el Kürsi yazılmıştır. Mihrap niş skalaktitlerinin altında ise Kufi yazı hattı ile İhlas Suresi, onun altında ise sülüs hat ile yazılmış Rabbena Atina duası mevcut olup, bunların tümü sonradan yazılmıştır.

Cami içerisinde tarihi bilinen en eski yazı müezzin mahfiline çıkan merdivenin altındaki alınlıkta bulunmaktadır. Bu yazı 1549 yılında Bursa’lı Şair Rahimi Pir Mehmed Çelebi’ye ait, talik yazılı kıtadır. Cami sekiz ağaç direk üzerine inşa edilen sade bir müezzin mahfiline sahiptir. Merdiven koltuğunda, deri üzerine nakşedilmiş bitkisel süslemeler bulunmaktadır. Müezzin mahfili karşısındaki ayağa yerleştirilmiş, yuvarlak, tek parça mermer ile bir vaaz kürsüsü bulunmaktadır. Rokoko üslubu ile tezyin edilmiş kürsünün, üzerindeki ta’lik beyitte söylediği gibi 1816 yılında yapılmıştır. Mihrap da ayrıca ahşap bir vaaz kürsüsüne sahiptir.

İbadet mekanının güneydoğusunda, Sultan Abdulaziz tarafından 1862 yılında, ahşaptan bir hünkar mahfili yaptırılmıştır. Mahfilin alt kısmında, 1786’da Münzevi Abdullah Efendi tarafından kurulmuş kütüphane bulunmaktadır. Yenişehirli Hacı Osman Efendi’den aldığı kitaplarla birlikte kendi kitaplarını da bu kütüphaneye vakfetmiştir.

Minareler kuzey cephesinin her iki yanında camiden ayrı inşa edilmiştir. Çetintaş, batı köşesindeki minarenin yapının özgün ve tek minaresi olduğunu, doğu köşesindeki minaresi için ise sonradan yapıldığını ifade etmiştir. Özgün minarenin iki girişi olup biri avluya bakar diğeri ise ibadet alanı içerisindedir. Minarenin her iki kapısı, iki farklı yol kullanarak inşa edilen tek şerefeye ulaşılır. Minarede ilk defa birden fazla yol tasarımı Ulucami minaresinde bulunmaktadır. Minarelerin kaideleri ve küpleri mermerden inşa edilmiş olup, gövdeleri tuğladandır.

  • Oktay Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarisi, İnkılap Kitabevi, İstanbul 2004.
  • Doğan Yavaş, “Ulucami, Bursa Ulu Câmii”, DİA, c. 42 (2012), s. 88-89.
  • Hikmet Denizli ve Nermin Beşbaş, Türkiyede Vakıf Abideler ve Eski Eserler (Bursa İl Merkezi), Vakıflar Genel Müdürlülüğü Yayınları, Ankara 1983.
  • Sedat Çetintaş, Türk Mimari Anıtları Osmanlı Devri; Bursa’da Murat I ve Bayezit I Binaları, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1952.
  • Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Mimari Çağının Menşe’i Osmanlı Mimarisinin İlk Devri; Ertuğrul, Osman, Orhan Gaaziler, Hüdavendigar ve Yıldırım Bayezıd 630-805 (1230-1402), Baha Matbaası, İstanbul 1966.
  • S. Faruk Göncüoğlu ve Zeliha Kumbasar, Gelenekten Geleceğe Camiler, Kültür Tarihi Araştırmaları Merkezi, İstanbul 2006.
  • Suut Kemal Yetkin, İslam Mimarisi, Doğuş Matbaası, Ankara 1959.

Atıf Bilgisi

Bursa Ulu Camii. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/bursa-ulu-camii/3453