Debûsî Ebû Zeyd Abdullāh (Ubeydullāh) b. (430/1039), Takvîmü’l-edille

M. 1039
- A +

Ebû Zeyd ed-Debûsî’nin Hanefî usûl anlayışında belirleyici metinlerden biri sayılan usûl eseri. Debûsî’nin 430/1039 yılında vefat ettiği ve Takvîm’i daha önceki bir eserini revize ederek oluşturduğu bilgisinden hareketle, eserin hicrî beşinci yüzyılında ilk yarısında, Buhara’da yazıldığı tahmin edilebilir. Usta bir münazaracı olan Debûsî, tartışmacı bir uslûpla kaleme aldığı bu eseri ile Hanefî fıkıh mesailinin delillendirilmesi ve temellendirilmesini hedeflemiştir. Eserin merkezinde hüccet kavramının bulunması da bu amacı ile ilişkilendirilebilir. Debûsî hüccetleri şer’î, aklî ve yanıltıcı hüccetler olarak taksim eder. Şer’î ve aklî hüccetler de zorunlu bilgi gerektirenler ve amel etmeyi caiz kılacak seviyede bilgi gerektirenler olmak üzere ikiye ayrılır. Debûsî eser boyunca bu taksime göre hüccet türlerini anlatır. Bunun yanında eserde Kur’ân-sünnet-icmâ-kıyas şeklindeki klasik aslî deliller sistematiğinin de büyük ölçüde sürdürüldüğü görülür.

Takvîm, Hanefîlere nispet edilen fukahâ metodu usûl yazıcılığının öncü eserlerinden biri olarak nitelenebilir. Mezhebin fürû fıkıh mesâilinin esas alındığı, kelamî tartışmalara çok fazla yer verilmeyen bu usûl anlayışı, Debûsî’yi takip eden Serahsî (ö. 483/1090?) ve Pezdevî’nin (ö. 482/1089) de mensup olduğu Buhara hukuk okulunun bir ürünü sayılabilir. Bunun yanında Debûsî, kendisinden sonraki farklı mezheplerden usûlcülerin eserlerinde yer vereceği pek çok konuyu, kavramı ve tasnifi bir usûl eserinde ilk kez ele alan kişi olmuştur. Hüccet taksimi ve aklî hüccetler, nasların yorumu ile ilgili kavramların taksimi, beyan taksimi, kıyasın ve illetin şartları, vaz’î hükümler, vücûb ehliyeti kavramı ve ehliyet arızaları, hissî-şer’î fiil ayrımı bunlar arasında sayılabilir.

Takvîm’i Hanefî usûl tarihinde kritik bir noktaya yerleştiren başka bir husus da, Hanefî mezhebinin Mâverâünnehir’de ortaya koyduğu, ehl-i sünnet çizgisine daha yakın yeni bir usûl anlayışının ilk tezahürlerini barındıran bir eser oluşudur. Hicrî beşinci asırdan itibaren Hanefî mezhebinin entelektüel etkinliği Bağdat’tan Mâverâünnehir’e taşınmış, mezhebin Bağdat’taki teşekkül döneminde Mu’tezile ile etkileşimin yansıması olan bazı usûl görüşleri, Mâverâünnehir’deki Hanefî fakihlerce sorgulanmaya başlamıştır. İşte Takvîm, Hanefî fakihlerin yeni bir kelâmî kimlik arayışına girdikleri bu dönemin ürünüdür. Nitekim Debûsî’nin Takvîm’de bir yandan Mu’tezile’ye atfedilen bazı usûlî görüşleri terk ettiği, bir yandan da sonraki Hanefîlerin eleştireceği bazı Mu’tezilî usûl görüşlerini savunduğu görülür.

Takvîmü’l-edille yazıldığı dönemden hemen sonra ilmî çevrelerde dikkat çekmiş ve dolaşıma girmiştir. Debûsî ile aynı bölgede yaşayan Hanefî âlimler Serahsî ve Pezdevî, ismini zikretmeseler de usûl eserlerinde Debûsî’nin eserinden büyük oranda yararlanmışlardır. Debûsî özellikle, sonraki dönemde çok yaygın hale gelen Pezdevî’nin usûl eseri aracılığıyla Hanefî usûl tarihinde etkili olmuştur. Bunun yanında Şâfiî fakih Sem’ânî (ö. 489/1096) Kavâtıu’l-edille adlı eserinde Takvîm’den uzun alıntılar yaparak onun görüşlerine cevap vermeye çalışmış, Gazzâlî (ö. 505/1111) Debûsî’nin ta’lil anlayışına karşı Şifâu’l-galîl’i kaleme almış ve Mustasfâ’da da onun görüşlerine atıflar yapmıştır.

Takvîm’in Pezdevî tarafından yazılmış, literatürde çokça alıntılanan şerhi günümüze ulaşmamıştır. Debûsî’nin öğrencisinin öğrencisi Ersâbendî tarafından yapılmış ihtisarı ise halen yazma halindedir. Takvîm’in kısmen ve tamamen tahkik edilmiş neşirleri arasında en yaygını, Halil Muhyiddin el-Meys neşridir (Beyrut 2001) ancak bu neşir pek çok hata içermektedir.

Hacer Yetkin

Atıf Bilgisi

Debûsî Ebû Zeyd Abdullāh (Ubeydullāh) b. (430/1039), Takvîmü’l-edille. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/booksmap/takvimul-edille/2275