İbnü’l-Arabî (638/1240), Fusûsü’l-hikem

M. 1240
- A +

Şeyh-i Ekber lâkabıyla bilinen Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin (ö. 638/1240) tasavvuf anlayışını özetlediği ana eserlerinden biridir. Daha çok Fusûs ve Fusûsu’l-hikem adlarıyla tanınan eserin tam adı Fuṣûṣü’l-ḥikem ve ḫuṣûṣü’l-kilem’dir. Esere bu ismin verilmesinin nedeni, müellifin her bir peygamberi bir ilâhî kelime olarak görmesi ve bu kelimenin özel bir hikmet içerdiğini kabul etmesiyle ilgilidir. Müellif eserin yazılmasının nedenini hicrî 627 yılının Muharrem ayının sonlarında (1230) Şam’da bulunduğu sırada gördüğü müjdeli bir rüya ile ilişkilendirir. Bu rüyada (mübeşşire) müellif, Hz. Peygamber’in elinde bir kitapla kendisine görünerek, “Bu hikmetlerin yuvalarını (fusûsu’l-hikem) gösteren bir kitaptır, bunu al ve faydalanacak kimselere açıkla!” dediğini bunun üzerine Onun bu emrine itaat ederek Fusûs’u kaleme aldığını söyler. Bundan dolayı kendisini eserin müellifi değil mütercimi olarak görür.

Fusûs kısa bir mukaddime ve bunun ardından ikisi Kur’ân’da ismi geçmeyen yirmi yedi peygambere izafe olunan fass adı verilen yirmi yedi ana bölümden oluşur. Bu bağlamda müellif öncelikle Âdemî kelimedeki ilâhî hikmet fassı ile esere başlar. Ardından belirli bir tarihsel süreç gözetilmeksizin diğer peygamberlere ait kelimelerdeki hikmetlerin fasslarının ardından Muhammedî kelimedeki ferdî hikmet fassı ile eser sona erer.

İçeriği açısından Fusûs tasavvuf literatüründe ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Zîrâ Fusûs öncesindeki tasavvuf literatürü çoğunlukla sûfîlerin özel anlamda Tanrı-insan ilişkisini ele aldıkları eserlerdir. Fusûs bu çerçeveden dışarı taşarak kapsamlı bir Tanrı-Âlem-insan ilişkileri tasavvuru önerir. Tanrı’nın sınırsız ve sonsuz olduğu ve âlemdeki her nesnenin hakîkatinin aslında Tanrı’nın zâtına ait özellikler olup Âlemin kendiliğinde somut bir gerçekliğinin bulunmadığı ilkesi Fusûs’un dayandığı teorik zemindir. Bu bağlamda eser sınırsız ve sonsuz olma anlamında mutlak bir olan Tanrı’nın zâtından mutlak çokluk olan âlemin zuhûrunun keyfiyetine müteallik bütün problemlere değinir. Ayrıca bu çerçeveye uygun bir ilâhiyat, kozmoloji, antropoloji, din felsefesi, âhiret ve kurtuluş doktrini teklif eder. O nedenle Fusûs İbnü’l-Arabî’nin dünya görüşünün kapsamlı bir özeti mâhiyetini hâizdir. Bununla birlikte müellifin Fusûs’taki ana hedefi büyük ölçüde insân-ı kâmil kavramında vücut bulan antropoloji doktrinidir ve bu kavramın en üst seviyedeki temsilini hâtemu’l-enbiyâ olan Hz. Peygamber’de görür.

Her ne kadar İbnü’l-Arabî’nin dünya görüşünün en temel eserlerinden biri olsa da Fusûs, sistematik bir yazım üslubuyla yazılmamıştır. Bu nedenle girift bir yapıya sahiptir. Bu durum onun anlaşılmasında bir takım zorluklara yol açmış bu nedenle üzerine yapılan şerh çalışmaları dolayısıyla entelektüel tasavvufun ilgi odağı hâline gelmiştir. Sayıları yüzü aşan bu şerhler arasında Müeyyedüddin Cendî’nin, Abdürrezzâk Kâşânî’nin, Dâvûd el-Kayserî’nin, Haydar Âmûlî’nin şerhleri oldukça önemlidir. Ayrıca Fusûs’un müellifi tarafından yapılmış ve içeriğindeki konuların özeti mâhiyetinde olan Nakşu’l-Fusûs adlı bir muhtasarı da mevcuttur.

Fusûs, içeriğinde yer alan bazı görüşlerin sünnî kelâm ve selefî doktrine uygun olmaması nedeniyle ona karşı geniş bir reddiye literatürü meydana gelmiştir. Bu reddiye hareketinin yol açtığı polemik ortamı Fusûs müdâfaaları literatürünün doğmasına yol açar. Fusûs üzerindeki bu polemikler yaşadığımız çağda da sürmekte olup yeni reddiyeler ve müdâfaaların yazımına kaynaklık etmesi bakımından entelektüel canlılığını korumaktadır.

Çok sayıda şerh çalışmasına ve polemiklere konu olmakla birlikte Fusûsu’l-Hikem’in henüz edisyon-kritikli bir neşri yapılmamıştır. Bununla beraber M. Erol Kılıç ve Abdürrahim Alkış’ın Sadreddin Konevî’nin istinsah nüshasını esas alarak yapmış oldukları neşir şimdiye kadar yapılan en dikkat çeken neşir olma niteliğindedir. Ayrıca Fusûs’un Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Farsça tercümeleri de yayınlanmıştır. 


Atıf Bilgisi

İbnü’l-Arabî (638/1240), Fusûsü’l-hikem. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/booksmap/ibnul-arabi-6381240-fususul-hikem/1455