İbn Bâcce (ö. 533/1139), Tedbîru’l-mütevahhid

تدبير المتوحد
M. 1139
- A +

İbn Bâcce’nin (ö. 533/1139) ahlâk ve siyasetle ilgili görüşlerinin yer aldığı en önemli metnidir. İbn Bâcce bu eserinde alışılagelmiş olandan farklı düşünen ve davranan kimseleri ifade eden ve ayrık otları anlamında kullanılan nevâbit kavramına olumlu bir anlam yükleyerek erdemsiz bir toplumda iyi ve erdemli bir yaşamın nasıl olacağı sorusu etrafında düşünür. 

İbn Bâcce’nin Tedbîrü’l-mütevahhid’i üç bölümden oluşur. Eserin ilk bölümünde “eylemlerin belli bir maksada yönelik olarak tertibi (düzenlenmesi)” anlamında kullanılan tedbîr kavramı ve tedbîrin türleri; ikinci bölümünde genel olarak fiiller (eylemler); üçüncü bölümde ise en yüce hedef olan mutluluğa götüren insan fiillerinin neler olduğu ve bu amaca yönelik düzenlemeler incelenir. Dolayısıyla bu üç bölüm, İbn Bâcce’nin ahlâk ve siyaset bağlamındaki üç temel teorisi olarak dikkate alınabilir niteliktedir. İbn Bâcce, dört tedbîr türünden bahseder: 1. Tanrı’nın âlemi tedbîri. 2. Tedbîrü’l-müdün (şehir/devlet yönetimi). 3. Tedbîrü’l-menzil (ev yönetimi). 4. Tedbîrü’l-mütevahhid (mütevahhidin, yalnız insanın, erdemli insanın, filozofun kendini yönetimi).

Buradaki tedbîr türlerinden ilk üçünde İbn Bâcce daha çok kendisinden önceki felsefî geleneğin, özellikle de Platon ve Fârâbî’nin yaklaşımlarını devam ettirir ve bu kısımlardaki incelemeler yenilik iddiası taşımaz. İbn Bâcce’nin kendine özgü bir şekilde incelediği tedbîr veya yönetim biçimi, erdemli bir insanın bozuk bir toplumsal yapıda ve devlet sisteminde, devletin ve insanların bütün kötülüğüne rağmen nasıl mutlu olabileceği sorusuna cevap verebilecek olan tedbîr şeklidir. İbn Bâcce’nin kökeni Fârâbî’de bulunmakla birlikte başka bir anlam vererek kendi analizlerine dahil ettiği ayrık otları (nevâbit) kavramı da bu noktadan itibaren gözükmeye başlar. Fârâbî’de erdemli bir toplumda insanların geneli tarafından benimsenmiş ahlâki ilkelerin dışına çıkan insanlar için kullanılan kavram, İbn Bâcce’de içinde yaşadıkları bozuk toplumsal yapıdan farklı olarak önce kendi yalnızlıklarına çekilerek erdemlerini muhafaza etmek sonra da toplumun yeniden bu erdemler doğrultusunda erdemli kılınması için çaba gösteren ayrıksı (nevâbit), yalnız (mütevahhid) ve yabancı (garip) insanlara işaret eder. Eser bu özellikleri itibariyle Platon ve Fârâbî’nin ahlâk ve siyaset felsefelerinde gördüğümüz ütopik ideal toplum düzeni anlatısının aksine daha realist bir toplumsal yapı anlatısına sahip olması itibariyle dikkat çeker.

Tedbîru’l-mütevahhid, Moses Narboni tarafından XIV. yüzyılda İbrânîce olarak özetlenmiş, Edward Pococke tarafından Philosophus Autodidactus başlığını taşıyan bir çalışma içinde Latince olarak neşredilmiştir (1671). Salomon Munk eseri Fransızcaya (1859; yeni baskısı, New York 1980), David Herzog da Almancaya (Berlin 1896) çevirmiştir. Douglas Morton Dunlop tarafından ilk iki bölümü İngilizceye tercüme edilen (JRAS [1945], s. 61-81) eserin tamamı ilk defa Don Miguel Asin Palacios tarafından El Régimen del Solitario adıyla ve İspanyolca çevirisiyle birlikte yayımlanmıştır (Madrid 1946). Eseri Mâcid Fahrî Resâʾilü İbn Bâcce el-İlâhiyye içinde (Beyrut 1968, s. 37-97) ve Ma‘n Ziyâde Kitâbü Tedbîri’l-mütevahhid adıyla (Beyrut 1978) yeniden neşretmiştir. Eser, Tedbîrü’l-Mütevahhid: Bireysel Yönetim Okumaları başlığıyla Türkçede de yayınlanmıştır (Ankara 2017).

Mehmet Zahit Tiryaki

Atıf Bilgisi

İbn Bâcce (ö. 533/1139), Tedbîru’l-mütevahhid. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/booksmap/ibn-bacce-o.-5331139-tedbirul-mutevahhid/3775