- A +

Beytülmâl devlete ait malların muhafaza edildiği fizikî mekân anlamına gelir. Taşınır taşınmaz malların tamamını ve bunların idaresinden sorumlu kurumu da ifade eden Beytülmâl terimi, Hz. Peygamber devrinde kullanılmamıştır. Ancak fey, ganimet, cizye, fidye ve zekât gibi devlet gelirlerinin Mescid-i Nebevî’de taksim edilip gerekli yerlere sarf edilmesi, bu kurumun temellerinin Hz. Peygamber zamanında atıldığını göstermektedir.

İslâm topraklarının hızla genişlemesine bağlı olarak devlet gelirlerindeki büyük artış, Hz. Ömer döneminde mali yapının yeniden düzenlenmesini ve Beytülmâl’in kurumsallaşmasını gerekli kılmıştır. Hz. Ömer, Medine halkına dağıtılan maaş ve erzakın düzenli biçimde yürütülmesi için divan kurmuştur (20/640). Diğer taraftan harcanma zamanı gelinceye kadar devlet mallarının bekletilmesi ve kaydının tutulması için müstakil bir yer tahsis edilmiştir. Medine’deki Beytülmâl’in dışında vilayetlerde de merkeze bağlı beytülmâller kurulmuş ve başlarına görevliler tayin edilmiştir. Beytülmâl’in başına genellikle âlimler ve kadılar getirilmiştir.

Hz. Peygamber döneminden itibaren devlet malı, ümmetin malı olarak telakki edilmiştir. Buna bağlı olarak devlet başkanının Beytülmâl’den şahsî işleri için tasarrufta bulunmasının önüne geçilmiştir. Hz. Ömer’in tavsiyesiyle Beytülmâl’den kendisine halifelik maaşı bağlanan Hz. Ebû Bekir, Beytülmâl konusunda bir memur gibi hareket etmiştir. Emevîler döneminde Muâviye’nin Sâsânî hükümdarlarının özel mülklerini kendi ailesine tashih etmesi ve belli harcamaları bu mallardan yapması sonucunda halifelere ait ayrı bir hazine ortaya çıkmıştır. Abbâsîler döneminde halifenin şahsî malları “Beytü’l-mâli’l-hâssa”, devlete ait diğer mallar ise “Beytü’l-mâli’l-âmme” çatısı altında toplanmıştır. Bununla birlikte gerekli görüldüğü durumlarda iki hazine arasında aktarımlar olmuştur.  Diğer İslâm devletlerinde de bu ayrıma rastlanmaktadır. Memlükler’de sultanın şahsî malları Dîvân-ı Hâs adıya müstakil bir divan tarafından idare edilmiştir. Osmanlılar’da da benzer şekilde devlet hazinesi Hazîne-i Âmire veya dış hazine, sultanın hazinesi ise Enderun Hazinesi veya iç hazine adıyla ikiye ayrılmıştır.

Abbâsîler döneminde Beytülmâl’e giren ve çıkan malların kayıt ve idaresi için Dîvânü beyti’l-mâl ihdas edilmiştir. Beytülmâl devletin gelirleri ve giderleri arasında bir köprü vazifesi görmesi bakımından diğer mali divanlarla ve taşradan merkeze gönderilen mallar sebebiyle valilerle irtibat halindeydi. Beytülmâl’de bütçe planlamasına yardımcı olacak biçimde yılsonu mali raporları hazırlanırdı.

Beytülmâl vergiler ve diğer gelirlerle ikame edilmekteydi. Dîvânü’l-harâc, Dîvânü’d-dıyâ ve Dîvânü’s-sadakât tarafından toplanılan vergiler Beytülmâl’e intikal ederdi. Diğer yandan Beytülmâl, Dîvânü’n-nafakât’ta belirlenen harcama kalemlerini karşılardı.

İslâm devletlerinin gelirleri ve giderleri yere ve zamana göre farklılık arz etmekteydi.  Bununla birlikte Beytülmâl’in başlıca gelirleri şunlardır: 1) Zekât, 2) Ganimetlerden ayrılan beşte birlik pay (humus), 3) Gayrimüslimlerden alınan toprak vergisi (harâc), 4) Gayrimüslim tebaanın erkeklerinden alınan baş vergisi (cizye), 5) gayrimüslimlerden alınan ticaret vergisi (uşûr), 6) Devlet arazisinden ve mülklerinden elde edilen gelirler, 7) Mirasçı bırakmadan ölenler ve irtidad edenlerin malları ile buluntu ve sahipsiz mallar, 8) İnfak gelirleri. Beytülmâl’in gelir kaynakları sadece bunlardan ibaret olmayıp ihtiyaç halinde ve Beytülmâl’in boş olduğu durumlarda devlet tarafından gerek servet gerekse gelirler üzerine yeni vergiler konabilirdi.

Beytülmâl’in başlıca harcama kalemleri ise şunlardır: 1) Devlet görevlilerinin maaşları, 2) Ordunun giderleri, 3) Kamu giderleri, 4) Zekât ve humus giderleri (fakirler, miskinler, zekât memurları, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenen kimseler /müellefe-i kulûb, köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış olanlar) 5. Genel yardımlar. Öte yandan Beytülmâl şahıslara ve tüzel kişilere borç verebilirdi.

İslâm tarihinin erken dönemlerinde devletin gelir ve giderlerinin şer’î dayanakları üzerine tartışmalar meydana gelmiştir. II/VIII. yüzyılın ortalarından itibaren çok sayıda âlim ve kâtip, kamu maliyesine dair “harâc” ve “emvâl” başlıkları altında eser telif etmiştir.

  • Mehmet Erkal, “Beytülmâl”, DİA, c. 6 (1992), s. 90-94.
  • Celâl Yeniçeri, İslâm’da Devlet Bütçesi, Şâmil Yayınevi, İstanbul 1984.
  • Mustafa Demirci, İslâm’ın İlk Üç Asrında Toprak Sistemi, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2003.
  • Mehmet Erkal, İslâm’ın Erken Döneminde Vergi Hukuku Uygulamaları, İSAM Yayınları, İstanbul 2009.
  • Cengiz Kallek, İslâm İktisat Düşüncesi Tarihi: Harâc ve Emvâl Kitapları, Klasik Yayınları, İstanbul 2004.
  • Ahmet Tabakoğlu, İslâm İktisadına Giriş, Dergâh Yayınları, İstanbul 2013.
  • Abdulkerim Öner, Dört Halife Dönemi’nde Beytülmâl, Siyer Yayınları, İstanbul 2019.
  • Ebû Yûsuf, Kitâbü’l-Harâç, çev. Ali Özek, Albaraka Yayınları, İstanbul 2019.

Atıf Bilgisi

Beytülmâl. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/beytulmal/3641