Abdullah Bosnevî
(ö. 1075/1664)
Osmanlı Ekberî ve Melâmîlerinden Fusûs şârihi
Hayatı
Bosnevî, doğum yeri olan Bosna’da başladığı tahsilini İstanbul’da tamamladıktan sonra Bursa’ya gitmiş ve dönemin Melâmî büyüklerinden Hasan Kabâdûz’a intisâb etmiştir. İlk haccının bu intisâbdan önce mi sonra mı olduğu hususunda net bir bilgi yoktur. Bu arada Osmanlı ile Avusturya arasında gerçekleşen Rusçuk savaşına katıldı (1003/1594). Şeyhi Kabâdûz’un 1010/1601’deki vefatından sonra telif faaliyetlerine yoğunlaşan Bosnevî, aralarında kendisine “şârih-i Fusûs” unvanı kazandıran Fusûs şerhinin de bulunduğu birçok eser kaleme aldı. Bu esnada döneminin sûfî muhitleriyle de çeşitli ilişkiler kurdu. Abdülmecid Sivâsî ile arasındaki dostluk bu bakımdan dikkat çekicidir. Ömrünün sonuna doğru çıktığı ikinci hac yolculuğunda ilk olarak Mısır’a uğradı ve buradaki ilim çevrelerini yakından tanıdı. Oradan Hicâz’a geçerek haccını tamamladı. Bu esnâda çeşitli siyasî ve ilmî temsilcilerle tanıştı. Hac dönüşü Şam’a geçti ve burada hayatı boyunca eserlerini okuyup yorumladığı İbnü’l-Arabî’nin kabrini ziyaret ederek kabrin civarında halvete girdi. Halveti esnasında İbnü’l-Arabî’nin rûhânî teveccühüne mazhar oldu. Bayrâmî Melâmîliğinin seçkin bir siması olarak gittiği bölgelerde kendi tarikatını yaydı ve bazı âlimlerden biat aldı. Nitekim dönemin tarihçisi Muhibbî, Hulâsatü’l-Eser’inde Bosnevî’nin bu coğrafyadan dört halifesi olduğunu kaydederek haklarında bilgi verir. Şam’dan sonra Konya’ya geçen Bosnevî, burada üstadı olarak gördüğü Sadreddin Konevî’nin kabrini ziyâret etti. Konya’dayken Mevlânâ Türbesi’nde de vakit geçirdi ve muhtemelen Mevlevîlerle ilişki kurdu. Bosnevî’nin “Rûmî” nisbesi taşıması bazı araştırmacılar tarafından Mevlevî olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Bosnevî Konya’da iken hastalanarak 1054/1644 yılında vefat etti. Vasiyeti üzerine üstadı Konevî’nin yanına defnedildi.
Öğretisi
Bosnevî, tasavvuf meselelerini anlatır ve yorumlarken İbnü’l-Arabî’yi ve onun velâyet görüşünü merkeze koyan perspektifin dışına çıkmaz. Osmanlı dönemi tasavvufî telifleri içerisinde dikkat çeken bir metin olarak Fusûs şerhi onun görüşleri için bir referans noktasıdır. Bu eseri dolayısıyla övgüye mazhar olan ve kendisine “Şârihu’l-Fusûs” lakabı verilen Bosnevî, şerhin mukaddimesinde vücûd mertebeleri başta olmak üzere nübüvvet ve velâyet, ilm-i zâhir ve ilm-i bâtın, insân-ı kâmil ve hakîkat-i Muhammediyye konularına ilişkin açıklamalarda bulunur. Bosnevî’nin bu eseri, gördüğü ilgi dolayısıyla bizzat müellif tarafından Arapça’ya da tercüme edilmiş, ayrıca Bosnevî Kasîde-i Tâiyye üzerine yazdığı şerhin mukaddimesinde benzer bir muhteva ortaya koymuştur. Vücûd mertebelerini konu alan risâlesiyle de kendinden önceki muhtevâya dikkate almış, böylelikle mevcut anlatımları bir basamak ileriye taşımıştır. Bu eserlerinin yanı sıra kaleme aldığı altmış kadar risâlede vahdet-i vücûdun sistemleşmesiyle gündeme gelen belli başlı kavramları ele alan Bosnevî pek çok tasavvuf konusuna değinerek meselâ Cüneyd-i Bağdâdî ve Sehl et-Tüsterî gibi sûfîlerin sözlerini yorumlamış, Müeyyedüddin el-Cendî gibi kendinden önceki Fusûs şârihlerinin bıraktığı soruları irdelemiş, Abdülkerim Cîlî’nin İbnü’l-Arabî’ye “ilmin mâluma tâbi olması” meselesinde getirdiği tenkitlere cevap vermiş, müstakil âyetler üzerine yazdığı tefsir risâlelerinde işârî yorumun imkanlarını kullanmıştır. Ayrıca ebeveyn-i resûlü konu alan bir risâle yazması ve Cebrâil’in temessülünün mahiyetine dâir farklı görüşleri değerlendirmesi onun dönem içindeki dinî tartışmalarla yakından ilgilendiğini göstermektedir. Bosnevî’nin telif tarzı bakımından çok yönlü kişiliği Mesnevî’ye dönük ilgisi ile de dikkat çeker. Yusuf Sîneçâk Dede’nin Mesnevî’den seçtiği beyitlerden oluşan Cezîre-i Mesnevî’yi manzum olarak Türkçe şerhetmesi ve müstakil bir Mesnevî beyti şerhi bulunması bunun göstergelerindendir.
Öne Çıkan Eserleri
- Tecelliyât-ı Arâisu’n-Nusûs fî Minassâti Hikemi’l-Fusûs: Bulak 1252/1837; Matbaa-i Âmire, İstanbul 1290/1873.
- Kurratü Ayni’ş-Şühûd ve Mir’âtü Arâisi Meâni’l-Gaybi ve’l-Cûd: thk. A. Ferid Mezîdî, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2010.
- Mir’âtü’l-Asfiyâ fî Sıfâti’l-Melâmetiyyeti’l-ahfiyâ: thk. A. Ferid Mezîdî, Dârü’l-Hakîka, Kahire 2007.
- Kurâ’r-Rûhiyyi’l-Memdûd li’l-Ezyâfi’l-Vâridîne min Merâtibi’l-Vücûd: Abdullah Kartal, "Abdullah Bosnevî ve Merâtib-i Vücûd ile İlgili Bir Risâlesi", Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniveristesi, İstanbul 1996.
İsim | Abdullah Bosnevî |
Tam İsim | Abdullah b. Muhammed er-Rûmî |
Kısa Tanıtım | Osmanlı Ekberî ve Melâmîlerinden Fusûs şârihi |
Yaşadığı Tarih | Miladi: 1584 - 1664 Hicri: 992 - 1075 |
Doğum Yeri | Bosna |
Ölüm Yeri | Konya |
Hocaları | Hasan Kabâdûz |
Etkilendikleri | Hasan Kabâdûz Sadreddin Konevî İbnü’l-Arabî Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî |
Ekolleri | Tasavvuf Ekberîlik |
Etkilendiği Ekoller | Ekberîlik |
Etkilediği Ekoller | Ekberîlik, Melâmetîlik |
- Abdullah Kartal, Abdullah Bosnevî ve Merâtib-i Vücûd ile İlgili Bir Risâlesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul 1996.
- Abdullah Kartal, “Bursa’da Bosnalı bir Melâmî: Abdullah Bosnevî Hayatı, Eserler ve Bir Kasidesi”, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 6 (1994), s. 297-311.
- Bekir Tatlı, “Fusûsu’l-Hikem Şârihi Abdullah-ı Bosnevî’ye Ait Bir Risâle: er-Risâle fî Temessüli Cibrîl”, Tasavvuf: İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, sy. 15 (2005), s. 301-310.