Gazze
Tarihi çok eskilere dayanan Gazze, Filistin’in güneybatısında bulunan, Gazze Şeridi’nin en büyük şehridir. Akdeniz kıyısının içerisinde kurulmuş olan şehir önemli ticaret yollarının üzerinde yer alması nedeniyle tarihinin büyük bir bölümünde Filistin için önemli bir merkez olmuştur. Tarih boyunca Filistin topraklarındaki idari birimlere bağlı kalan Gazze, ticari ilişkilerini daha çok Mısır’la geliştirmiştir. Suveyş Kanalı açılana kadar Mısır, Suriye ve Anadolu’dan gelen ticaret ve hac yollarının birleşme noktasında olmuş bu nedenle hareketli bir dönem yaşamıştır. Tarihi boyunca pek çok kez el değiştiren Gazze, Bizans döneminde de önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Aynı zamanda Mekkeli tüccarların da uğrak noktası olan şehir, Hz. Peygamber’in büyük dedesi Haşim b. Abdulmenat’ın ticaret için burada bulunduğu bir sırada vefat etmesi ve kabrinin burada yer alması sebebiyle bazı kaynaklarda Gazatü Haşim olarak geçmektedir. Nitekim Hz. Peygamber’in babası Abdullah’ında Gazze’ye gelen tüccarlar arasında olduğu Hz. Ömer’in servetinin esasında İslam öncesi Gazze’ye yaptığı ticari seyahatlere dayandığı rivayet edilir.
Bilinen en eski yerleşimin 5.000 yıla ulaştığı Gazze’nin İslam topraklarına geçişi Hz. Ebu Bekir'in hilafeti zamanındadır. İbn Havkal ve Makdisi eserlerinde Gazze’nin bereketli topraklarını, şehrin büyüklüğünü, zenginliğini, ulucamiinin güzelliğini anlatırlar. Uzun süre Müslümanların idaresinde kaldıktan sonra Haçlıların ilerleyişi sırasında Kudüs Kralı lll. Baldwin’in eline geçen Gazze, Hattin Savaşı’ndan sonra Selahaddin-i Eyyubi tarafından geri alındı ve tekrar Müslüman kimliğine kavuşturuldu. Moğolların 1258 yılında Bağdat’ı almasıyla İslam topraklarında ulaşabildikleri batıdaki en uç nokta Gazze oldu. Aynıcalut Savaşı’nda Memlükler Moğolları hezimete uğratınca şehir geri alındı ve Yavuz’un Mısır’ı fethine kadar da Memlüklerin idaresinde kaldı. Memlükler döneminde Gazze’de yoğun imar faaliyetleri yapıldı. Sultan I. Baybars burada imar faaliyetine girişmiş bu arada önemli bir kütüphane kurmuştur.
Kahire’nin emniyeti açısından önemli bir noktada duran Gazze, Refah üzerinden gelen haberlerin buradan Kerek, Dımaşk veya Safed gibi merkezlere ulaştırılmasında önemli rol üstlenmiştir. Osmanlı döneminde diğer Filistin şehirleri gibi Şam’a bağlı olan Gazze, Remle nahiyesiyle birlikte Yafa’nın kuzeyine kadar uzanan Gazze (bugünkü Tel Aviv’e kadar) sancağını oluşturuyordu. 1649 yılında Gazze’yi ziyaret eden Evliya Çelebi, “Bu sancak gayetü’l-gaye marnur ve abadandır” diyerek tanıttığı şehirde on bir cami, iki hamam ve 600 dükkânla 1300 ev bulunduğunu ve bu binaların taştan yapıldığını, sancağın yedi zeamet ve 107 tımarının olduğunu söylemektedir. Evliya Çelebi’den on yıl sonra şehre gelen Sayda’daki Fransız konsolosu Chevalier d’Arvieux Evliya Çelebi’yle benzer bilgiler verirken farklı olarak iki kilisenin varlığından bahsetmekte ve halkın Yunanca, Türkçe ve Arapça konuştuğunu söylemektedir. XVII. yüzyıl sonlarına doğru burayı gören Şeyh Abdülgani en-Nablusi şehirde o dönemde büyük bir canlılık yaşandığını söylemiş ve burayı etraflıca tanıtarak özellikle cami ve medreseleri hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir.
1869’da Süveyş Kanalı açılana dek Suriye ve Anadolu’dan gelen hacılar Gazze’ye gelerek Akabe’ye inip burada Mısır ve Kuzey Afrika hacıları ile buluştuktan sonra Kızıldeniz üzerinden Cidde’ye giderlerdi. Bu nedenle Gazze-Akabe yoluna “derb-i Gazze” denilmişti. Kanalın açılması ile Mısır ve Kuzey Afrika hacıları Gazze yolunu terk ettiler. Ticari hareketlilikte önemli bir düşüşe neden olan bu durum Gazzeli tüccarları olumsuz etkiledi.
Osmanlı döneminde zaman zaman ayaklanmalar ve isyanlara sahne olan Gazze, I. Dünya Savaşı’nda İngilizlerin Osmanlıyı yenmesiyle bazı geçici bölgesel hâkimiyetler dışında Filistin toprakları üzerindeki 400 yıllık Osmanlı hâkimiyeti sona erdi. 1917’den 1948’de İsrail’in kurulmasına kadar geçen dönemde Gazze İngiliz hâkimiyetinde kaldı. İngilizlerin nüfus politikası nedeniyle çok sayıda Yahudi göçmeninin gelmesi demografik yapıyı altüst etti. Yeni gelen Yahudi göçmenlerin iskân edilmesi için Araplar yerlerinden Gazze gibi şehirlere göçe zorlandı. 1948’de Gazze Mısır’a bağlandı. Aynı tarihte Emin El-Hüseyni başkanlığında Şam’da toplanan el-Lecnetü’l-Arabiyyetü’l-ulyâ li-Filistin, Kudüs şehri merkez olmak üzere bir Filistin devletinin kurulduğunu ve Gazze’nin geçici merkez kabul edildiğini açıkladı. Cumhurbaşkanlığına da Ahmed Hilmi Abdülbaki getirildi. Ancak Yahudi baskınları artarak devam etti. 1954 yılı başlarında Cemal Abdünnasır Gazzeli gençleri teşkilatlandırarak Fedayin Örgütü’nü kurdu ve İsrail’e vur kaç saldırıları düzenletmeye başladı. 1956’da Abdünnasır’ın Süveyş Kanalı’nı milleştirmesi İngilizlerin çıkarlarını tehlikeye attığı için İngiltere ve Fransa Mısır’a savaş açtı. İngiltere ve Fransa’nın yanında yer alarak Ortadoğu’da bir güç olduğunu göstermeye çalışan İsrail kuvvetleri de Gazze’ye girerek Fedayin Örgütü’nü dağıttılar. 1967 Savaşı’nda tekrar İsrail işgali altında kalan Gazze, 13 Eylül 1993’te imzalanan barış antlaşması uyarınca kurulmasına çalışılan bağımsız Filistin devletine bir ön hazırlık olarak gerçekleştirilen Filistin Milli Otoritesi (özerk yönetim) çerçevesinde işgalden kurtulsa da bugün İsrail’in uyguladığı ambargo ve abluka politikası nedeniyle ekonomik ve sosyal sıkıntıları artarak devam etmektedir.
Nüfusu yaklaşık olarak 450.000 civarında olan Gazze’nin ekonomisi büyük oranda tarıma dayalıdır. Bir Akdeniz şehri olması dolayısıyla Turunçgil üretimi şehirde birinci sıradadır. İsrail ablukası nedeniyle ekonomisi çökmüş durumda olan Gazze 6 gün savaşında İsrail’in limanı kapatması nedeniyle balıkçılık faaliyeti de geriledi. Ana tarım ürünleri çilek, narenciye, hurma, zeytin, çiçek ve değişik sebzelerdir. Su kirliliği Gazze çevresindeki çiftliklerde üretimin verimliliğini büyük oranda düşürmüştür. Tarihi yapılar bakımından zengin bir şehir olan Gazze’de otuz beş civarında cami ve mescidin bulunduğu kaynaklarda zikredilmektedir. Bunlar arasında kiliseden çevrilme Ulucami ile (el-Camiu’l-kebir) İbn Osman, İbn Mervan, el-Mahkemetü’l-Berdikiyye, Seyyid Haşim, Şeyh Zekeriyya, Aybeki ve Katibü’l-vilaye camileri bugüne ulaşan belli başlı yapılardır.
- Mustafa L. Bilge, “Gazze”, DİA, c. 13, 534-36.
- İsmail Ahmed Yagı, “Tarihu Medineti Gazze fi’l-‘ahdi’l-‘osmani (1516-1917)”, Mecelletü’t-tarihiyyeti’l ‘Arabiyye li’ddirasati’l’Osmaniyye, c. IX-X, Tunus: Zagvan 1994.
- Arif el-Arif, Tarihu Gazze, Advasüs-Selef, Riyad 1943; Abdülkerim Rafık, Gazze 1857-1861, Amman 1980.
- E. Rekhess, “The West Bank and the Gaza Strip”, Middle East Contemporary Survey, c. XV, Tel Aviv 1993.
- Mehmet Dalar, Gazze Savaşı: Filistin Direnişi, İsrail Yayılmacılığı ve Uluslararası Hukuk, Dora Yayınları, Bursa 2009.
- Jean-Pierre Filiu, Gaza: A History, London 2015.
- Cevat Mustafa, Sultan II. Abdülhamid Han’ın Gazze ve Filistin İradeleri, Beylik Yayınları, İstanbul 2015.
- Evliya Çelebi, Seyahatname, c. III, s. 128 vd.
- M. A. Meyer, History of The City of Gaza, New York 1907.
Atıf Bilgisi
Gazze. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/mekanlar/gazze/19

