Şâtıbî, Şâtıbî İbrahim b. Mûsâ b. M. el-Gırnâtî (790/1388) Kitâbü’l-Muvâfakāt

M. 1388
- A +

el-Muvâfakât çok yönlü bir âlim olan Endülüslü Ebû İshâk eş-Şâtıbî’nin (ö. 790/1388) eseridir. Şâtıbî eserine yoğun olarak ahkâmda gözetilen hikmet ve sırlardan bahsettiği için önce et-Taʿrîf bi-esrâri’t-teklîf ismini vermiştir. Bu isim içerik ve amacı daha iyi yansıtmaktadır. Ancak çokça istifade ettiği bir âlim rüyada kendisini elinde kitabı ile görmüş, ona ne ad verdiğini sorunca Şâtıbî de, “İbnü’l-Kâsım ile İmam Ebû Hanîfe’nin mezheplerini uzlaştırdığı için Kitâbü’l-Muvâfaḳât adını verdiğini” söylemiş. Bunun üzerine eserinin adını el-Muvâfakât olarak değiştirmiştir.

el-Muvâfakât klasik bir usûl kitabını andırmaz. Onun en belirgin özelliği, makâsıd-ı şerî‘aya kendisinden önce hiç olmadığı kadar geniş yer ayırmış olması, temellendirmesi ve alanının en mutena eseri olma özelliği kazanmasıdır.

Şâtıbî, telifte yöntem olarak istikrayı esas almıştır. Ona göre fıkhın, sağlam esaslar (usûl) üzerine kurulmuş olması gerekir. Dolayısıyla fıkıh usûlü katî olmalıdır, bu konuda zannî bilgi yeterli değildir. Fıkhın esaslarının sağlam olabilmesi, aklî prensiplere ve şeriatın küllî esaslarına dayalı olmasıyla ancak sağlanabilir. Şeriatın küllî esaslarını ortaya koymanın yolu ise büyük ölçüde istikrâ (tümevarım) yöntemidir.

Şâtıbî, cüzîlerden hareketle küllîye/asıllara ulaşılınca işin bitmeyeceği, aksine elde edilen küllîler ışığında cüzîlerin yeniden değerlendirilmesi ve ilgili olduğu alanda delil olarak kullanılması gerektiği inancındadır. Zaten fıkıh da hükümleri şerî tafsili delillerinden çıkarmaktır. O, küllî esası göz ardı ederek cüzîye yapışan kimsenin hata ettiği gibi, cüzîye aldırmaksızın küllî prensipten hareketle hükme ulaşmak isteyen kimsenin de hata etmiş olacağını belirtir ve içtihattaki başarının sırını işte bu dengede arar.

Müellif, kitabını ilim taliplerinin taassuptan kurtulabilmesi, İslâm’a bir din olarak bütüncül bakabilmesi, şerî ilimlerde zirveye ulaşabilmesi, hayatın her alanını kucaklayan bir din anlayışının nasıl elde edilebileceğini ve dinin bir sıradüzeni içinde her şeyi nasıl kendi yerine koyduğunu görebilmesi ve bütün bunlardan hikmetli sonuçlar elde edebilmesi amacıyla yazmıştır. Müellif, yeni bir İslâm ilimleri inşası yerine, daha çok mevcut olanı anlama ve koruma güdüsüyle hareket eder. Ancak onun usule getirdiği yöntem, yaklaşım ve açılım yeni bir inşa için de kullanılabilecek özelliktedir. Nitekim günümüzde onun bu amaçla kullanıldığı ve hatta istismar edildiği de görülmektedir.

el-Muvâfakât, yazıldıktan sonra asırlar boyu ihmale uğramış son bir iki asır içinde ise yıldızı birden parlamış ve “Şeyhu’l-Makâsıd” olarak anılamaya başlamıştır. Günümüzde yapılan İslâmî çalışmalarda ona atıf yapmak itibar kazandırır olmuştur.

el-Muvâfakât beş kısımdan oluşmaktadır: I. Maksada ulaşabilmek için gerekli olan ilmî mukaddimeler;  II. Hükümler ve ilgili bahisler; III. Şer’î maksatlar ve bunlarla ilgili hükümler;

IV. Şer’î deliller, V. İctihâd, taklîd, teâruz, tercih, fetva gibi konular. Kitabın en önemli içeriğini oluşturan Makâsıd bölümü önce Şâri’in maksatları ve mükellefin maksatları şeklinde iki kısma ayrılır ve işlenir. Şâri’in maksatları bölümünde Şâtıbî ilk olarak Şâri’in şeriat koymadaki temel amacının insanların mesâlihinin gerçekleştirilmesi olduğunu ortaya koyar; sonra mesâlihi zarûriyyât, hâciyât ve tahsîniyyât şeklinde bir tasnife tâbi tutar ve bunlar arasındaki alakayı işler.  İkinci olarak hükümleri kavratma maksadı ve anlaşılabilirlik sorunu üzerinde durur. Üçüncü olarak yükümlü kılma maksadı ve yürürlük sorunu üzerinde durur. Dördüncü olarak da insanın yükümlülük altına sokulmasındaki Şâri’in maksadını ele alır. Mükellefin maksatlarına ayırdığı ikinci bölümde ise Şâtıbî, kulun bir fiili işlediği sıradaki niyetiyle Şâri’in o fiile bağladığı hükmün maksadının örtüşüp örtüşmediği ve her bir ihtimale göre ne gibi sonuçların doğacağı konularını ele alır.

Abdullah Dıraz tarafından yapılan dört ciltlik neşri (Kahire, ty.) el-Muvâfakât’ın daha muteber yayını olarak kabul edilmektedir. Mehmet Erdoğan tarafından yapılan Türkçe tercümede bu neşir esas alınmıştır. Reysûnî (Riyad 1412/1992) ve Geylânî’nin (Dımaşk 2000) çalışmalarında yapılan atıflarda da bu baskı kullanılmıştır.

 

Mehmet Erdoğan

Atıf Bilgisi

Şâtıbî, Şâtıbî İbrahim b. Mûsâ b. M. el-Gırnâtî (790/1388) Kitâbü’l-Muvâfakāt. İslam Düşünce Atlası, https://islamdusunceatlasi.org/booksmap/satibi-ibrahim-b.-musa-b.-m.-el-girnati-7901388-kitabul-muvafakt/2452