Katkıda bulunduğu maddeler
Kasabbaşızâde İbrahim Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyûn’un hendese hocalarından ve defterdar olan Kasabbaşızâde, rûhu yine felsefî geleneğe uygun bir şekilde bedenden ayrı mücerred bir cevher olarak görmektedir. Ona göre kişi öldükten sonra rûh idrâk fiiline devam etmekte, hattâ bu şekilde hayatta olan kişilerle irtibata geçebilmektedir...
Allâme el-Hillî Hillî, Şia anlayışında ilmî bakımdan en üstün kabul edilen kişiler için kullanılan “âyetullah” ünvanına sahip ilk kişidir. Hillî, birçok ilim dalında eser verecek yetkinliğe sahip olan ve bu sebeple “allâme” lâkabıyla anılan bir âlim olmakla beraber, onun asıl yetkinliği fıkıh ve kelâmdadır...
Mehmed Şah Fenârî Mehmed Şah Fenârî, dilbilgisi, belâğat, fıkıh usûlü, ferâiz, hikmet, kelâm, tefsir ve ilimler tasnîfine dair eserler kaleme almıştır. Onun ilimler tasnifine dair Enmûzecü’l-ʻulûm isimli eseri, ilimler tasnifi tarihinde önemli bir yere sahiptir...
Sadrüşşerîa Sadrüşşerîa, Hanefî-Mâturîdî ekolünün önde gelen isimlerinden kabul edilir. Ancak kelâm ve usûl meselelerini tartışırken yöntem itibariyle Fahrüddin er-Râzî ekolünün yöntemini kullanmıştır. Kelâm eserlerinde filozoflara ve Mutezile ekolüne yönelik eleştirileri olduğu kadar, Eşʻarî kelâmına da eleştirileri mevcuttur...
İbnü’n-Nefîs XIII. yy.’da yaşamış, küçük kan dolaşımını keşfeden hekim ve düşünür olan İbnü’n-Nefîs, İbn Tufeyl’in Hayy b. Yakzân isimli felsefî hikâyesine karşılık olarak Fâzıl b. Nâtık ismiyle meşhur olan aynı tarzda bir eser kaleme almış ve filozofların nübüvvet, şeriat ve ahiret anlayışlarına karşı bir reddiye ortaya koymaya çalışmıştır...