Çifte Medrese

(-641/0)
- A +

 

Çifte Medrese adıyla da bilinen Gevher Nesibe Darüşşifası ve Gıyasiye Tıp Medresesi Kayseri ilindeki en önemli Selçuklu eserlerinden biridir ve I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında kız kardeşi Gevher Nesibe Sultan için H.602/M.1205 yılında inşa edilmiştir. Yapının mimarı hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Halk arasında Çifte Medrese adıyla da anılan yapı grubu bir adet medrese ve şifahaneden oluşmaktadır. Medrese açık avlulu ve dört eyvanlı bir plana sahip olup doğu eyvanının bitişiğinde Gevher Nesibe Sultan’ın kümbeti bulunur. Yine Şifahane de medreseye benzer biçimde dört eyvanlı olarak yapılmıştır. Medrese avlusu etrafında yer alan odalar herhangi bir düzen gözetmeksizin planlanmıştır. Mukarnaslı kavsarası, geometrik bordürleri, gülbezekleri şifahanenin taç kapısı yapı unsurları arasında öne çıkmaktadır. Taç kapıda yer alan ejder motifi ile sağdaki mihrabiye üzerinde yer alan aslan figürü Orta Asya geleneklerinin devamıdır (Karpuz, 2001). 

Darüşşifa ve medrese Selçuklu dönemi eserleri arasında en güzel ve zarif örneklerden birini oluşturmaktadır. Medrese cephelerinin görkemi ve iç bölmelerinin zenginliği Ürgüp menşeili sert ve gri renkli taşlarla desteklenmiştir. Darüşşifa ile medresenin giriş kapıları ayrıdır, bununla beraber iki birim arasında erişimi sağlayan bir koridor mevcuttur. Mimari açıdan değerlendirildiğinde hem darüşşifa hem de medrese tek katlı yapılardır ve binalar arasında tek bir duvarın olması planın bütün olarak yapıldığını ve darüşşifa ile medresenin aynı zamanda inşa edildiği fikrini güçlendirmektedir (Kuran, 1969; Köker, 1992).

Medresenin taç kapısı tamirler sırasında orijinal halini kaybetmiştir. Darüşşifanın taç kapısı ise yapının en gösterişli kısmını oluşturmaktadır. Farklı dönemlerde geçirdiği hasarlara rağmen, taç kapının çevresi enli bir silme ile geometrik şekilleri de içine alan şeritle çevrelenmiştir. Mukarnaslar ile sivri kemer taç kapıyı farklılaştıran diğer unsurlar arasındadır. Sivri kemer örgüsünün yüzeylerine farklı nakışlı ve dairevi madalyonlar kazılmış, kitabenin üstüne ise arabesk etkisi görülen üç büyük yuvarlak madalyon konulmuştur (Edhem, 1982).

Hem medrese hem de şifahane geçirdiği restorasyonlarla epey değişikliğe uğramıştır. Yapının süslemeleri söz konusu olduğunda hem geometrik hem de bitkisel süslemelerin bir arada kullanıldığı görülmektedir. Buna ek olarak aslan kabartmaları ve yılan motiflerinden oluşan hayvan figürleri de yapıda kullanılmıştır. Bu tür yılan motifleri Halep Ergun Kâmil Darüşşifası, 1219-1239 yılları arasında inşa edilen Konya hastaneleri, Divriği, Çankırı ve Kastamonu Darüşşifası gibi sağlık yapılarının bir çoğunda da yer almaktadır. Günümüzde Darüşşifanın vakfiyesi hakkında herhangi bir bilgi yoktur. 1500 ve 1584 yıllarındaki tahrir defterlerinde ise Darüşşifa ve Gıyasiye Medresesinin vakıfları ve görevlileri yazılıdır (Kuru, 1998).

Medrese bölümü 68X42 ebadında ve 2800 m2’dir ve büyük bir dershane ile 9 odayı ihtiva etmektedir. Medrese Gevher Nesibe hanımın vefatından sonra onun vasiyeti üzerine yapılmış, inşa sırasında ise Gevher Nesibe hanımın türbesi de yapı grubu içine dahil edilmiştir. Türbenin alt kısmında Gevher Nesibe hanımın sandukası bulunmakta, üst tarafta ise zarif bir mescit yer almaktadır. Medresenin tıphane bölümünden şifahane bölümüne geçiş dar bir koridor vasıtasıyla sağlanmakta olup bu kısımda bir büyük üç küçük eyvan ile 16 oda sıralanmıştır. Medresenin kuzey/batı köşesinde bir koridorla geçilen üç müstakil oda daha bulunmaktadır ve bu odaların üst düzey devlet adamlarının tedavisine yönelik olarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Gevher Nesibe Şifahanesi ve Gıyasiye Tıp Medresesi’nin inşa edildiği dönemde oldukça şöhretli bir yapı olmasının en önemli nedeni medresenin ruh hastaları için yapılmış özel bir bölüm içermesidir. Ruh hastaları için yapılan ve tımarhane adı verilen bu kısım 18 odadan müteşekkildir. Medresenin Gevher Nesibe Türbesine ek olarak özel bir hamamının da olması bu yapılar grubunu birbirleriyle ilişkili kılmakta ve böylece özgün bir tıp kompleksi ortaya çıkmaktadır. Resmi kayıtlara göre medrese ve şifahane 1890 yılların başına kadar hizmet vermiş, 1960-70 yılları arasında ise bugünkü halini alan son tamiri yapılarak tıp tarihi enstitüsüne dönüştürülmüştür. Günümüzde tıp müzesi olarak hizmet vermektedir (Subaşı, 1998).

Sonuç olarak Gevher Nesibe Darüşşifası ve Gıyasiye Tıp Medresesi tıp eğitimin ve uygulamasının yan yana yapılar halinde fonksiyon kazandırıldığı günümüze kadar gelebilen tek örneği olmaktadır. Dört eyvanlı plan şemasını hem darüşşifa hem de medrese kısmında tam olarak yaşatmasıyla da Anadolu’da tek olan bu yapı topluluğu Türk mimarlık ve tıp tarihinin önemli eserlerinden biridir (Kuru, 1998).

  • Halil Edhem. Kayseri Şehri Selçuklu Tarihinden Bir Bölüm. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1982.
  • Haşim Karpuz. Anadolu Selçuklu Mimarisi. Konya: Selçuk Üniversitesi Yaşatma ve Geliştirme Vakfı, 2001.
  • Ahmet Hulusi Köker. Selçuklular Devrinde Kültür ve Medeniyet. Kayseri: Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü, Yayın No:13. 1992.
  • Abdullah Kuran. Anadolu Medreseleri. Ankara: Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, 1969.
  • Alev Çakmakoğlu Kuru. Fetihten Osmanlı Devrine Kadar Kayseri’de Türk Devri Mimarisi. Ankara:  İlköz Matbaası, 1998.
  • Muhsin İlyas Subaşı. Dünden Bugüne Kayseri. Kayseri: Geçit Yayınevi, 1998.