Sadreddin Konevî (673/1274), Miftâhu’l-gayb

M. 1274
- A +

Tam adı Miftâḥu gaybi’l-cemʿi ve’l-vücûd fi’l-keşfi ve’ş-şühûd olup Sadreddin Konevî’nin (ö. 673/1274) teorik tasavvufun ana meselelerini ele aldığı eserdir. Daha çok Miftâhu’l-Gayb olarak bilinir. Eserin yazım tarihi ve yeri belirsizdir. Kitabın yazılış amacının tasavvuf ilminin metafizikleşme iddiasının nazarî temellerini açıklama girişimine katkı sağlamak olduğu söylenebilir.


Konevî’nin vahdet-i vücûd doktrinine bağlı olarak yazdığı Miftâhu’l-Gayb bir mukaddime ve giriş, eserin ana omurgasını oluşturan on bir bölüm ile bir hâtimeden meydana gelir. Müellif eserinin mukaddime ve girişinde daha önceki tasavvuf literatüründe eşine pek rastlanmayan bir üslupla tasavvufu metafizik olarak kabul eder ve onu ilm-i ilâhî olarak niteleyerek bu ilmin konusu, ilkeleri, meseleleri ve bu bağlamda tasavvufî tecrübede esas alınması gereken ölçüyü açıklar. Bu tavrıyla müellif, tasavvufun artık teşekkülünü tamamlamış ve metafizik iddialarını temellendirmiş sistematik bir ilim olduğunu göstermeyi hedefler. Eserin ana omurgasını oluşturan on bir bölümde ise Tanrı-âlem ilişkisinin doğası ele alınır ve bu konudaki ana ilke olan vahdet-i vücûd doktrinine bağlı olarak bir kozmoloji tasavvuru inşa edilir. Bu bağlamda vahdet-i vücûdun en önemli problemi olan birlik-çokluk ilişkisi ilk yaratılandan maddî âleme dek bütün mevcûdâtın Tanrı’nın zâtından zuhûrunun keyfiyetinin açıklanmasıyla varlık mertebeleri teorisi çerçevesinde çözümlenir. Yine bu on bir bölümlük kısımda kulun Tanrı’ya ulaşmasının ve Tanrı’nın da insan dünyası ile ilişkisinin doğası ele alınır. Eserin son bölümü Konevî’nin tasavvuf antropolojisinin ana ilkelerini incelediği kısımdır. Bu kısımda müellif insanın hakikatinin ne olduğu, nereden, nerede ve niçin var olduğu, onu kimin var ettiği, bu âleme gelişindeki gayenin ne olduğu, nereye gideceği, ilk ve aslî irade açısından onunla neyin amaçlandığı, mânâ olarak onda neyin bulunduğu, ilâhî ve kevnî nüshaların mütekabiliyeti gibi insan felsefesinin ana problemlerine değinir.


Miftâhu’l-Gayb, nazarî tasavvuf literatürünün en önemli kaynak eserlerindendir. Nitekim sonraki devirlerde nazarî tasavvuf geleneğine ait birçok eserde onun izlerini görmek mümkündür. Bununla birlikte İran, Orta Asya, Hindistan, Anadolu gibi İslâm skolastiğinin nüfûz havzalarında eserin etkisi daha güçlü hissedilirken Arapça konuşulan coğrafyalarda hemen hemen hiç varlık göstermemiştir. Eserin şerhlerinin büyük çoğunluğunun bu havzalara bağlı yazarlara ait olması ya da bu havzalarda yetişen entelektüellerin eserden iktibaslar yapmaları bu durumu desteklemektedir. Miftâhu’l-Gayb üzerine yapılan şerhlerin içinde en önemlisi Molla Fenârî’ye ait şerh olup diğer şerhlerin şu veya bu şekilde onu referans aldıkları görülür.


Miftâhu’l-Gayb iki defa İran’da neşredilmiştir. Her iki neşirde de eser Molla Fenârî’ye ait şerh ile birlikte basılmıştır. Bu neşirlerden Muhammed Hâcevî’ye ait olanı dikkate değerdir. Ayrıca eserin Türkçe’ye ve Farsça’ya tam tercümesi yapılmış olup kısmî bir Fransızca tercümesi de mevcuttur.

Muhammed Bedirhan