Ali b. Osman el-Hücvîrî (ö. 465/1072), Keşfü’l-mahcûb

M. 1072
- A +

Ali b. Osman el-Hücviri (ö. 465/1072) tarafından yazılan, günümüze ulaşmış ilk kapsamlı Farsça tasavvuf kitabıdır. Ebû Sa‘îd isimli bir talebesinin tasavvuf yolunun esasları hakkında soru sorması üzerine Hücvîrî, tasavvufun temel meselelerini ve tarihsel gelişimini içeren bu eserini, Lahor’da esir olarak bulunduğu 435/1043 civarında yazmaya başlamıştır. Çeşitli tashih, ekleme ve yeniden yazımlarla hayatının sonuna kadar kitap üzerinde çalışmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Kitabın amacı, zaman içerisinde tasavvufta yaşanan bozulmalara dikkat çekmek ve onun hakiki ve sahih yönünü gün yüzüne çıkarmaktır.

Keşfü’l-mahcûb, çeşitli konu başlıklarını içeren geniş bir mukaddime ve iki temel kısımdan oluşmaktadır. Mukaddimede bilginin ispatı (sûfîlerin sofistlerden ayrıştırılması), fakirlik hakkındaki görüş ayrılıkları, tasavvuf kelimesinin tanımları, hırka giyme ve melamet konusu gibi meseleler ele alınmaktadır. Birinci kısımda Hz. Ebû Bekir’den başlayarak Râşid halifeleri, Ehl-i beyt neslinden imamları, ashâb-ı Suffe’yi, sahâbe ve tâbiûn neslinden başka bazı isimleri tasavvuf anlayışının öncüleri olarak anlatır. Daha sonra Habîb el-Acemî’den (ö. 130/747) başlayarak kendi zamanına kadar yaşamış meşhur zâhid ve sûfîlerin kısa hal tercümelerine yer verir. Ardından, kendisinden önce hiçbir tasavvuf yazarının yapmadığı şekilde, sahih ve bâtıl tasavvuf fırkalarını ele alır. Her birini tasavvufun meşhur simalarına atfettiği Muhâsibiyye, Kassâriyye (Melâmetiyye), Tayfûriyye, Cüneydiyye, Nûriyye, Sehliyye, Hakîmiyye, Harrâziyye, Hafîfiyye, Seyyâriyye, Hallâciyye ve Hulmâniyye fırkalarını, tasavvufun bazı temel kavramları eşliğinde değerlendiren Hücvîrî, son iki fırka dışındakilerin makbul ve müspet olduğunu vurgular. Kitabın ikinci kısmı keşfü’l-hicâb (perdenin açılması) başlığı taşıyan on bir bölüm halinde yazılmıştır. Sırasıyla marifet, tevhid, iman, temizlik ve tevbe, namaz ve muhabbet, zekât ve cömertlik, oruç ve açlık, hac ve müşahede konularını kapsayan ilk sekiz bölümde temel dinî ibadetler, tasavvufî uygulamalar ya da manevi mevhibelerle birlikte ele alınarak işlenmiştir. Geriye kalan bölümler, hem sûfîlerin sohbet, seyahat, evlilik, sema‘ ve giyim-kuşam gibi konulardaki âdâbına hem de tasavvufî haller ve makamların izah edilmesine tahsis edilmiştir.

Keşfü’l-mahcûb, klasik dönemde sûfîleri ilgilendiren neredeyse bütün konu ve sorunları Cüneyd-i Bağdâdî çizgisindeki tasavvuf anlayışının bakış açısıyla değerlendiren bir eserdir. Ehl-i sünnet kelâmının bilhassa Eş‘arî kanadını dikkate alan çözümleme ve gerekçelendirmeler, başka hiçbir tasavvuf eserinde olmadığı kadar hâkimdir. Bu ve başka pek çok yönüyle Keşfü’l-mahcûb, klasik dönemde tarihçilik ve nazariyat yönü en güçlü olan tasavvuf kitabı kabul edilebilir.

Bu kitap üzerinde herhangi bir şerh, haşiye ya da ihtisar çalışması bilinmemektedir. Geçtiğimiz yüzyılda Lahor’da birkaç defa basılan eser, Rus oryantalist Valentin Jukovski tarafından çok sayıda nüsha karşılaştırılarak tahkik edilmiştir (Leningrad 1926). İngilizce, Arapça, Urduca ve Türkçe tercümeleri bulunan eser, son olarak Mahmud Âbidî tarafından tahkik edilmiştir (Tahran 2006). 

Hacı Bayram Başer