Gazzâlî (ö. 505/1111), el-İktisâd fi’l-İ‘tikâd

M. 1111
- A +

İslâm düşüncesinin en etkili isimlerinden olan Gazzâlî (ö. 505/1111) bid‘at ve dalâletleri reddetmek ve şüpheleri gidermek için iki farklı tabakaya hitap eden eserler yazdığını söyler. Bu doğrultuda, Ehl-i Sünnet akîdesini Kavâidü’l-Akâid’de özetlemiş, akîdenin tetkike dayanan kısmını ise el-İktisâd fi’l-i‘tikâd adlı eserinde incelemiştir. Bu sebeple o, akîdenin tartışmalı ve muğlak meselelerini anlamak için kelâm metoduna daha yakın olan el-İktisâd’a yönlendirmektedir. Zira bu eserde geçen deliller, itikâdî hastalıkları iyileştirecek ilaçlar mesabesindedir ve bunu uygulayan doktorun/kelâmcının yetenekli, sağlam görüşlü ve keskin zekâlı olmasını gerektirir.

Gazzâlî eserin girişinde kelâm yönteminin tatbiki bakımından insanları dört gruba ayırır. İlk grubu oluşturan avamı kendi haline bırakıp kelâmdan uzak tutmak, ikinci grupta yer alan ve gerçeği kabulden uzak kâfir ve bid‘atçileri ise zorla yola getirmek gerekir. Üçüncü grupta ise taklitle inansalar da fıtraten zeki ve sorunlara karşı duyarlı insanlar vardır. Onları da cedele ya da ileri derece delillere başvurarak değil, yumuşak sözlerle ikna etmelidir. Son grupta ise zekilerden oluşan itikadî hastalar yer alır ki, bunlara da dikkatli ve iyi davranılmalıdır. Gazzâlî’nin el-İktisâd’da ortaya konan yöntemin son iki grubu hedeflediğini söylemesi eserin pedagojik bir hedefi olduğunu da ifade etmektedir.

Akâidle ilgili hususlarda orta yola (iktisâd) bağlılığın ve aşırılıktan kaçınmanın ehemmiyetini vurgulayan Gazzâlî, itikâdî konuları en kapsamlı ve sistematik biçimde İktisâd’da ele almıştır. Bu sebeple girişte Haşviyye’nin ifrata, Mu‘tezile ve filozofların tefrite varan görüşleri arasında, itikatta orta ve güvenilir yolu göstermeyi amaçladığını belirtir. Ayrıca, temel akîde ve kâideler dışında, gereksiz ve fuzûlî bahislere girmediğini ve herkesin anlayabileceği açık meseleleri ortaya koymakla yetindiğini dile getirir. Ona göre el-İktisâd’ın amacı, başta âlemin yaratılışı olmak üzere tüm konuları yapıcı bir tarzda ele almaktır. Burada verilen bilgiler, kelâmdan kâfi miktarı öğrenmek isteyen kişiler ile mutaassıp bid‘atçilere cevap için yeterlidir.

Ehl-i Sünnet kelâmının önemli bir kaynağı olsa da geçmişte yeterince rağbet görmeyen bu orta ölçekli kelâm eserinde Gazzâlî, Eş’arî mezhebinin ilkelerine tamamen bağlıdır. Birçok mevzuda meseleyi lehte ve aleyhte görüşlerle naklettikten sonra en doğru görüşün orta yola bağlı olan Ehl-i Sünnete ait olduğunu belirtir. Girişte eserde yer verdiği yöntemleri sıralarken en başta sebr ve taksîme yer vermesi ilk dönemde yaygın kullanılan şahidin gâibe kıyası ilkesinden bir kopuşa işaret eder. Eserde bu metodik değişimi imleyen çok sayıda örnek vardır ve el-İktisâd, Gazzâlî’nin belirlediği mantık kurallarının itikadî konulara uygulandığı ilk Sünnî eserlerden biri olarak da görülebilir. Gazzâlî kronolojisi üzerine yapılan araştırmalarda, eserin bir geçiş dönemi olarak görülen hicrî 488-490 yılları arasında, Tehâfüt ile İhyâ arasında yazıldığı belirtilmiştir. Tehâfüt’te filozoflara karşı kelâmın savunmacı yönünü sert biçimde uygulayan Gazzâlî, burada ise savunduğu esasları temellendirerek tutarlı bir bütünlük kazandırmıştır.

İktisâd, önsöz ve hazırlık konumunda dört giriş (temhîd) ile maksad ve gaye konumunda dört bölümden (kutb) oluşur. Girişte kelâmın önemi, dinî ilimler içindeki yeri ile kitapta ortaya konulan yöntemler açıklanmıştır. İlk üç bölüm eserin omurgasını oluşturan ulûhiyeti; zâtullah, sıfâtullah ve ef’âlullah sırasıyla incelemiştir. İlâhî zâtı ele alan bölümde hudûs delilinin ardından, literatürde zâtî/tenzîhî sıfatlar olarak bilinen kavramlar incelemiş ve ayrıca rü’yetullah bahsine de yer verilmiştir. İkinci bölümün ilk kısmında sübûtî sıfatlar ikinci kısmında ise sıfatların hükümleri üzerinde ayrıntılı biçimde durulmuştur. İlahî fiillere tahsis edilen üçüncü bölümde ise kâdir-i muhtâr tanrı anlayışı merkezinde, Mu‘tezile’nin vücûb ale’llah fikri çeşitli alt başlıklar üzerinden eleştirilmektedir. Dördüncü ve son bölümde ise nübüvvet ve âhirete ilâve olarak imâmet ve tekfire yer verilmiş ve böylece klasik kelâm eserleri şeması tamam edilmiştir. 

Osman Demir