Fahreddin er-Râzî’nin (ö. 606/1210), El-Mebâhisü’l-meşrikıyye

M. 1179
- A +

Fahreddin er-Râzî’nin (ö. 606/1210) İbn Sînâ felsefesini özetleyip eleştirdiği ansiklopedik eseridir. Adından da anlaşılacağı üzere el-Mebâhis, meşrıkî felsefeyi yani İbn Sînâ felsefesini onun eş-Şifâ adlı eseri üzerinden inceler. Râzî eseri, Hârizmlilerin vezirlerinden Ebü’l-Meâlî Süheyl b. Azîz el-Müstevfî için 574-575 (1178-1179) yılları arasında yaklaşık otuz üç yaşında iken telif etmiştir.

Râzî’nin bu eseri bir yandan İbn Sînâ düşüncesinin daha iyi ve özet bir şekilde ifade edilmesi imkanlarını araştırırken bir yandan da açıklama gücünü ve iç tutarlılığını test edecek soruları sorarak ilgili felsefenin eksik, tutarsız ve temelsiz yönlerini göstermek ister. Dolayısıyla Râzî’nin bu eseri basit bir nakletme ve basit bir anlama çabası değildir. Eser bu yönüyle de Râzî’nin İbn Sînâ’ya ait fikirlerden hangisine hangi bağlamda ilgi duyduğunu ve onları müteahhir düşüncenin temel tartışma konuları haline getirdiğini de gösterir. el-Mebâhis, eş-Şifâ’nın mantık ve matematik dışında kalan bütün kitaplarını kendi içinde yeni bir organizasyonla baştan sona ele alır. Böylece el-Mebâhis meseleleri ele alma biçimiyle müteahhir dönemin felsefe ve kelam kitaplarının muhteva tertibini kökten değiştirir. Bu muhtevayı şöyle göstermek mümkündür:

Birinci kitap teoloji kısmı hariç, metafiziğin ilkeler ve ontolojik meselelerini araştıran ve bütün felsefî ilimleri ilgilendiren genel konuların (el-umûru’l-âmme) tahliliyle başlar. Bu ontolojik kavramlar varlık, yokluk, mahiyet, birlik, çokluk, zorunluluk, imkân, imkânsızlık, kıdem ve hudûstur.

İkinci kitap mümkünlerin taksimini içerir ve bu da cevher ve arazı konu alan kısımdır. Esasen tabîiyyât ve riyâziyyât ilimlerinin tümü mümkün varlıklarla ilgili olmak bakımından bu kısımda ele alınır. Mukaddimeler kategorilerin genel hükümlerini, cevher ve arazın ortak konularını içerir. İkinci kitabın birinci fenni araz kategorilerinin ilki olan niceliği ele alır. Burada sonlu, sonsuz, çizgi, satıh ve cisim, mekânın gerçekliği, yönler, merkez, muhit tetkik edilir. İkinci kitabın ikinci fenni araz kategorilerinin ikincisi niteliği ele alır. Niteliklere ilişkin mukaddimeden sonra birinci kısımda algılanan nitelikler (mahsûsât) incelenir. Bunlar dokunmayla, görmeyle, işitmeyle, koklamayla ve tatma ile algılanan niteliklerdir. İkinci kısımda güç ve güçsüzlük, üçüncü kısımda ilim irade, kudret, istek, nefret, ahlâk vb. canlılara ait nitelikler ve son kısımda da niceliklerin nitelikleri ele alınır. İkinci kitabın üçüncü fenni ise nispet kategorilerini inceler ki bunlar da izafet, durum, nerede, ne zaman, sahiplik, etki ve edilgi kategorileridir.

İkinci kitabın dördüncü fenni etki kategorisiyle ilgili olarak illet ve malûlü ele alır ki burada da fâil, maddî, sûrî ve gâî illetler incelenir. İkinci kitabın beşinci fenni ise edilgi kategorisiyle ilgili olarak hareket ve onunla birlikte zamanı içerir. İkinci kitabın devamı ise cevheri konu edinir. Cevher kitabı üç kısma ayrılmıştır. Birincisi basit ve bileşik cisimleri, cisimlerdeki etki ve edilgileri, cansız varlıklardaki oluşları, unsurları vb. içeren cisimler kısmı; ikincisi nefs, üçüncüsü akıl kısmıdır.

Üçüncü kitap ise ilâhiyyât bölümünü içerir. Burada ise zorunlu varlığın ispatı, isim, sıfat ve fiilleri ele alınır ve ek bir bölüm olarak nübüvvet bulunur.

Râzî el-Mebâhisü’l-meşrıkiyye’de Fârâbî’nin alet ilimleri (lisan ve mantık), nazarî ilimler (tabîiyyât, riyâziyyât ve ilâhiyyât), pratik ilimler (siyaset, ahlâk, ev idaresi, kelam, fıkıh) şeklindeki sınıflamasını; İbn Sînâ’nın mantık, nazarî ilimler: tabîiyyât, riyâziyyât ve ilâhiyyât ve amelî ilimler şeklindeki temel tasnifini; ayrıca erken dönem kelam eserlerindeki nazariyyât, ilâhiyyât, nübüvvet ve sem‘iyyât şeklindeki konu tertibini terk eder. Bunun yerine hem filozofların hem de kelamcıların varlık bölümlemelerini dikkate alarak yeni bir tertip oluşturur. Dolayısıyla kelam ve felsefenin bütün meselelerini bir arada incelemeyi mümkün kılan bir sistem geliştirir. Bu tertip anlamıyla eserin bütün bölümleri kendi içinde bir orijinallik barındırsa da ontolojik kavramları (el-umûrü’l-âmme) ilk defa derli toplu ele alması itibariyle de çığır açıcıdır. Sonuç itibariyle Râzî’nin el-Mebâhisü’l-meşrikıyye’si hem İbn Sînâ felsefesinin bir özeti, hem bir eleştirisi olması itibariyle özgün olduğu gibi konu düzeni itibariyle de müteahhirîn dönemin tamamını etkileyen bir sistem inşa etmiş olur.

Eşref Altaş