İbnü’l-Arabî (638/1240), El-Futûhâtu’l-Mekkiyye

M. 1240
- A +

İbnü’l-Arabî’nin tasavvufî dünya görüşünü ayrıntılı bir biçimde açıklayan tasavvuf ansiklopedisi mâhiyetindeki eserdir. Kısaca Futûhât ya da el-Futûhâtu’l-Mekkiyye olarak tanınan eserin tam adı el-Fütûḥâtü’l-Mekkiyye fî maʿrifeti’l-esrâri’l-mâlikiyye ve’l-mülkiyye’dir. İbnü’l-Arabî Futûhât’ın yazımına 1201 yılında Mekke’de gördüğü bir müşâhede sonucu başlamıştır. Eserin yazımı otuz yıl sürmüş bu süre zarfında müellif Anadolu, Irak ve Suriye bölgelerinde bulunmuş, müellif eserini 1231 yılında yine Mekke’de tamamlamıştır.

Eserin bütünü dikkate alındığında İbnü’l-Arabî’nin Futûhât’ı yazmaktaki amacının Muhammedî velâyetin hâtemi olan kişinin din ve dünya görüşünü açıklamak olduğu söylenebilir. Futûhât altı ana fasıldan ve bu fasılların içeriğini oluşturan beş yüz altmış bâbdan meydana gelir. İlk fasıl olan Mârifetler Faslı’ında müellif kendi kozmolojisinin ana unsurlarını, tasavvufî bilgi tasavvurun bazı ilkelerini ve İslâm’ın ibâdet esasları olan temizlik, namaz, zekât, oruç ve haccın tasavvufî yorumunu yapar. İkinci fasıl Muâmeleler Faslı’dır. Daha çok tasavvufî hayatın arınma ve tehallî aşamasına dair konuların işlendiği bu fasılda müellif bir sûfînin sülûkunda uygulaması gereken çeşitli pratikleri ele alır ve tasavvufî hayatın olmazsa olmaz şartlarına değinir. Tevbe, mücâhede, halvet, uzlet, firar, takvâ, farzlar, sünnetler, nâfileler, zühd, cömertlik, havf ve recâ, hüzün, açlık vb. gibi pratiklerin ele alındığı bu bölüm, Ebû Tâlib el-Mekkî’nin Kûtu’l-Kulûb’u, Herevî’nin Menâzil’i ve Gazzâlî’nin İhyâ’sındaki bazı bahislerin muhtevasını hatırlatır. Eserin üçüncü faslı Hâller Faslı’dır. Bu fasılda müellif tasavvufî hayatın psikolojik boyutları olan sâlikin sülûkta tecrübe ettiği tarik, hal, makam, mekân, şath, tavâli‘, nefes, sır, visâl, fisâl, riyâzet, tecellî, müşâhede, mükâşefe, telvîn, gayret, hayret, letâif, fevâtih, vesm ve resm, kabz, bast, fenâ, bekā, cem‘, tefrika vb. hâlleri inceler. Eserin beşinci faslı Menziller Faslı’dır. Bu fasılda tasavvufî hayatın sonunda elde edilen yüksek velâyet mertebelerinin sahiplerine özgü olan menziller değerlendirilir. Münâzeleler Faslı olan altıncı fasılda ise yüksek velâyet mertebelerine yükselen şahıslara Hakk’ın tenezzül ederek karşılık verdiği menziller incelenir. Eserin son faslı olan altıncı fasıl ise Makamlar Faslı’dır. Bu fasılda kutubların menzillerine yer verilmiş ve bunlar içerisinde en üst mertebeye nâil olmuş olan velîlerin hâteminin durumuna değinilmiştir. Bu faslın son iki bâbının biri bütünüyle Futûhât’ın özeti olarak tavsif olunan bâb olup son bâbda ise müellifin genel ve özel tavsiyelerini içerir.

Fütûhât sûfîlerin metafizik anlayışları, varlık ve bilgi tasavvurları, kozmoloji ve antropoloji doktrinleri ve bunun yanı sıra dînî düşüncenin temel alanları olan vahiy, peygamberlik, velâyet, uhreviyyât ve kurtuluş, dînî metinlerin yorumlanması gibi hususlarda geliştirdikleri özgün görüşleri tutarlı bir çerçeveye oturtarak ele alan ve tasavvufî dünya görüşünü özetleyen bir klasik eserdir. Bu nedenle Şeyh-i Ekber’in bu eseri İslâm entelektüel geleneğinin önemli başyapıtlarından biri olmuştur. Yazıldığı tarihten itibaren hakkında çıkan tartışmalar ve Fütûhât’ta yer alan bazı hususların açıklanmasına yönelik çalışmaların sayısal çokluğu bunun kanıtıdır. Bununla beraber eserin hacimli olması dolayısıyla üzerinde kapsamlı bir şerh çalışması yapılmamış sadece bazı bölümler veya kitapta geçen bazı ibarelerin açıklanmasına çalışılmıştır. Bunlar içerisinde Abdülkerîm Cîlî’nin Şerhu Müşkilât’ı en dikkate değer eserdir. Bunun yanı sıra Emir Abdülkadir el-Cezâirî tarafından Futûhât’tan ilham alınarak yazılan ve son büyük tasavvuf klasiklerinden biri kabul edilen el-Mevâkıf da bir tür şerh kabul edilebilir.

Futûhât’ın çeşitli neşirleri yapılmıştır. Bunlar içerisinde en dikkate değer olan Osman Yahya tarafından yapılan neşirdir. Eserin çeşitli bölümleri Türkçe’nin yanı sıra Farsça, Fransızca ve İngilizce’ye tercüme edilmiştir. Ekrem Demirli’nin Türkçe tercümesiyle eser ilk defa başka bir dile bütünüyle çevrilmiştir.

 

Muhammed Bedirhan