Mustafa b. Ali el-Muvakkit

(ö. 979/1571)
Astronom, muvakkit, coğrafyacı, müneccimbaşı
- A +

Hayatı

Mustafa b. Ali el-Muvakkıt, X/XVI. yüzyılın başlarında İstanbul'da doğdu. İstanbul'da Ali el-Kuşçu (ö. 1474) ile arkadaşları ve öğrencileri tarafından inşa edilen teorik ve gezegen astronomisi çalışmalarını devam ettiren torunu Mîrim Çelebî (ö. 1525) başta olmak üzere döneminin ileri gelen âlimlerinden ders aldı. Böylece Semerkand matematik-astronomi okulunun geleneğiyle birinci elden temas kurdu. Öte yandan kendisinden hemen önce Muhammad el-Konevî'nin el-Halilî ve İbnü’ş-Şâtır'a dayanarak kurmaya çalıştığı ilm-i mikat birikimini yine birinci elden tevarüs etti. Fatih Sultan Mehmed zamanında inşa edilen ve Sultan II. Bâyezîd dönemindeki zenginleşen bir ilmî ortamda yetişen Mustafa b. Ali el-Muvakkıt eğitimini tamamladıktan sonra uzun yıllar İstanbul'daki Sultan I. Selim Camii'nde muvakkitlik yaptı. Bundan dolayı Koca Saatçi ve Selimî diye tanındı. Buradaki görevi esnasında vakit tayini hususundaki dakik hesapları yalnızca Osmanlı Devleti dahilinde değil, Evliya Çelebî'nin bildirdiğine göre, Batı Avrupa'da da esas alındı. Daha sonra, muhtemelen Münaccimbaşı Yusuf b. Ömer yerine reîsü’l-müneccimînliğe atandı (1560’tan sonra); bu görevinden dolayı da Münaccimbaşı Mustafa Çelebî diye meşhur oldu. İstanbul'da, Safer 979/Haziran 1571'de ölünce yerine Takiyüddin el-Rasıd tayin edildi.

Öğretisi

Osmanlı ilm-i mîkât geleneği ile pratik astronomisinin kurucusu olan astronom, muvakkıt ve coğrafyacı Muslihiddin Mustafa b. Ali el-Kustantinî [el-İstanbulî] er-Rumî el-Hanefî el-Muvakkit, XVI. yüzyıl Osmanlı astronomisinin önemli isimlerinden birisidir. Yunan-Helenistik ve Klasik İslam astronomi literatürünü Türkçeleştirme hareketini başlatan Muhammed ibn Kâtib Sinan el-Konevî'nin çizgisini takip ederek onun çalışmalarını büyük oranda tamamladı. Öte yandan matematiksel coğrafya sahasında çalışmalar yapıp eserler kaleme aldı. İlm-i mîkât ve astronomi aletlerinin tekniği üzerindeki teorik ve pratik çalışmalarından dolayı Osmanlı tarihinde “el-Muvakkit” lakabı kendisine alem oldu.

Mustafa b. Ali el-Muvakkit, Osmanlı Devleti'nin Kânûnî Sultan Süleyman eliyle bir “Dünya Devleti” haline geldiği dönemde yaşadı ve bu dönemin astronomik ihtiyaçlarını dikkate alarak faaliyet gösterdi. Bu çerçevede hem geniş Osmanlı coğrafyasındaki muvakkithanelerin ve buralarda görev yapan muvakkitlerin hem de Osmanlı devlet bürokrasisinin astronomi ve coğrafya sahasındaki ihtiyaçlarını dikkate alarak eserler kaleme aldı. Birçok önemli eserini Kânûnî Sultan Süleyman ile sadrazamlarına sunması ve eserlerinin muhtevası ile hemen hemen bütün eserlerini Arapça yerine Türkçe telif etmesi Osmanlı devlet bürokrasisi ve toplumunun ihtiyaçlarını göz önünde bulundurduğunu gösterir. Böylece bir yandan astronomi, özellikle pratik astronomi sahasında Yunan-Helenistik ve İslâm astronomi mirasını bütünüyle Türkçe'ye aktardı, öte yandan astronomi dilinin Türkçeleşmesini sağladı. Birçok eserinin önsözünde serdettiği ifadeler (örnek olarak bkz. Risale-i Usturlâb-i Selimî, Veliyüddîn Efendi nr. 2268; Teshil el-Mikat, Topkapı Sarayı, Hazine, nr. 474) bir taraftan Mustafa b. Ali al-Muvakkit'in dil bilincini ve Türkçe’nin kısmî de olsa ilim dili olması konusundaki gayretini, öte yandan da hedef kitlesini gösterir: Öğrenciler yani astronomi tahsiline yeni başlayanlar ve muvakkitler. Eserleri hem Türkçe olması hem de pratik karakterleri nedeniyle İstanbul, Balkanlar ve Anadolu başta olmak üzere Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinde kullanıldı. Eserlerinin zamanımıza gelen nüshalarının çokluğu ve son dönemlerde bile istinsah edilmelerinin delalet ettiği gibi, bu kullanım hem yaygın hem de uzun süreli oldu. Bunun da ötesinde Mustafa b. Ali el-Muvakkit'in eserleri hem muvakkithanelerde hem de medreselerde ders kitabı olarak çok uzun yıllar okutuldu.

Amelî astronomi çizgisini takip eden Mustafa b. Ali al-Muvakkıt, eserlerinde kendi döneminin paradigması çerçevesinde üst seviyede geometri, trigonometri, bâhusus kürevî trigonometri ve nümerik analizi kullandı; bunun yanında sorunları kolay ve anlaşılır bir dille izah edip onlara daha basit ve uygulamalı çözümler getirdi. Bu özellikler de eserlerinin 'el kitabı' haline gelmesine ve çok geniş bir coğrafyaya yayılmasına; ayrıca uzun süre kullanılmasına neden oldu.

Öne Çıkan Eserleri

Genç yaşlarında, Yavuz Sultan Selîm Camii muvakkitliği esnasında kitap yazmaya başladığı anlaşılan Mustafa b. Ali el-Muvakkıt'in eserleri coğrafya, ilm-i mikat ve astronomi aletleri konularında yoğunlaşmaktadır.

A. Coğrafya

  • İ'lamü’l-ibâd fî A'lami’l-Bilâd: Matematiksel coğrafyaya ilişkin 931/1525’te kaleme aldığı ilk ürünlerinden birisidir. Çin ile Fas arasındaki yüz büyük şehrin İstanbul'a kuş uçumu uzaklığı, boylamı ve enlemi, kıblesinin inharifi, en uzun ve en kısa günü gibi astronomi ve coğrafya bilgileri ihtiva eden eseri, Kânûnî Sultan Süleyman'a sundu. Müellif, mukaddimede “Kustantiniyye ki merkez-i büldan dutulmuştur” diyerek, İstanbul'u dünyanın merkezi görür; seçtiği şehirlerle de bir nevi İstanbul'dan Osmanlı ordusunun fetih ufkunun sınırlarını çizmek ister. Eserin Kânûnî Sultan Süleyman'ın Osmanlı tahtına çıkışının ilk yıllarına rast gelmesi böyle bir eser yazılması talebenin siyasi iktidarla ilişkili olduğunu düşündürtebilir. İstanbul Yazma Kütüphanelerinde otuzu aşkın nüshasının mevcudiyeti yaygın bir şekilde kullanıldığını gösterir (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud nr. 5633, müellif nüshası).
  • Tuhfetü’z-Zaman ve Harîdetü’l-Avan (T): Mustafa b. Ali el-Muvakkit'in coğrafya sahasındaki ikinci çalışmasıdır. Klasik dönem organik dünya tasavvuruna dayanarak yazılan, kozmografi, astronomi ve coğrafi bilgileri derli toplu sunan hacimli bir eserdir. Yazar, coğrafya bilimi ve kaynakları hakkında bilgi verdiği bir girişten sonra birinci bölümde felekler, gezegen ve yıldızları; ikinci bölümde yeryüzü, denizler, adalar, ırmaklar ve dağları; üçüncü bölümde yedi iklim ile bu yedi iklimde bulunan yüz elli şehrin enlem, boylam ve mesafeleri; dördüncü bölümde ise zeval vakti hakkında geniş malumat verir. Mustafa b. Ali al-Muvakkit eserini kaleme alırken klasik İslam ilmi mirasından geniş bir şekilde yararlandı, özellikle el-Çağminî'nin el-Mulahhas fî 'İlmi’l-Hey'e ile bu esere Kâdîzâde er-Rumî'nin yazdığı şerh ve ed-Demirî'nin Hayâtü’l-Hayevan el-Kübrâ ile el-Kazvinî'nin Acâ'ibü’l-Mahlukât'ından istifade etti. Eserin diğer bir özelliği ise matematiği coğrafya'da yoğun bir şekilde kullanmasıdır (Nuruosmaniye Kütüphanesi nr. 2993). Bu eserin telif tarihinin de İ'lamü’l-İ'bâd fî A'lami’l-Bilad gibi 1525 olması iki eserin birbirini tamamlayacak şekilde kaleme alındığını gösterebilir

B. Astronomi

  • Mustafa b. Ali al-Muvakkit'in astronomiyle ilgili kendisine âidiyeti kesin olan yirmi dört eserden, yirmi biri Türkçe, üçü Arapça'dır.
  • Ferah-Fezâ (T): Kânûnî Sultan Süleyman'ın sadrazamı Maktul İbrahim Paşa'ya ithaf ettiği bu eserinde kendi icadı olan rub'-i afakî adlı bir astronomi aletinin yapımını ve kullanılmasını bir mukaddime ve yirmi bab içerisinde inceler. İcad ettiği aletin tanımını verir, hendesi tersimini anlatır, yapımını ve astronomik özellikleri ile kullanılışını örneklerle gösterir (Bâyezîd Devlet Ktp., Veliyüddîn Efendi, nr. 2282/3).
  • Kifayetü’l-Kanu' fi’l-'Amel bi’r-Rub'i’l-Maktu' (A): Bu eserinde Mısır ve Şam'da el-Halîlî ile İbn Şâtır'ın ilm-i mîkât geleneğini şahsında birleştiren ünlü astronom-muvakkit Sıbt el-Mardinî'nin İzharu’s-Sirri’l-Muvadda' adlı çalışmasını bir mukaddime ve on beş bab üzerine düzenleyerek daha anlaşılır ve pratik hale getirdi (Kandilli Rasathanesi, nr. 357/1).
  • Kifayetü’l-vakt bi ma'rifeti’d-dâ'ir ve fazlihî ve’s-semt (T): 935/1529 tarihinde telif edilen Risale-i mukantarat yahut Risale fî el-mukantarat adlarıyla da bilinen ve rub'-ı mukantarat adlı astronomi aletinin bir mukaddime ve on iki bab içerisinde geometrik, trigonometrik, astronomik özellikleri ile kullanılmasından bahseden bu eserin günümüze yüz yirmiye yakın nüshası geldi. Bu durum eserin ne kadar yaygın bir şekilde kullanıldığını gösterir (Wien, nr. 1430/1, müellif nüshası). Nitekim eserin nüshalarının Dünya Yazma Kütüphanelerindeki dağılımına bakıldığında yalnızca İstanbul, Anadolu ve Balkanlar'da değil Mısır-Kahire gibi merkezlerde de mütedavil olduğu görülmektedir.
  • Teshîlü’l-Mîkât (T): Yine ilk olarak 935/1529 tarihinde telif ettiği bu eserinde rub'-i müceyyeb aletinin yapımı, matematik ve astronomik özellikleri ile kullanılışından bahseder. Eserin yazma kütüphanelerinde beş ayrı redaksiyonu vardır. Bu durum müellifin eserini zaman içerisinde tekrar ele aldığı ve yeni tecrübelerini eklediği anlamına gelir. Eserin, beş redaksiyonu tek bir eser gibi dikkate alınırsa, yüze yakın nüshasının zamanımıza ulaştığı görülür; bu da ne kadar yaygın kullanıldığını gösterir (Kandilli Rasathanesi, nr. 44).
  • Risale-i Ceyb-i Afakî (T): Mustafa b. Ali el-Muvakkit'in 935/1529 yılında bir mukaddime ve yirmi beş bab üzere telif ettiği diğer bir eseridir. Bu eserde muceyyeb-i afaki adlı astronomi aletinin yapımı ve kullanımı ile matematik özelliklerinden bahseder. Eserin elliye yakın nüshasının günümüze gelmiştir (Kandilli Rasathanesi, nr. 132/1).
  • Hallu Da'ireti Mu'addili’n-Nehar (T): Bizzat Sadrazam Ayas Paşa'nın isteği üzerine 938/1531 tarihinde, Yavuz Sultan Camii muvakkiti iken kaleme aldığı ve bir mukaddime, dokuz bab ve bir hatimeden meydana gelen bu eserinde, pratik astronomi meselelerinin bu aletle İstanbul enlemine göre nasıl hesaplanacağını gösterir (Nuruosmaniye, nr. 4891/4, müellif nüshası).
  • Risale-i Usturlab-i Selimî (T): Bu hacimli çalışmasında klasik astronominin önemli âletlerinden olan usturlab ve çeşitlerinin yapımı, matematik özellikleri ile kullanışlarını bir mukaddime ve kırk beş bab üzere inceler. 951/1544 tarihinde Zîc-i Uluğ Bey esas alınarak yazılan bu hacimli eser usturlab âletinin tarihi açısından oldukça önemlidir (Süleymaniye Ktp., Serez nr. 1923). Zamanımıza gelen otuzu aşkın nüshası ile istinsah tarihleri bu eserin hemen hemen her yüzyılda, özellikle İstanbullu muvakkıtler tarafından kullanıldığını göstermektedir.
  • Risale fi'l-'Amel bi-Zati’l-Kursî (T): Eser bazen Risale fi'l-âleti’l-Musemmâ bi-Zati’l-Kursî diye de bilinir. Müellif tarafından 956/1549 tarihinde bir mukaddime ve otuz bab üzere telif edilen eserde top şeklinde olan “Zat el-Kursî” adlı astronomi aletinin yapımı, astronomi özellikleri ve kullanımı konusu ele alınır. Özellikle yazar bu astronomi aletiyle namaz vakitlerinin muhtelif bölgelerde nasıl tespit edilebileceği üzerinde durur. Zamanımıza gelen yirmibeşi aşkın nüshası eserin İstanbul ve Anadolu'da muvakkıtler tarafından kullanıldığını gösterir.

Mustafa b. Ali al-Muvakkıt'in diğer eserleri, rub' el-muceyyeb, rub'-i mukantarat, ilm-i mîkât, saat tayini, takvim vb. konulardadır. Ayrıca yazma kütüphanelerinde kendisine ait olması muhtemel altı Türkçe eser daha mevcuttur. Bu eserlerden özellikle bir mukaddime ve yirmi bir bab üzere tertip edilen Risale fî Rub’i’l-Mukantarât adlı hacimli çalışma dikkati çekmektedir. Eserde “mukantara” adlı astronomi aletinin yapımı, astronomik özellikleri ve kullanımı incelenir. Ancak eserin en önemli özelliği mukantara aletinin kullanımını bol “örneklerle” uygulayarak göstermesidir. Bu durum, yazarının önsözde de dile getirdiği gibi, eserin astronomi öğrencilerini göz önünde bulundurularak yazılmasından kaynaklanmaktadır. Bu açıdan eser astronomi eğitim tarihi bakımından önemli bir eserdir.